T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yere batsın böylesi globalleşme

250 bin Iraklı'nın canına mal olan Körfez Savaşı'ndan sonra yeni dünya düzeni ve globalleşme ilan edildi. Dünyaya, diktatörlüklerin sona ereceği, özgürlüklerin artacağı ve demokratikleşmenin tahakkuk edeceği havaları pompalandı. Ama bu globalleşme denilen aldatmaca ile beklenenin tam aksine yeryüzünde diktatörlüklere, hak ihlallerine, yasaklara ve antidemokratik uygulamalara eskiye oranla daha fazla göz yumuldu hatta desteklendi. Mesela geçen 12 yıl içinde sözde ABD'nin hedefindeki Saddam'ın kılına bile dokunulmadı ama uygulanan ambargo sebebiyle bir milyona yakın insan mağdur edildi. 300 bin nüfuslu Kuveyt kurtarılırken 500 bin Peşmerge, insan yerine bile konmadı.

Globalleşmenin ilanının üzerinden geçen 12 yıla şöyle bir gözattığımızda ne demokratikleşme alanında bir adım ileri gidildiğini, ne insan hakları ihlallerine bir çare bulunduğunu ne de özgürlüklerin artırıldığını görebiliyoruz. Tam tersi bir manzara ile karşı karşıyayız.

Geri kalmış, insan haklarına, özgürlüklere ve demokrasiye muhtaç ülkelere bu haklar verilmek yerine küreselleşme sayesinde modern ve çağdaş bir sömürgeciliğin uygulamaya konduğunu müşahede ediyoruz.. Dünya özellikle de halkı Müslüman ülkeler, siyasette, ekonomide ve kültürde tamamıyla küreselleşme mimarlarının uydusu haline gelmiş durumda.

ABD'nin onayı olmadan siyaset şekillenemez, ABD denetimindeki IMF'nin desteği/denetimi olmadan ekonomi düzelmez, Batı kültürü (Amerikan kültürü de dahil) benimsenmedikçe adam bile olunamaz düşüncesi hakim olmuş; Ortadoğu'da Uzakdoğu'daki her siyasi mesele Beyaz Saray'n insafına kalmıştır. Onun için Afganistan ve Filistin'de bölge ülkelerinin değil globalleşme sayesinde Batı'nın hükmü geçerli olmuştur. ABD, şu anda kendisinden başkasına zararı olmayan Saddam'a karşı kimyevi silahı var diyerek savaşa hazırlanırken, kimyevi silahların dik âlâsı bulunan, üstelik Filistin'i dünyanın gözü önünde deprem enkazına çeviren İsrail'e karşı son derece merhametli davranmaktadır.

Evet adını küreselleşme koydular ama bu bal gibi Amerikanlaşma'ya daha da ötesi Amerika'nın kutsanmasına dönüştü.

Üstelik bu globalleşme yaftası altında İslam imajı ve Müslüman kimliği 14 asırdır uğramadığı bir tecavüze maruz kaldı. İslam'a çağdaş dünyada yeri olmayan geçmiş çağlarda kalmış bir imaj çizildi; dindar Müslümanlar Ortaçağ kafalı ve insan duyarlığından yoksun, akıldışı ve uzlaşmaz insanlar olarak tasvir edildi.

Globalleşmenin etkisiyle gayr-i müslim unsurların siyasetini aksettiren bir İslam ve Müslüman tipi çizildi.

İslamî değerleri "İslam ve İnsan hakları","İslam ve demokrasi,","İslam ve çoğulculuk","İslam ve kadın hakları" gibi başlıklarla batının diliyle anlatma çabaları içinde olan Müslüman aydınlar, İslam'ın ve ümmetin menfaati yerine Batı'nın kendi öz çıkarlarına hizmet eden güçlü söylemlerine kapıldılar. Değerlerimizin bu şekilde gündeme gelmesi maalesef Batı karşısındaki mağlubiyetimizin çok acı bir göstergesi oldu..

Özetle, kendisinden özgürlüklerin genişleyeceği, insan haklarına daha fazla riayet edileceği ve demokratikleşmenin hızla gerçekleşeceği bir ortamı sağlaması beklenen globalleşme/küresellleşmenin Üçüncü Dünya'nın ağzına çalınan bir parmak baldan öteye bir şey olmadığını yani aldatıldığını gördük.

Gördüğümüz çok daha önemli bir gerçek de bu globalleşme sürecinde kazanan tarafın hep Batı (ABD'yi de kastediyorum), kaybeden tarafın da hep Müslümanlar olduğu gerçeğidir.

Globalleşme sürecinde İslami hassasiyeti olan bütün hareketler tasfiye edilmiş, hak arayan taraf eğer Müslüman'sa -Çeçenistan, Filistin, Irak, Keşmir, Hindistan ve benzeri bölgelerde- şiddet kullanılarak bastırılmış, Müslümanlar'ın insan haklarına sahip oldukları gözardı edilmiş ve cebimizdeki kör kuruşun dahi hesapları artık bizim kontrolümüzden çıkmıştır.

Efendim iletişimde çağ atlamışız internet uydu ve benzeri teknolojik gelişmelerle artık dünya küçülmüş edebiyatları, kimse kusura bakmasın karın doyurmuyor. Ne Filistin'de akan kanı durduruyor, ne milyonlarca Müslüman'ın ihlal edilen hakkını iade ediyor ne de batan ekonomileri kurtarıyor.

Globalleşme sürecinde akan kan neden hep Müslümanlar'ın kanı oluyor? Gerileyen ve batan neden hep Müslüman ülkelerin ekonomileri oluyor? Hukuku çiğnenen ve ihlal edilen kesim neden hep Müslümanlar oluyor?

Ve neden özellikle bu süreçte kaybeden taraf hep biz oluyoruz da kazanan taraf hep batı oluyor?

Siyasal terör, artı devlet terörü, artı ekonomik terör, artı kültürel terör, eşittir çağdaş sömürgecilik, eşittir globalleşme.

Yere batsın böylesi globalleşme.


5 Mayıs 2002
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED