AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Aynı yalanlar !

Dünkü Hürriyet'te ilginç bir haber vardı.. 'Şahap'lar Ortadoğu'yu cehenneme çevirir'…

Haberde AKP ve CHP milletvekilleri Vahit Erdem ve Şükrü Elekdağ'ın sözleri yansıtılmaktadır.

Gazeteye göre Erdem ve Elekdağ 'İran'ın elindeki Şahap füzeleri Türkiye için tehdit oluşturduğunu' söylemiş ve Türkiye'de füzesavarların konuşlandırılmasını istemişler.

Haberde füzesavarlar Amerikan mı yoksa İsrail füzleri mi olacak bu belli değil!

Haberi okuyunca aklıma hemen savaş öncesi Amerika'nın Irak'a yönelik suçlamaları geldi.

O zaman da Türkiye'deki bazı çevreler bu yalanları papağan gibi tekrarlayarak Saddam'ın elindeki nükleer ve kimyasal başlıklı füzelerinin İstanbul ve Ankara'yı vurabileceği palavralarını halka yutturmaya çalışmıştı.

Hiç unutmam, katıldığım bir televizyon programında emekli bir asker Saddam'ın bu füzlerini Türkiye'ye yönlendirdiğini ve bunlarla tüm baraj ve askeri üsleri vuracağını söyleyince, diğer bildik katılımcılar onu onaylayarak, Türkiye'nin mutlaka Amerika'dan yana savaşa katılması gerektiğini savundular ve 1 Mart tezkeresinin çıkmasını istediler.

Onların bu yalanlarına ne halk ne TBMM üyeleri inandı ve 1 Mart tezkeresi çıkmadı...

Ancak Amerika'nın yalanlarına inanan ve tüm güçleri ile bu yalanları Türk halkına yutturmaya çabalayanlar kendi yalanları ile ortada kaldı. Çünkü Amerika işgalden sonra herkese yalan söylediğini resmen itiraf etti ve Irak'ta hiç bir şekilde kitle imha silahlarının bulunmadığını açıkladı...

Şimdi aynı Amerika ve müttefiği İsrail, İran'ın nükleer tesislerini bahane ederek bu ülkeyi tehdit edip duruyor.

Çünkü İran'ın olası nükleer tesisleri İsrail için bir tehlikedir.

İsrail, 1981 yılında yaptığı gibi İran'daki nükleer reaktörü bombalamak için en uygun zamanı bekleyecektir.

İsrail bir müslüman ülkenin nükleer güce sahip olmasına asla izin vermez.

Pakistan bu güce sahip olunca İsrailliler komşu ülke Hindistan'a gereken tüm desteği vererek Yeni Delhi'nin de nükleer güce sahip olmasını sağladılar.

Şimdi İran yönetimine baskı yaparak nükleer programından vaz geçmesini isteyen ABD ve batı ülkeleri 1965'ten itibaren İsrail'e her türlü desteği vererek nükleer güce sahip olmasını sağladılar. Bugün İsrail'in elinde nükleer, kimyasal, biyolojik ve bakteriyel başlıklarla donatılmış en az 500 adet füze var. Bu füzeler başta Ankara ve İstanbul olmak üzere tüm müslüman kentleri vurabilir.

İsrail, bu ülke ve şehirlerden gelebilecek herhangi bir tehlikeyi hissettiği anda hiç tereddütsüz buraları yerle bir edecektir.

İsrail bu planından asla vazgeçmez.

İsrail gerekirse Ankara ve İstanbul'u da bombalar...

İsrail kendisinin ele geçiremeyeceği, ya da başkaları tarafından kendisine karşı kullanabilecek her türlü gücü yok etmek zorundadır!

İsrail böyle bir hakkı kendinde buluyor...

Bu güç silah, insanlar ve su olabilir...

Peki, İsrail'de bunca kitle imha silahı varken bazı çevreler neden İran'ı hedef almaya başladı? Üstelik tam da Türkiye'nin nükleer reaktör inşası için planlar yaptığı sırada?!..

Diyelim ki, 10 yıl sonra enerji üretimi için inşa edilecek olan bu reaktörler hazır oldu.

İsrail ve Amerika 'Türkler bu reaktörlerle nükleer bomba üretebilir' deyip Türkiye'yi vurma tehdidinde bulunursa, acaba adı geçen çevreler ne yapacak?!..

Amerikan kaynakları bile her şeyin planlandığı gibi gitmesi durumunda İran'ın ancak 2020 yılında nükleer güce sahip olabileceğini söylüyor.

Peki 15 yıl sonra nükleer güce sahip olabileceği tahmin edilen bir ülke neden şimdiden hedef seçiliyor?

Tıpkı Irak gibi...

1981 yılında inşa halindeki reaktörü bombalanan Irak 7 yıl süreyle komşusu İran ile savaştırıldı ve 22 yıl sonra da işgal edildi.

İran'ın dini yönetimini beğenmeyebilirsiniz... İran'ın Irak ile ilgili net politikalarına karşı olabilirsiniz... İran'ın Irak'taki Şiileri kullanarak kendi bölgesel planlarını gerçekleştirme peşinde olduğunu söyleyebilirsiniz...

Hatta Amerika'nın bu planlara gerektiğinde yeşil ışık yakabileceğini de gözardı etmeyebilirsiniz...

Ama asla Amerika ve İsrail ağzı ile konuşmayın... Onların ağızları her zaman yalan söyler...

Gün gelecek bu ağızlar Türkiye ile ilgili yalanlar da söyleyecek. Bakalım o zaman bildik çevreler ne yapacak?!..

Kendi ülkelerini mi savunacak, yoksa, Amerikan ve İsrail yalanlarına inanarak, kendi ülkelerinin yok edilmesine mi izin verecekler???

Oldukça zor bir karar!..


29 Aralık 2004
Çarşamba
 
Dr. HÜSNÜ MAHALLİ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED