T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 ARALIK 2005 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Karikatür
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Bir programcı aranıyor

Geçen akşam, CNN-Türk ana haber bültenini radyoda dinlerken, Gürkan Zengin"in Washington temsilcisine sorduğu soru, “Bir tebrik mesajı göndersem mi?” takdirini kopardı içimden... Gürkan Zengin"in “Irak konusunda ABD"nin İran"dan medet umar hale gelmesi ironik değil mi?” sorusuna, Yasemin Çongar, “Evet, haklısın, savaştan önce kimse bunu tahmin edememişti” cevabını verdi. “Acaba, ona da, "lütfen kimse tahmin edemedi deme" mesajını mı göndersem?” düşüncesi içimden geçti...

Hâlâ yapılmasını beklediğim bir televizyon programı var. Meselâ NTV, o sıralarda benim de katıldığım "Basın Odası" programında kimbilir kaç kez “Irak"a savaş” konusunu işlemişti; değişik uzman-yazarları konuk çağırarak... O programlara katılanları şimdi biraraya getirse ve eski programlarda neler söylediklerini hepsinin yüzüne vursa... Hepimizin...

Aynı türden bir tekrar, Kanal-7"nin "İskele-Sancak" programı için de yapılabilir... Hatta, Gürkan Zengin de, bir punduna getirip, CNN-Türk"e konuk aldıkları yazarların serdettikleri "uzman görüşlerini", "uzman beklentilerini" Türkiye"ye hatırlatabilir...

Böyle programların müthiş ilgi çekeceğine eminim. Eğer herhangi bir sebeple iki-üç yıl önceki eski programlarına ulaşamıyorlarsa, arşivim ne güne duruyor, kendilerine yardımcı olabilirim. Bakalım “Bu savaştan en fazla güçlenerek çıkacak ülke İran"dır” diyen "hiç kimse" çıkmamış mı? Şimdilerde Irak mâcerasından en az zararla nasıl vazgeçebileceği hesabını yapan ABD için de göz açıcı olacağına eminim böyle bir programın... Savaştan hemen sonra, programlardan birinde, herkes Amerikan zaferini alkışlarken, "Washington için bir çıkış yolu stratejisi" önerdiğimi hatırlar gibiyim de...

Milliyet"te çıkan New York mahreçli bir haber dün beni çok güldürdü. Haberi yazandan, "Dünya" sayfasına koyma kararını veren editörlerden Allah razı olsun... Benim günüme neşeyle başlamamı sağladılar, onların da bugün yüzü hep gülsün...

“ABD Irak medyasını satın almış” başlığını taşıyan haberin özeti şöyle: “ABD'nin Irak'taki imajını parlatmak için "enformasyon operasyonu" başlatan Amerikan ordusunun, askerler tarafından yazılan haberleri basmaları için Irak gazetelerine gizlice para ödediği ortaya çıktı.” Hani, yola ters giren şoför Temel, radyoda, “Biri yola ters girdi” haberini duyunca, üzerine üzerine gelen araçlara bakıp, “Ne biri, hepsi, hepsi” diye söylenmiş ya, ben de öyle, “Ne Irak"ı, her yerde, her yerde” diye bağırmışım... Yanımdakilerin ters bakışları beni kendime getirdi...

Savaşı başlatmadan önce, Amerikan Savunma Bakanlığı içerisinde oluşturulan yeni bir birimin (Office of Strategic Influence), özellikle İslâm Dünyası"nda medya konusunda çalışmalar yaptığı ve hayli yüklü bir bütçe kullandığı haber olmuştu. Dönemin en üst düzey siyasî yetkilisi, büyük ihtimalle istihbarat örgütünün verdiği raporlara dayanarak, “Aynı amaçla Türkiye"de dağıtılan kaynak 200 milyon doları buluyor” açıklamasını yapmıştı... Hatırladınız mı?

Hep düşünür dururum: O açıklama gerçeklere dayanıyor muydu? Dayanıyor idiyse, ABD, o kadar parayı ülkemizde nasıl harcadı acaba? Kimler, hangi yolla, ne kadar beslendi? Eğer o istihbaratta zerre kadar doğruluk payı var ve Washington gerçekten ülkemizde birilerini parayla beslemişse, hiç kuşkunuz olmasın, üç vâdeye kadar onun da haberi bir yerlerde çıkar... Hani bizde “Altını tutamıyor” diye bir deyim vardır ya, Bush yönetimi şimdi o durumda; güvendiği dağlara kar yağdı, yönetim tam anlamıyla altını tutamıyor...

Los Angeles Times (LAT) gazetesinin “ABD"nin Irak medyasını satın aldığı” haberine göre, Irak"la ilgili haber veya yazı aslında Lincoln Group adlı Amerikan şirketinin iletişim uzmanları tarafından kaleme alınıyor, sonra Arapçaya çevrilip Irak gazetelerinde yayınlatılıyormuş; haber ve yazının üzerine gazetede çalışan bir muhabirin veya yazarın ismi konularak...

Acaba bizde de böyle haber ve yorumlar yayınlanmış mıdır? John veya Judith adını taşıyan Amerikalı, “Ankara Saddam"ın füzeleri menzilinde” diye bir haber uydurmuş olsun sözgelimi; ya da Tom adlı biri “Türkiye ABD"nin yanında yer almazsa ölümlerden ölüm beğensin” gibi ayrıntılı bir yorum kaleme alsın; o haberin kendi ismiyle gazetede kullanılmasına izin vermiş bir muhabir olabilir mi Türkiye"de? Ya da, önüne konulmuş dosyayı "kendi yorumu" diye gazetesinde yayınlayan yazar var mıdır?

Irak"ta şimdilerde olan bu. Lincoln Group parayı patrona ödeyince Amerikalı "iletişim uzmanları" tarafından yazılmış haber ve yazılar, sanki bildik birince yazılmış gibi, okur önüne çıkartılıyormuş... LAT, “Böylece Iraklılar olayın sadece tek yüzünü öğreniyor, başka gelişmelerden bîhaber kalıyor” diyor...

“Yalnız Irak"ta mı, bugün mü?” diye bağıracak oluyorum... Yüzümün yanlış yöne dönük olduğu kesin de, Temel miyim, neyim ben?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi