"Ya Rabbi Aksâ’da namazım için"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hayrettin Karaman köşesine Kudüs'ü taşıdı. Hasan Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Faruk Beşer ve Merve Şebnem Oruç da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Merve Şebnem Oruç, ​İsmail Kılıçarslan, Hayrettin Karaman, Faruk Beşer ve Hasan Öztürk

Hayrettin Karaman, Hasan Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Faruk Beşer ve Merve Şebnem Oruç'un yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

0. Hayrettin Karaman: Kudüs

1995 yılında yaptığım Kudüs ziyaretindeböyle yazmıştım:        Mukaddes zemini Ömer fethetmişSalâh ve Kanuni gör neler etmişOsmanlı gidince Kudüs de gitmişHainler safında ölecek misin?Yoksa ecdat gibi gelecek misin?

İki sahâbî var şehit sayısızVatanım çiğnenmiş, köylerim ıssızMüslüman yaşar mı böyle kayıtsızUyansana artık, uyuyor musun?Ah göklere vurmuş duyuyor musun? Selman’ın mescidi Zeytun dağındaRabia makamı O’nun sağında"

Hayrettin Karaman'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

0. Hasan Öztürk: Feyruz’un Kudüs’ü Washington yok iken vardı

Feyruz… Mardinli Süryani bir ailenin kızı… Yani bir hıristiyan… Ama Ortadoğu’nun yiğit kadını… Arapların billur sesi. Yaşı kemâle ereli çok oldu. Artık ortalıkta görünmüyor. Beyrut’ta münzevi bir hayatı tamamlamak üzere. Allah uzun ömür versin. Feyruz 'Firuze', turkuaz yani… Bizden yani Bu coğrafyadan. Buranın insanı, buranın çocuğu, buranın kadını.

Feyruz’un cd’leri, Ortadoğu kentlerinin caddelerindeki seyyar satıcılarında hâlâ.. Feyruz’un sesi Ortadoğu’nun kadim şehirlerinde sabah akşam evlerin avlularında, dükkânlar, arabalarda, lokantalarda, kahvelerde hâlâ. “Feyruz, şarkı söylerken melekler de onunla birlikte söyler”der Şam sokaklarındakiler, Halep meydanlarındakiler, Beyrut caddelerindekiler. El hak doğrudur. Feyruz söylüyorsa, melekler ona eşlik eder.

Hasan Öztürk'ün yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

0. İsmail Kılıçarslan: Kavuşma

Havalimanında bekleyerek geçen dört saatin ardından girebilmiştik şehre. Çok yorulmuş, epey acıkmıştık. Saatimi kontrol ettim kalacağımız otele doğru ilerlerken. “Yatsı da kaçacak, sabaha kalacak kavuşma” diye mırıldandım.

İstanbul’a bahar gelmemişti ama burası neredeyse yazdı. Otelin bahçesindeki masalara oturup inceden muhabbete çöktüğümüzde ta ilerde, ışıklarını seçtim oranın. Uzakta bir sevgili gibi geldi bana. Göz kırpıyor, işmar ediyor, “gelsene artık” diyordu. Basık, boğucu, uyutmayan bir bahar havası ile boğuşmama; bu yüzden de sadece 2 saat kadar uyuyabilmeme rağmen saatin ilk 'tık'ı ile dikildim ayağa. Bizi bekleyen minibüse oturup yasladım kafamı cama. 

İsmail Kılıçarslan'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

0. Faruk Beşer: İsra Suresi, Kudüs ve Yahudilerin ikinci fesadı

İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş. Yani Hicret yakındır ve artık Medine’de Yahudilerle temas başlayacaktır. Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir. Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemi de işte o tarihte, İsra ve Miraç olayı ile daha da büyür. Miraç aynı zamanda Müslümanların yükselişini temsil eder. Miraç yükseliştir ve Kudüs yükselme mekânıdır.

Surenin ‘sübhan’ kelimesiyle başlaması bu konuda anlatılacak olayların müteşabih/zor anlaşılır konular ve bir iman meselesi olduğuna işaret eder. Yani insanlar bu yükselme, çıkma, inme olayları sebebiyle Allah’ı tecsim, teşbih ve tatile kayabilirler, Allah hakkında yanlış şeyler düşünebilirler, dikkatli olmalıdırlar, Allah bunlardan münezzehtir demek istenmiştir. Bazıları da bunu zaten akıllarına sığdıramazlar ve inkâr ederler. İsra ve Miraç olayının, Mekke’de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur. Surenin Kudüs’le ilgisini anlamak için ilk sayfasının açıklamalı mealini vermek istiyorum:

Faruk Beşer'in yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

0. Merve Şebnem Oruç: Bin Salman’ın bu hafta yediği üç gol ve gördüğü kırmızı kart

Suudi Arabistan’ın en genç kralı olma hazırlıkları yapan Muhammed bin Salman’ın (MBS) fazla aceleci ve kolay gaza getirilen biri olduğunu birkaç kere bu köşede yazmıştık. Geçen ay onlarca Suudi prensini ve iş adamını yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alıp pazarlık masasına oturtmasıyla gündemi yerinden oynatan veliaht, bugünlerde Leonardo da Vinci’ye ait olduğu söylenen ‘Salvator Mundi’ tablosunu 450 milyon $’a satın alan kişi olduğunun ortaya çıkmasıyla konuşuluyor. Ama MBS’nin bu hafta yaşadığı üç büyük bozgun, lüks ve şatafata harcanan parayla ilgili onca büyük laf etmesinden sonra imza attığı bu aşırılık yüzünden alaya alınmasından daha çarpıcı. Hangisiyle başlayalım? Önce YEMEN 2011’de patlak veren halk ayaklanmasının ardından 34 yıl oturduğu koltuğu bırakmak zorunda kalan Yemen’in devrik diktatörü Ali Abdullah Salih, 2013’ten beri ittifak ettiği İran destekli Husiler tarafından bu hafta öldürüldü. Tam da taraf değiştirip S. Arabistan-BAE liderliğindeki Arap koalisyonu safına geçmek üzereyken Öldürülmesinden iki gün önce televizyonda konuşan Salih, koalisyona, “Ablukayı kaldırıp saldırıları durdurursanız yeni bir sayfa açmaya hazırım” demiş; bunu duymaktan memnun olduğunu açıklayan koalisyonsa, “Salih’in öncülüğünde Yemen halkı Yemen’i İran destekli milislerden kurtaracak” diye karşılık vermişti.

Merve Şebnem Oruç'un yazısının tamamını okumak için tıklayınız: