T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türk medyasının İvan Denisoviç'leri!..

Stalin döneminde "Gulag Takımadaları" vardı.. Bunlar, önce ÇEKA'nın, sonra da NKVD'nin gözetiminde kurulup, yönetilen "Çalışma Kampları"ydı..

Katiller, hırsızlar ve "rejim düşmanı" siyasiler, Sibirya'nın tundralarında kurulu bu çalışma kamplarında, çok zor şartlar altında, yaşam savaşı verirlerdi..

Soljenitsin'in "İvan Denisoviç'in 24 Saati" romanı ile edebiyata da aktardığı "Gulag"lardaki milyonlarca esir-mahkûm, Baltık Kanalı, Moskova-Volga Kanalı, Baykal-Amur demiryolu gibi projelerde de, zorunlu ve ücretsiz işçi olarak çalıştırılmışlardı..

Kısacası Sovyet Komünizmi'nin totaliter dünyasındaki çok kötü, insanlık-dışı bir parçaydı "Gulag Takımadaları."

İvan Denisoviç'in öyküsünde Alexandr Soljenitzin'in Gulag'daki yaşamını okuyanlar, hatırlar.. Tahta barakaların, Sibirya Soğuğu'nun ve yasaklılığın çaresizlikleri içindeki bir insanın serüvenidir bu..

Özgürce "Düşünmek" bile çok zordur..

Bu RTÜK Kanunu ile, Türkiye'de medyanın da "post-modern Gulag Takımadaları"na atılmak istendiğini, bilmem kaç basın emekçisi hissetti?..

Büyük binaların, gökdelenlerin, bankaların yapımında, makinaların falan alımında çalıştırılacaksınız..

Ama kendi mesleğinize, özgür düşünceye, ifade hürriyetine, serbest rekabete yönelen tehditler hakkında söz söylemeniz, yazı yazmanız yasak olacak..

Mutsuz olduğunuz, haksızlığa uğradığınız veya sadece iş-yeri değiştirmek istediğiniz takdirde, mesleğinizi de kaybedeceksiniz..

Çünkü işveren, tek kişi veya aralarında anlaşmış 1-2 kişi olacak..

Sabah kalkıp, çalıştığınız gazeteye veya televizyona geleceksiniz..

"Hangi konuda yazı yazsam, haber hazırlasam, program yapsam" diye gündeme bakacaksınız..

Karşınıza, yasaklı, tehlikeli konular çıkacak hemen..

Bol bol "aşk", "dedikodu", "Pink Floyd", "şarap ve puro" yazacaksınız..

Çok fazla siyasete düşkünseniz, "Bu Tayyip Erdoğan'la olmaz" veya "Bu af meselesi can sıktı" diye birşeyler döktüreceksiniz..

Ama "RTÜK Kanunu, basında tekelleşmeyi getirir" demeniz yasak olacak..

Afganistan'daki kadınların "Burka"larını açıp, güneşe çıkmalarını kutlayacaksınız..

Ancak, Türkiye'deki medyanın, kadını ve erkeği ile "Tekel Burkası"na kapanması konusunda, kuzuların sessizliğine gömüleceksiniz..

Size "Susma Hakkı"nı kullandığınız söylenecek.. Ve böylece "Susturulmuş Olmanın Ezikliği"ni makyajlayacaksınız..

Bankası olan medyanın, ihalelere giren medyanın 28 Şubat döneminde, siyasetle ne tür uygunsuz ilişkilere girdiğini unutmaya zorlanacaksınız..

Ve bu uygunsuzluğun, kalıcı yasal bir durum haline getirilmesini, sessizce izleyeceksiniz..

Her gün sizin için, İvan Denisoviç'in yeni bir 24 saati başlayacak..

Medya gökdelenlerinin, baskı makinalarının, bilgisayarların arasında, başınız önünüzde, akşama kadar dolaşıp, sadece "aşk" yazacaksınız..

ŞAKA

Acaba kim hasta?

Acaba Demirel, bugünlerde de, Cindoruk'la, Ankara'daki bazı yöneticilerin sağlığı konusunda söyleşiyor mu?

Acaba "Bu gidici.. Önümüzdeki yazı çıkartamaz" şeklinde, sağlık durumu değerlendirilen başka bir isim var mı bugünlerde?

Güvenilir bir gazeteciye bunlar anlatılsa da, biz de öğrensek bu "Devlet Bilgileri"ni..

GERONTOKRAT BAŞBAKAN

Ecevit, artık "geriatrik bir vaka"dır.

Bülent Ecevit'in, zarif ve onurlu biçimde, hem Başbakanlık görevini, hem de siyaseti bırakmasının zamanı gelmiştir..

Ecevit, yaşının ötesinde rahatsızdır..

Her soğuk algınlığında, Türkiye'nin ekonomisi de, siyaseti de titremeye başlamaktadır..

Ayrıca, bu son döneminde Ecevit, geçmişini de karalayan olayların baş aktörü durumundadır..

Neden ısıtılıp yeniden getirildiği açıklanamayan, RTÜK Kanunu gibi ayıplı ve Anayasa-dışı bir metnin, sahibi konumuna itilmiştir..

Yine milletvekili pazarlıkları ile, post-modern Güneş Motel usulü siyaset sahnelenmektedir..

Ecevit denilince, her demecin arkasından gelen özür dilemeler ve her alınan karar ertesinde seslendirilen "sindiremiyorum" mazereti akla geliyor..

Ayrıca Ecevit, "geriatrik bir vaka"dır tıp için..

Yaşlanmanın ve sağlıksızlığın bütün sendromları, hem fizik, hem de psikolojik olarak Ecevit'te mevcuttur.. Çabuk sinirlenmekte, gereksiz tepkiler göstermektedir..

"Gerontokrasi"de, yöneticilerin prostatları, ülkenin en önemli sorunundan daha ağırlıklı yer alır..

Ecevit artık köşesine çekilmelidir.


5 Mayıs 2002
Pazar
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED