T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Sağcılar" bile isyan ediyor!

Gazetenin eski genel yayın yönetmeni yeni gazetesinde ısrarla soruyor: "Aşk bir hastalık mı?" Gazetenin yeni genel yayın yönetmeni de "hastalık" meselesinde ısrarlı: "Solculuk tedavi edilmesi gereken bir hastalık mıdır?"

Yani lafın kısası, hayatı "marazî" yönlerini merkeze alarak tartışıp durmaktayız... Madem ki bu "hastalıklı" sorularla hepten kuşatılmış bulunuyoruz, o halde benzer bir soru da biz uyduralım: Hayatı "özel"inden "siyasal"ına kadar "hastalıklı" sorulardan hareketle anlamaya ve açıklamaya çalışmak da bir "hastalık" değil midir?

Siz de dikkat ettiniz mi bilmem; uzun sürmüş bir gecenin mahmurluğu içinde formüle edilmiş izlenimi veren ikinci soruyu ülkenin sosyal demokratları hiç üzerilerine alınmadılar! Soruya cevap yetiştirmeye çalışanların tamamı "Marksist sol"dan... "Hooop! Solculuğun bir hastalık olarak takdim edilmesine izin vermeyiz!" gibi bir itiraz ne Deniz Baykal'dan ne de sayıları "İnönü sonrası" beşe çıktığı söylenen anti-Baykal cephenin temsilcilerinden geldi... Enteresan bir kayıtsızlık değil mi? Bir Allah'ın kulu da ortaya çıkıp, "Yahu unuttunuz galiba, biz de solcuyuz!" demedi. Enteresan ve de anlamlı bir kayıtsızlık... Demek onların gözünde de "sol" denince hatırlanması gerekenler, "Marksist sol"un yaşları artık "orta" kategorisine giren sözcülerinden ibaret.

Bu enteresan ve anlamlı "kayıtsızlık"ın güzel bir açıklaması geçen hafta Deniz Baykal'dan geldi. Baykal, "CHP devletin partisi değil" diyordu. Bu açıklama benim çok ilgimi çekti. Açıklama, CHP'nin Baykal'ın dediği gibi olup olmamasından bağımsız olarak çok ilgi çekiciydi. Açıklamanın şu devamına bakın, nasıl ilgi çekmez: "Devletin talimatına halka tebliğ eden aracı kurum değiliz. CHP ordudan, Meclis'ten, zaferden önce de vardı."

Biliyorum, birçoğunuz "Baykal'ın ağzından biz bu masalları çok dinledik!" diyorsunuz. Haklısınız, ama olsun, kabul edin ki bu "masal" bugüne kadar dinlediğimiz en güzel masal... "Anadolu solu" filan gibi masallarla kıyaslanmayacak derece güzel... Baykal, bu açıklamasıyla bugüne kadar CHP'den dinlediğimiz bütün masalları inkâr eder gibi... Yoksa bu ciddi ciddi bir "paradigma" değişikliği mi? Hem de, "İnönü sonrası" hepten şaşırmış olan "muhalifler"in benzer bir açıklamadan bucak bucak kaçtıkları bir dönemde...

Baykal, sözünde durur ve CHP'yi "devletin topluma yönelik taleplerini topluma tebliğ eden devletin bir mesaferisi, aracı kuruluşu" olmaktan çıkarmaya çalışır mı bilmiyorum. Ama "teşhis" çok yerindedir, çünkü CHP gerçekten de "devletin bir mesaferisi"nden başka birşey değildir. Bu zaten, önceden de söylediğim gibi, Baykal başta olmak üzere CHP çıkışlı hiçbir sosyal demokratın "solculuk"un bir "hastalık" olup olmadığını gözden geçiren tartışmaya katılmamasından da bellidir!

Son günlerin "solculuk" merkezli tartışmasında benim en çok ilgimi çeken yazıyı bir "sağcı" kaleme almıştı. Siyasetbilimci Mümtaz'er Türköne, Radikal'de yayımlanan yazısında (hem de bir "sağcı" olarak) Türkiye'de ortaya aklı başında bir "sol cenah" çıkması için neredeyse yalvarıyordu! İşte size "hayatının hiçbir evresinde solcu olmamış" bir bilimadamının kaleminden bu isteğin nedenleri: "Türkiye'nin sola ihtiyacı var. Aydınlanmacı cumhuriyet değerlerinin emir-komuta zincirinin korumasından çıkabilmesi için birilerinin rol çalması lazım. (...) Çölleşen düşünce iklimimize canlılık gelmesi için dünyayı ve Türkiye'yi yorumlayan, yeni teorilerin, tartışmaların hatta polemiklerin yaratıcısı bir sol entelijensiya kalem oynatmalı. Pusulasını kaybetmiş, kendi kendisiyle çelişkiye düşen, anlamını kaybeden sağa bulunduğu koordinatları gösteren bir sol harita olmalı. (...) Sol olmadan Türkiye'de sistem işlemiyor. (...) CHP gibi bir parti, sosyal adaleti bugünün realiteleri ile uzlaşan yeni bir konsensüs tanımı içinde aramalı. Devlete endeksli olmaktan çıkıp, toplumsallığın içinde kendi gerçekliğini oluşturmalı. (...) Sol yeniden, bir antitez olmalı."

Mümtaz'er Türköne, güzel söylemiş... Ama görüyorsunuz, kendilerini "sol"da konumlandıran, ancak sol ile hemen hiçbir bağı olmayan siyasi oluşumların içler acısı haline artık "sağcılar" bile isyan ediyor!


17 Aralık 2001
Pazartesi
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED