AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Taşıtlar, kediler, anneler

Hastane kalabalıktı. İş uzayacaktı. Adam kapının önünde beklemeye karar verdi. Merdivenleri inerken havayı kokladı; hastaların, hasta yakınlarının ve hastane çalışanlarının görüntülerine dikkatle baktı. Bu koklayış ve bakış, adamın zihninde "eskisine göre daha temiz bir toplum oluyoruz" düşüncesini uyandırdı.

Kapıdan çıkınca sağına soluna baktı, sağında bir bankın bulunduğunu ve boş olduğunu gördü. Gitti, tam ortasına oturdu, kollarını da açıp banka yaslayınca, başka birinin oturmasına izin vermeyen bir oturuş oldu. (Bu, ilk bakışta görülen durumun o adam hakkında yanlış kanaatler doğurmasını istemem. Nitekim, bir süre sonra, hastane kapısından bir delikanlı çıktığında, bankta oturan adam toparlandı ve yeni gelen genç adamla bir şeyler konuştular.)

Adam, çevresindeki taşıtlara baktı: Bir otomobil, yeni ve bakımlı; bir otomobil daha, eski ve bakımlı; bir otomobil daha; eski ve bakımsız… "Bakımlı, bakımsız" gibi sıfatların otomobilleri "binek" veya "binit" saymakla, "havaic-i asliye" arasına katmakla ve elbette "at, eşek, katır, deve" saymakla ilgili olup olmadığını düşündü. Otomobil gibi bir metal, vb yığını salt işlev benzerliğinden ötürü, atın asîl varlığına rakip çıkarılamaz, çıkarılmamalı, dedi.

Adamın hemen önünde iki motosiklet duruyordu. Birinin tekerleri hayli küçüktü. Son zamanlarda sayı ve çeşit olarak çoğalmıştı motosikletler. Daha çok gençler mi biniyor bunlara? Yaz sıcağında motosiklete binmek de keyif verici bir iş olmalı, değil mi? ("Keyif" sözcüğü de yıpratıldı, aşındırıldı mı, ne?)

Adam, küçük tekerli, yepyeni, pırıl pırıl motosiklete uzun uzun baktı. Hattâ bir ara yerinden, hastane önünde, kapının solunda (dışarıdan bakışla solunda) bulunan banktan kalkıp motosikletin bir yerlerinde yazılı bir şeyleri okumaya çalıştı.

Sonra bisikletleri gördü adam. Biri, oldukça gösterişli, süslü püslü, çok vitesli bir bisikletti. Hevesli bir çocuğun olmalı. Çocuk? Hayır hayır, ona genç demeli artık. Öteki emektar, oturaklı, gün görmüş bir bisiklet. Basılmaktan pedalleri aşınmış. Sahibi ona sadece spor olsun diye binmiyordur; kendisini, ufak tefek eşyasını, belki çoluğunu çocuğunu taşısın, bir yerden bir yere ulaştırsın diye almıştır onu.

"Bütün bu araçların sahipleri, şimdi hastanenin içindeler mi? Kim bunlar? Birbirlerine kıskançlıkla mı, imrenerek mi bakarlar?" sorusunun peşine takılacakken adam, yakındaki otomobilin altından bir kedi göründü. Genç, dinç, yakışıklı, renkli bir kedi… Piyale Madra'nın Piknik'ini hatırladı adam. (Ademler ve Havvalar'ı da hatırladı elbette: "Ne hoş, ne zengin, ne sevimli, ne temiz aynalar tutuyor bu Piyale bizlere!" diye başlayan ve uzayıp gidecek bir yola girecekti neredeyse.)

"Bu kedi, burada apartmanların arasında yaşadığı için böyle zayıf kalmış olmalı. Bizim sitede olsaydı, daha besili, daha gürbüz olurdu. Çünkü bizim sitede kedisever hanımlar var ve onları nasıl da güzel besliyorlar!" diye düşündü adam. Otomobilin altından betona ve güneşe çıkan kedi, sıcaktan pek hoşlanmamış olmalı ki, ağır adımlarla dönüp gitti.

Bu arada bir midibüs durdu hastanenin önünde. Okul Taşıtı yazıyordu çeşitli yerlerinde. Bir kadın yaklaştı midibüse. Hastaneden çıktığı belli bu kadın, doktor veya hastabakıcı olmalıydı. Aracın açılan kapısından içeri kollarını uzatan kadın, üç dört yaşlarında bir çocuğu kucakladı. İçeride iki kadın ve başka çocuklar vardı. İçerideki kadınlardan biri, dışarıda çocuğunu kucaklamış duran kadına bir şeyler söyledi. Başını sallayarak karşılık verdi anne kadın. Sonra kucağındaki çocuğu daha bir kuvvetle ve sevecenlikle kendine yaklaştırdı, yanağından öptü. Bir daha öptü. Fakat çocuk, sanki bu kucaklayıştan, bu sarıştan, bu öpüşten hiç de hoşnut değildi. Tuhaf bir bezginlik ve ilgisizlik içinde bu 'seremoni'nin bitmesini bekler gibiydi. Bu çocuk 'seremoni' sözcüğünü bilmiyor olsa da, kadının davranışlarını o sözcüğünküne benzer bir anlamla doldurduğu anlaşılıyordu. Olanları izlemekte olan adam, neredeyse ayağa kalkıp "Yavrum, bu senin annen ve yaptıkları da 'seremoni' filân değil, seni gerçekten ve çok seviyor bu kadın!" diyecekti. Demedi. Çocuk haklı olabilir miydi acaba? "İşte, çalışan anne." diye mırıldandı sadece.


2 Ağustos 2005
Salı
 
İBRAHİM KARDEŞ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED