T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Gazozuna...

Hava güzel, günlerden tatil, lig bitmiş. İleride ailedeki ihtilafları önlemek için çocuğunun Fenerli olmasına katkı sağlamak amacıyla babalar, yavrularının elinden tutmuş ve tribünlerdeki yerlerini almış...

"Bak oğlum, akşam televoleler'de gördüğün futbolcular bunlar. İşte kalenin önündeki uzun saçlı Rüştü. İşte şu Ogün, Ümit, Ali Güneş, İşte şu golü atan da Serhat.

Şu kenarda ısınanlar var ya; Sarı saçlı olan Abdullah, uzun boylu sarışın olan Andersson, Mustafa Doğan, Mert Meriç hep oradalar."

Bu arada çocuklar tezahürat yapmayı da öğreniyorlar Fenerbahçe Stadı'nın tribünlerinde.

"Ayağa, ayağa bütün stat ayağa", "Her zaman her yerde en büyük Fener", "Havaya havaya eller havaya" vs...

Biz maçın havasına kendimizi kaptırmış, gevşek gevşek yeşil çimlerdeki olayı seyrederken ve de aynen bunları düşünürken sahada hiç beklemediğimiz garip olaylar başladı.

Üstüste yapılan hatalar, sertlikler sanki şampiyonluğu kaçırmış bir takımla ligde kalmayı garantileyen bir takımın değil de şampiyonluk kovalayan ve ligde kalmaya çalışan iki ekibin mücadelesiydi sahada cereyan eden.

İtiş kakışlar, dirsek atmalar, kafa atmalar...

"Ne oluyoruz" derken protokol tribününde Rüştü'yü izlemeye gelen birilerinin olduğunu öğrendik. Rüştü'yü izleyenler olur da diğerlerini olmaz mı? Meğerse, futbolcular son hafta kendilerini izleyen menacerler için oynuyorlarmış. Ama nafile. Sahada göz doldurup da "beni alın" diyebilecek bir isim yoktu.

Buna Rüştü de dahil.


5 Mayıs 2002
Pazar
 
YUNUS AKGÜL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED