T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

E K O N O M İ

Paralar yine kaybolacak

TTSİS Başkanı Halit Narin, "Hükümet, dışardan gelen paraları, ekonomide rahatsızlığa yol açan bankacılık sektörüne aktarıyor ama neticede bu paralar da orada kaybolacak, bundan evvel kaybolduğu gibi" dedi.
Narin, devletin iki yıldan beri para enjeksiyonu yapmasına rağmen bankacılık sektörünün hâlâ düzelemediğini belirterek, bu imkanın yarısıyla reel sektörün koşacak, uçacak kadar canlanacağını savundu.

Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası tarafından geleneksel olarak düzenlenen seminerlerin 38'ncisi geçtiğimiz hafta Marmaris İçmeler Marti Otel'de gerçekleştirildi. Seminere ev sahipliği yapan ve yaklaşık 30 yıldır Türk tekstil sektörüne başkanlık eden işadamı Halit Narin'le, tekstil eksenli kısa bir sohbet etme imkanı bulduk. Hükümetlerin, tekstil sektörünü bir türlü anlamamasından yakınan Narin, sektöre darbe üstüne darbe indiren yanlışlıklara dikkat çekti.

Sayın Narin, Türk tekstili sizin başkanlığınızda nereden nereye geldi?

Türk tekstilini hükümetler bir türlü anlayamadı. Çok ayıptır söylemesi parlamento bunu biraz anladı. Meclis Araştırma Komisyonu'nda araştırma yapıldı. Problemlere değinen milletvekillerine her zaman müteşekkiriz. Meclis bu maddeyi 8 saat dinledi. Fakat bir adım ileri gidecek bir tedbir almadı. Türk tekstili şudur; Türk müteşebbisleri beynelmilel her şart altında dünyanın her kalitesiyle ve her üreticisiyle başabaş mücadele edecek ve hatta öne geçebilecek kadar becerikli, kabiliyetli teşkilatlara sahip. Türk tekstili istediği yere gelemiyor. Niye gelemiyor, bu Ankara'nın kabahati, politikacıların kusuru. Dahilde İşleme Rejimi diye ekonomiyi baltalayan sistemin arkasında duran bazı politik gruplar var. Menfaat grupları var. Ne olduğu bilinmeyecek kadar, ne kadar olduğu bilinmeyecek kadar kayıt dışı olarak Dahilde İşleme Rejimi'yle gelen mallar var.

Tekstilciler olarak sürekli Dahilde İşleme Rejimi'nden şikayet ediyorsunuz. Bundan ne gibi menfaatler var?

Bir kere KDV'si yok, vergi beyannamesi yok. Türkiye'ye geliyor ve içeride kayboluyor. Kayıtdışı olduğu için de dampingli malları getirip Türkiye'de satıyorlar. Çin'den, Hindistan'dan kaça aldığını kimse bilmiyor. Böyle bir durumda hükümetten Sayın Mehmet Keçeciler'den, müsteşardan destek alıyoruz ama bu destek çok zayıf.

Biz Türkiye'ye gelen malın ister Dahilde İşleme Rejimi olsun ister ne ad altında olursa olsun bir kere orijin fiyatının bilinmesini, bunun belgelenerek öyle gümrükten girmesini istiyoruz. Buna herkes hayır diyor. Dahilde işleme için gelen malların kısa sürede, yani 15-20 gün, 1 aylık gelmesi lazım ve yalnız sanayicisi tarafından getirilmesi lazım ve o sanayici tarafından da çıkışının tespit edilmesi lazım. Bu da yapılmıyor. Her önüne gelene, popülist politikalar yüzünden bu izin veriliyor ve Türk tekstil sanayii felce uğratılacak duruma geliyor.

Sorun bankalar

Hükümet tekstili neden desteklemiyor sizce?

Efendim paramız yok diyorlar. Halbuki ekonomi canlansa bol para olacak. Ekonomiyi canlandırmak yerine ekonomide rahatsızlığa yol açan, enflasyonu tahrik eden, ekonomiyi durgunluğa iten bankacılık sektörüne dışardan gelen bütün paraları veriyorlar. Bütün paraları buraya veriyorlar ama netice ne olacak? Neticede bu paralar da orada kaybolacak, bundan evvel kaybolduğu gibi... Bu kadar yurtdışı borcundan sonra yeniden borç alamazsa ki alamayacağını tahmen ediyoruz o zaman ekonomi yanlış bir yere gelecek.

Hükümet, IMF ve Dünya Bankası kredilerini bankalara, bir kısmını reel sektöre aktarma kaydıyla verdiğini açıklamıştı.

Efendim, bizim karnımız lafa çok tok. Karnımız işe çok aç, işçimizle beraber. Biz bankacılık sektöründe bu kadar milli servetin heba olduğunu, kaybolduğunu gördükten sonra, devlet onlara iki seneden beri bu kadar para enjeksiyonu yaptıktan sonra, yeni gelen imkanlarla da onları takviye ettikten sonra hâlâ bankacılık sektörü düzelmemişse ve bunun yarısından daha azıyla Türkiye sektörü koşacak, uçacak kadar canlanabilecek ise halen bu paraların kaybolduğu sektöre hâlâ para verme politikası yanlıştır diyoruz, bunu anlatamıyoruz.

İkincisi bürokrasinin üreten ekonominin üzerindeki dertleri azaltması icap ederken, üreten ekonominin üzerinde gevşeyen hiçbir vida yok. İşte en son Maliye kesiminde konuşulan 18-20-30 tane vergilerin ödenme hikayeleri, benzine yapılan sıradan ama dünyanın en pahalı zam hikayeleri falan var. Demek ki Türkiye masaya bir yatırılmalı. Kim yatırmalı siyasi liderler ama bizim gibi üreticilerle yatırmalı. Bir yanı ithalatçı, bir yanı üretici gibi görünen insanlarla değil. Bir yanı mümessillik yapan, bir yanı üretici gibi görünün insanlarla değil.

Mevzuatın arkasına sığınıyorlar

Niye yapılamıyor bu?

Bugüne kadar kanun çıkarmışlar, 'kanun buna müsaade etmiyor' diyorlar. Mevzuat çıkarmışlar, 'buna mevzuat müsaade etmiyor' diyorlar. Peki mevzuatı çıkarırken bana mı sordun? Sormadın. O zaman değiştirirken de bana sorma, yanlışsa değiştir. Kanun eğer eksik hizmet ediyorsa kanunu değiş. Elinde gücün var. Yani kanunla mevzuatın arkasına saklanan bir devlet sistemini daha dinamik bir hale getirmek hükümetin elindedir. Dinamik hale getirmiyor da, borçlanma sistemini devam ettiriyorsa tabiî ki daralan ekonomi, büyük borcu ödeyemeyecektir. Büyüyen ekonomi her borcu öder. Bizim söylemek istediğimiz netice budur. Bunun için de en büyük sektör tekstil sektörüdür. En çok taltif, teşvik edilmesi gereken sektör tekstil sektörüdür ve tekstil sektörü Uzakdoğu'dan gelen haksız yanlış ithalatlarla, yanlış ATR belgeleriyle Avrupa'dan geliyormuş gibi gösterilen mallarla darbe üstüne darbe almaktadır. Bunun tedbirini alacak da hükümettir.

Program başarılı olacak mı? Hükümete güveniyor musunuz?

Onu istatistiki rakamlara bakarak kendiniz cevaplandırın, ben politika yapmam, ekonomi konuşurum.

Dolardaki düşüş ve dalgalanma, ihracatçıları olumsuz etkiliyor deniyor, tekstil sanayii nasıl etkileniyor?

Bence yanlış bir konuşma o. Bunu herkesin böyle konuşmasını ben yadırgıyorum. Dolar iner de çıkar da. Çizgisini ekonomiye uygun olarak kontrol edecek Merkez Bankası'dır. Merkez Bankası aşırı iniş ve çıkışlara müdahale etmek mec-bu-ri-ye-tin-de-dir. Gelmiş olduğu çizgiden şikayet etmek çömlekçi hikayesine benzer, yağmur yağarsa çömlekçinin anası ağlar, güneş çıkarsa çömlekçinin bilmem nesi ağlar. Ben bu işten anlamam ama Merkez Bankası işini yaparsa dolar bir yerde kalır ki bana göre işini yapıyor.

SEMİNERLER 38 YILLIK GELENEK

Hükümetin, uyarılarınızı dikkate almamasından yakınıyordunuz, düzenlediğiniz seminerler istenen etkiyi sağlamıyor mu?

1964 senesinden beri bu seminerleri yapıyoruz. Birinci sebebi tekstil ailesini, eşleriyle çocuklarıyla, yöneticileriyle böyle 3-4 gün biraraya getiririz. Ayrıca duyulmadığına inandığımız konuları gündeme getirir, o mesajların da alınmasını sağlarız. Bunun etki derecesi hükümete, tekstilcilere verilen mesajlarda aranmaz, etki totaldir. Herkes bilmediklerini öğrenir. Biraz akademisyen, biraz politikacı, ortaya güzel bir paket çıkar. Bu üç gün içerisinde bir senenin ve kafadaki eksiklikleri giderecek sistem gelişir.

Yani beklenen neticeyi veriyor, diyorsunuz, öyle mi?

Biz hem etkiyi hem yetkiyi kullanıyoruz, hiç merak etmeyin.

BEN DENGELERİ KURUYORUM

Kendinizden bahseder misiniz, bu noktaya gelirken idealiniz neydi, buna ulaştınız mı?

İdealsiz bir Türk çocuğu olmaz. Atatürk ilkelerine bağlı bir Türk çocuğuyum. Öyle büyümüşüz, öyle eğitilmişiz. Hür Teşebbüs Konseyi olarak, 1980'den önce memleketimize büyük hizmetlerimiz oldu. Ben politikaya girseydim, 30-40 sene evvel girerdim. Böyle karar verdiğim için, politikacılarla diyalog kurarak, politikaya girmeden fonksiyonumu yapıyorum. Ben yatırımcı bir ailenin ferdiyim ve yatırımcı olan herkesin arkasındayım. Yani sosyal davaları bilinçli olarak ele alan bir teşkilatlanmanın başkanıyım. İşçi ve işveren dengelerini kurmakla vazifelendirilmiş bir başkanım. Farklı temsilcilerin arasında kol kola gezerken, mesleki inanç kavgalarını müşterek,bir yere getirmek sıradan bir iş değil.


 
TOBB'da protokol skandalı
Şubat krizinin ardından hükümeti "istifaya davet" eden TOBB 57. Genel Kurulu'nda da, muhalefet susturuldu. Devlet protokolünün uygulandığı kurulda, AK Parti lideri Erdoğan ile SP lideri Kutan'ın konuşması programın sonuna atıldı.
Benzine yüzde 1.2, motorine yüzde 2.4 zam
Petrol ürünlerinden benzine yüzde 1.20 ile 1.22, gazyağına yüzde 1.12, motorine yüzde 2.40, Fuel Oil'e yüzde 0.56, kalorifer yakıtına yüzde 0.69 oranlarında zam yapıldı.
Bircan: 15 Ağustos'ta masaya biz oturacağız
Türkiye Kamu-Sen, 11 hizmet kolundaki sendikaları bir araya getirerek, üye çalışmaları hakkında bilgi verdi. Çalışma Bakanlığı'nın 11 hizmet dalındaki yetkili sendikayı, o sendikanın üye sayısına göre yapacağını belirten Türkiye Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, "Çalışma Bakanlığı tüm sendikalara üye kaydı için 31 Mayıs'a kadar zaman vermiştir. Yetkili sendika olmak için daha özverili çalışıp, yetkili sendika biz olmalıyız" dedi. Çalışma Bakanlığı'nın bu tarihten sonra tüm sendikaların üye kayıtlarını inceleyip, sonuçları 1 Temmuz'da Resmi Gazete ile duyuracağını ifade eden Akyıldız, 15 Agustos'ta hükümetle masaya oturan sendikanın kendileri olacağını kaydetti.
İşçi sağlığına İsveç desteği
ÇalışmaBakanlığı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Vedat Reha Mert İsveç hükümetinin işçi sağlığı konusunda maddi yardımda bulunmak üzere teklifte bulunduğunu ve bu teklifi olumlu karşıladıklarını bildirdi. Teklife göre İsveç hükümeti Çalışma Bakanlığı'na 1.5 milyon kron yardımda bulunacak.
5 Mayıs 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED