T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 ARALIK 2005 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Karikatür
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hayrettin KARAMAN

"Rejimin Değişeceği Tarih" Korku mu, Tahrik mi? (3)

"Türkiye'ye şeriat geldi, irtica yönetimde, 2007'de bu süreç tamamlanacak" diye yazıp konuşanların bu büyük iddialarının -çocukları bile inandıramayacak- delillerini sıralayıp çürütmeye devam ediyorum.

"İmam Hatip Okulları ve Kur'an Kurslarına verilen (verilmek istenen) imkanlar."

İmam Hatip Okullarına ve Kur'an Kurslarına hiçbir imkan verilmemiştir. Bu okullar ve kurslar, 28 Şubat'tan önceki iktidarlar tarafından verilmiş en önemli hak ve imkanlarını kaybetmişlerdi. İzinsiz Kur'an Kursları açanlara verilecek cezanın azaltılmış olması da önemli bir "taviz" sayılamaz; çünkü hak ve özgürlük ülkelerinde böyle bir yasak mevcut değildir.

İmam Hatip Okullarından mezun olmuş binlerce vatandaş bugün eğitim öğretim, diğer devlet memurlukları, medya, ticaret ve sanayi, san'at, sivil toplum örgütleri, siyaset... alanlarında faaliyet göstermektedirler; bunlardan hiçbiri "devletin temel düzenini İslamîleştirmek" gibi bir suçtan mahkum olmamışlar, genel olarak da böyle bir damga yememişlerdir. Garip bir tecellîdir ama, Türkiye'yi AB'ye sokmak için gece gündüz koşanların da önemli bir kısmı İmam Hatiplidir. "Bunu da ülkeye şeriat getirmek için yapıyorlar" diyenleri, paranoya tedavisi görmeleri için bir psikiyatri uzmanına havale ediyorum.

"İçkili lokantalara getirilen kısıtlamalar".

Güya Ak Partili belediyeler içkiyi yasaklamışlar; iddia bu. Peki olan ne? Kanuni şartları taşımayan bazı meyhane açma başvurularını geri çevirme, kamu düzenini ve gençliği korumak için bazı yerlerde meyhaneleri belli yerlerde toplama niyeti, kamuya açık, halkın çoluk çocuğu ile dinlenip eğlendiği mekanlarda -mesela umumi park ve bahçelerin içmek için ayrılan yerlerinde değil de her tarafında, ortamı kirleterek- içki içmeyi yasaklamak. Evet yapılan ve yapılmak istenen bunlardan ibaret. Laiklik, özgürlük, çağdaşlık adına herkes, her istediği yerde içki içecek, çocuklara ve gençlere kötü örnek olacak, sarhoş olup etrafı rahatsız edecekse ilgililer elbette buna müdahale edeceklerdir. Müdahalenin şekli tartışılabilir.

Şeriat bu kısıtlamalar mıdır? "Şeriat olsa içki yasağı nasıl olurdu?" sorusunun cevabı bu yazı dizisinin sonunda gelecek.

"Başörtüsü yasağını kaldırma teşebbüsü."

Ak Parti'nin böyle bir teşebbüsüne ben şahit olmadım. Halbuki ondan beklenen icraatın biri de budur; önemli bir halk kitlesinin oylarında bu ümit de mevcuttur. Zaman zaman bu partinin bakan ve milletvekillerinin "başörtüsü yasağı aleyhine" yumuşak konuşmaları oluyor, bir kısmının eş ve çocukları da başlarını örtüyorlar; olan bundan ibarettir. İstenen ve beklenen ise bu haksız yasağın bir an önce sona ermesidir. Ak Parti bunun için "toplumsal uzlaşma" bekliyor: bu mudur şeriat düzeni?

Batı'da ve ABD'de inancı sebebiyle örtünen sayısız kadın ve kız var; bunlar örtülü olarak okuyor ve devlet dairelerinde de çalışıyorlar (bu ikincisini yasaklayan bir iki devlet var), Türkiye'de ise belediyelerde bile başörtülü kız ve kadınlarımıza görev verilmiyor. Bu mudur şeriat düzeni?

"TSE'nin, isteyen kurumlar için etlere "İslam'a göre helaldir" sertifikası vermesi" isteği.

Türkiye şeriat ülkesi olmuş, baksanıza "bir kamu kuruluşundan helal et damgası istenmektedir"; güler misin, ağlar mısın? Müslüman bakkal ve marketlerin bir kısmında domuz eti ve ürünleri satılıyor, bazı (birçok) lokantalarda domuz ve içki servisi yapılıyor, İslam'a göre helal olan bütün yiyeceklere "helal", haram olanlara da "haram" damgası vurulması istenmiyor, istenen "güvenilir bir kurumun, isteyen firmanın etlerine, "İslam'a göre helaldir" damgası vurmasından ibaret. Bunda bir dayatma yok, herkesi helal olanı yemeye icbar (mecbur etmek) yok, "laik cumhuriyet ilkelerine göre helaldir" denmiyor, "İslam'a göre helaldir" deniyor, laik devletin bir kurumunun "İslam'a göre şu helaldir, uzmanları böyle diyor" demesi, devletin şeriatla yönetilmesi, midir?

Hepsi birbirinden zayıf ve asıl amaç için kullanılmak istendiği belli olan "şeriat delillerini" tenkit etmeye iki konu ile devam edeceğiz: Havuzlarda haremlik-selamlık ve bir Ak Partilinin cumhurbaşkanlığı.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi