T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Sondan bir önceki yazı

Dünyanın 11 Eylül'le birlikte girdiği yeni sürecin en fazla zorladığı ülkede yaşıyoruz. Basit bahanelerin yıkımlara yol açabildiği bir süreç bu. Süreci başlatan olayın esrarı her geçen gün biraz daha koyulaşıyor; ancak sonuç değişmiyor: Afganistan'ın üzerine yağan bombalar sadece beşbine yakın insanı öldürmedi, Filipinler'den Gürcistan'a uzanan coğrafyayı Amerikan üsleriyle de donattı. "Arap-İsrail barışı" için 50 yıl boyunca yapılan yatırımlar da 11 Eylül gölgesinin gadrine uğradı. Ölüm kusan 'uygarlık', gözlerini, Türkiye'nin içinde yer aldığı bölgeye dikmiş bulunuyor...

Şu sırada Meclis'te görüşülen ve iktidarın canını dişine takarak çıkarmaya çalıştığı RTÜK Yasası'nı, dünyadaki uğursuz gelişmeleri her an aklımızda tutarak değerlendirmemiz gerekiyor. Yasayı yalnızca bir medya patronuna olağanüstü güç katacak maddeleri veya yeniden oluşturulacak üst kurulun kompozisyonu bakımından mahzurlu bulanlar yanılıyorlar; iktidar amacına ulaşırsa, bu yasa, Türkiye'yi, 'tek dişi kalmış canavar' yüzünü artık gizlemez hale dönüşen 'uygarlık' adına bir 'savaş makinası' yapmak isteyenlerin kâr hanesine yazılacaktır...

İsrail'in Filistin'e acmasız saldırıları ve orada yaptığı ölümcül tahribat dünya tarafından bütün gerçekliğiyle öğrenilemedi. Belli bir sermayenin egemenliğindeki televizyon kanalları seçici davrandılar; gazetelerin büyük bir bölümü önemsiz ayrıntıları öne çıkartıp dehşet verici ayrıntıları gözlerden sakladılar. İsrail'in BM denetçilerini sokmamak için nihai amacını revize etmeye razı olduğu Cenin vahşeti, dünya medyasına bakarsanız, 'önemsiz bir olay'... Bir aylık süre içerisinde yaklaşık 35 gazete ve dergiden izlediğimiz 'savaş', birkaçı dışarıda tutulursa, dünya medyası tarafından Washington'un gözlüğünden sunuldu...

Yeni RTÜK Yasası, bu haliyle Meclis'ten geçerse, bizim medyayı yabancılar için câzip kılacak. Yabancı sermaye ucuzu ve tekeli sever; büyük cezalar tehdidi altında yayın yapmaktansa radyo ve kanallarını elden çıkartmayı yeğleyecek küçükten büyüğe patronların 'mâkul' tekliflere muhatap olmaları beklenir. Yabancı sermayenin en politize ilişkiler içinde olanları, IMF ianesiyle ayakta duran Türk şirketlerini, Kemal Derviş'in gelişi sonrası çıkartılan yasaların güvencesinde bedavaya kapatıyorlar; benzer bir medya sermayesinin RTÜK Yasası'nın çıkmasını beklediğini düşünebiliriz.

İleriye dönük tahminlerde bulunmanın taşıdığı tehlikenin elbette farkındayız; ancak geçen yılın şubat ayında yaşanan ekonomik krizden sonra "Türk şirketlerinin bedavaya kapatılacakları" öngörüsünde bulunurken de durum çok değişik değildi. Bir gazete, dün, bir yıl içerisinde yaşananları şöyle özetledi: "Krizde 189 Türk şirketi yabancılarla evlendi. 2001 başından 2002 martına kadar 10 Türk şirketinin tamamı, 21'inin yüzde 99'u, 34'ünün yüzde 90'ından fazlası yabancıların eline geçti. 45 şirket yüzde 50'sinden çoğunu, 31'i yüzde 50'sini yabancılara sattı; 58 şirkete de yabancılar yüzde 50'den fazla payla ortak oldu." (Milliyet, 4 Mayıs 2002).

Carlyle gibi Global gibi, arkalarında Bin Laden Ailesi sermayesinden Körfez bankalarının mevduatlarına kadar desteği bulunan, eski ABD başkanları ile CIA direktörlerinin yönetici koltuklarında oturdukları şirketler ve sahiplerinin kim olduğu bilinmeyen çok-uluslu devlerin iştahını kabartıyor Türkiye. Yabancıların heveslerini coşturan yasal düzenlemelerden sonra, RTÜK Yasası da, Türk medyasını yabancılar için iştah kabartan özelliklere sahip kılıyor.

 

Aylardan beri tartışılan "ABD Irak'ı ne zaman vuracak?" sorusuna verilecek cevap bile şu sırada Meclis'te görüşülen RTÜK Yasası'yla ilintili olabilir. ABD Irak'a karşı askeri operasyonu Türkiye'nin aktif katkısı olmaksızın gerçekleştiremez; kamuoyunun eksilmeyen tepkisi devam ettiği sürece Türkiye'den aktif katkı umması zor ABD'nin... RTÜK Yasası'nın çıkmasından sonra, Türk medyasına yönelecek 'açık-gizli' yabancı sermaye ilgisini, eğer gelişmeler öngörümüzü doğrularsa, o direnci kırma niyetiyle irtibatlayabiliriz. "Irak'a askeri operasyon ne zaman?" sorusuna üç-beş aylık bir zaman aralığı skalasında cevaplar verilirken, sürenin birdenbire "Gelecek yıl" biçiminde uzatılması biraz da RTÜK Yasası sonrası gelişmelerle ilgili olmasın?

RTÜK Yasası bu haliyle çıkarsa, getirilecek 'yeni ölçütler' ve yüksek para cezaları yüzünden, bu tür yazıları yazmamız imkânsızlaşacak. Gazeteyi basacak kâğıt, dağıtacak firma, görüşlerimizi açıklayabileceğimiz televizyon kanalı bulamayabiliriz... Bu okuduğunuz, açıkça yazabileceğimiz, sondan bir önceki yazı olabilir.

Türkiye, sağ ve sol milliyetçiler eliyle nereye getirildi, hayret...


5 Mayıs 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED