AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
||
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
ÖMER ÇAKKAL
Siz bir anlamda 'camideki adam' ı temsil ediyorsunuz. Kimdir camideki adam? 'Camideki adam'ın benim şahsımda bir din görevlisi portföyü çizdiğini söylemek zor. Bu kainat bir camidir. Bu kainatın bir toplanma merkezi oluşu, daha sufi bir ifadeyle meydan-ı imtihan oluşu ve bizim de bu meydanın muhatapları oluşumuz, tırnak içinde adam olmamızla beraber doğru anlaşılır, doğru yaşanırsa şayet, işte hepimiz de gökkubbeyi cami kabul edersek içindeki adamlarız. Erzurum'da dünyaya gelmiş, din görevlisi olarak mesleğini icra eden bir adamım ben. Müzikten başka bir konuyu kendime konu edinmedim. Babam zaten benim mesleğimi yaklaşık 40 sene ifa etmiş. Çok eskiden o ve arkadaşları Kuran-ı Kerim'den ayetleri değişik melodik yapılarda okurlardı. Yine ilahiler, kasideler, naatlar, zaman zaman naatlar okurlardı. Osmanlı'dan günümüze aktarılamayan bir gelenek var. Geride bıraktığımız yüzyılın başlarına kadar cami imamları, cami müezzinleri cemiyetin müzik yaşamının önemli birer parçasıydılar. Sizin için bu geleneğin son temsilcilerinden biri deniliyor. Bu doğru mu? Kesinlikle öyle. Ben iddialı konuşmaktan hep kaçındım ama iddiasız konuşmak da doğrusu hoş değil. Bakın, camide musiki icra edilir. Temcitler ve salalardan tutun da, cemaat olarak yapılan ibadetlere kadar. Bu olay Osmanlı ile zirve yapmıştır. Ama toplumsal erozyon bize cami musikisini unutturdu. Fakat sizin sualinizin asıl cevabı şudur: Osmanlı'da müziğe gerek çekirdek aile, gerek devlet çok önem verirdi. Enderun'da müzik bölümleri açıldı. Ama devletin yıkılışıyla birlikte bu gelenek sekteye uğradı. Bireysel çalışmalar dışında cami musikisi geleneğinin yokolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir vaka. Sizin için müzik nedir? Ahsen-i takvim üzere en güzel surette yaratan Ahsen-i Halik'in, en güzel yaratıcı olan ve ezel, ebed her daim kaim ve daim olan zatın, yani Cenab'ı Zülcelâl Hazretleri'nin 'Elest-i Birabbüküm' hitabına muhatap olan ruhların, o hitaba cevaben 'Belâ' dediği andaki ahenktir müzik. Benim yapmaya çalıştığımda umudum, o hitab ve verilen cevap sırasındaki ahengin yansıması. Allah'u Teala'ya ibadetlerimizi sunarken müzikten istifade ettiğimiz de bir vakadır. Ezanlar farklı makamlarda okunur, dua, Kuran bir makam etrafında okunur. İşte müzik oraya girmiştir. Sizi Kudsi Ergüner'in dünyanın dört bir yanında verdiği konserlerdeki yol arkadaşlığınızla tanıdık. Ergüner'le çalışmalarınız ne zaman başladı, nasıl devam etti? Kudsi Ergüner'den çok etkilenmişimdir. Bir babamdan, bir hocamdan, bir de ondan. Yaptığı çalışmalar hakkında 1981 senesinde malumat sahibi oldum. Çok sonra tanıştık; 1995'te ise birlikte çalışmaya başladık. Önce grup olarak konserlere çıktık. Ardından onun isteğiyle o ve ben, ikimiz konserlere gittik. Ben okuyucu olarak, o neyzen olarak müzik icra ettik. Ben onun kadar müzik bilgisine, ruhuna sahip bir başkasını tanımıyorum zaten. Müziğe bakış anlamında aynı yerde duruyoruz ve onunla tanışmak benim ufkumu açtı.
'Cami müziği mübarek gecelerle sınırlı kalmamalı'
Camideki Adam albümünün cephe gerisinde, etiketini taşıdığı Akustik Yapım'ın patronu Metin Gım var. Dünyanın birçok yerinde kilise müzikleri yapılırken camiden yükselen sesler üzerine çalışma eksikliğinden yakınan genç yapımcı, uluslararası müzik çevrelerinde cami müziğinin hakkının teslim edilmesi gerektiği fikrinde.
"Camide sabah ezanı ile başlayan, yatsı namazına müteakip son bulan bir mesai var. Yapacağımız albüme bundan örnekler koyalım dedik. Albüm Uyan Ey Gözlerim kasidesiyle başlıyor, genellikle akşamları okunan bir mevlid bahriyle son buluyor. Repertuarı camiden aldık. Müzik kalitesi ile de oldukça iddialı olan albüm için pekçok intro, beste yapıldı, usta sazendeler çaldı. Albüm için üç ayrı ritimcinin çalışması özenimizi gösteriyor. Bu, sorumluluğun yanısıra iddianın da bir getirisi."
"Cami müziğinde saz yoktur. Ama Camideki Adam çalışmasında biz sırtımızı klasik damara yaslamadık. Albüm camiden esinleniyor ama müzikal bir işlemin ürünü olduğu için insan sesleriyle kendisini sınırlamıyor. Zira biz cami musikisini, mübarek gecelerde birkaç müezzinin bir araya gelerek okuduğu kasidelerden, mevlid-i şeriflerden ibaret görmüyoruz."
"Camide müzik olur mu? Elbette. Ezanda, duada, Kuran'da, mevlidde, hutbede, namazda müzikal bir damar var. Hiçbir şey tekdüze ilerlemiyor. Ezan farklı vakitlerde farklı makamlarla okunuyor. Dua ya da ezan müzik eseri değildir ama müzik eserine ilham verir. Biz albüme bir tane de türkü aldık, cami havasını yansıtan bir türkü. Çünkü kimi türküler de camilerden ilham almıştır."
|
|
|