AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
Yüksek sesli sağlam duruş

İnsanlığın ayrışan değerlerini arka plana iterek evrensel ortak paydada mutabakat sağlaması gerçekten önemli ve tarihi bir olay. Tarihe damgasını vuracak güçteki bu başkaldırıya Georg Lukacs'ın gözüyle de bakılabilir.

  • MEHTAP GÜR / mehtapgur@yahoo.com
    Irak müdahalesinin sıcağı sıcağına yaşanmaya başladığı şu günlerde küresel savaş karşıtı hümanist başkaldırış insanlık tarihinin en yüksek sesli hareketiydi ve insanlık bu kez başaracaktı diyorduk. En pasif tepkiyle insanların evlerinin lambalarını kırpıştırmasıyla savaş karşıtı hareket ülkemizi ve dünyayı etkisi altına almıştı.İnsanlığın ayrışan değerlerini arka plana iterek evrensel, ortak paydada mutabakat sağlaması gerçekten önemli ve tarihi bir olaydı. Bu, tarihe damgasını vuracak güçte bir başkaldırıydı.

    Küresel bir sivriliş

    Savaş karşıtı, kan ve şiddet karşıtı bu küresel sivriliş milletleri içerisine alarak genişliyor ve bu ortak potada eriyen başkalıklarıyla insanlık tek sesle haykırıyordu "savaşa hayır!" İşte savaş karşıtı hareketin yakın tarihe damgasını vuran bir örneği de ikinci Dünya Savaşı öncesinde yaşanmıştı. O günleri Lukcs'ın bakış açısıyla gözler önüne sermenin farklı bir bakış açısı oluşturacağı kanısındayım.

    Geniş bir açıdan bakıldığında kapitalizmle sosyalizm arasındaki çekişme bu çağın oluşturucu ilkesi sayılabilirse de eğilimleri tamamıyla bu iki çekişmeye bağlamak da yanılgılara neden olabilirdi. Örneğin İkinci Dünya Savaşı'ndan önce çatışma faşizm-antifaşizm arasında o dönemde insanlığın büyük bir kesiminin toplumsal ve siyasal eğilimlerini belirliyordu. "Soğuk- harp stratejisi uzmanları insanlığı birbirine düşman iki ayrı kesime ayırma ve sosyalist olmayan bütün güçleri sosyalizme karşı harekete geçirme çabası güdüyorlardı. Ama bu boşuna bir çabaydı."

    Özdeş olma-olmama özdeşliği

    Sonra beklenmedik bir anda muazzam bir şekilde tüm safların önüne geçecek yeni bir güç kendiliğinden ortaya çıktı. Bu hareketi destekleyenler Üçüncü Dünya Savaşı'nı çıkarabilecek her türlü siyasal tutuma karşıydılar. Bu hareketin adı savaş karşıtı 'Barış Hareketi' idi. "Bu hareket, yüz milyonlarca insanı içine alan, tarihte benzeri görülmemiş bir yığın hareketiydi" Bu yakın tarihin en önemli toplumsal ittifakı ve ideolojik değişimiydi:

    Gerek burjuva, gerekse anti-faşist yani emekçi sosyalist kesimin aydınlarını da dahil içine çekmesi, hareketler içerisindeki bölünmüşlükten ziyade bir küresel mutabakat ve ortak hareket paydasında uzlaşma anlamına geliyordu. Bu uzlaşma noktası aynı zamanda tarihsel bir niteliğe de sahipti. Kapitalizm ve Sosyalizm arasındaki ezeli çekişme bu noktada birleşen kimseleri artık eskisi kadar ilgilendirmiyordu. Her iki hareketin uzlaşma noktası yani "barışı hakim kılma savaşı" sosyalist ve kapitalistleri sıkı bir işbirliği ile güç birlikteliği oluşturmaya itiyordu. Küresel Barış Hareketinin öncelikli amacının her türlü ideolojik ayrılıkları bir yana bırakmak olduğu gerçekten son derece önemlidir. "Marksistler de, burjuva ideolojisini benimseyenler de, dinsizler de, çeşitli dinlere inananlar da hep bu akımın içindeydiler ve ideoloji ayrılıkları bunların arasında sıkı bir işbirliği yapılmasına engel olmuş değildi."

    Ortak mutabakat ve payda

    Toplumdaki sosyal sorunların temeline inerek gerçekte 'gerçek' bir sorun olmadığını fark ettiren bu 'özdeşliğin' hareketler içerisinde ortak mutabakat ve payda oluşturması bakımından gerçekten de büyük önem taşımaktaydı. Sanatsal bir bilinçti bu.. "çünkü bütün ayrılıklar bir yana, ortak bir toplumsal tutumun varlığını ortaya koyan bir özdeşlikti.." Burada Lukacs'ın ifade etmek istediği, aslında iki karşıt ideolojinin akımları arasındaki aykırılaşan akımların "barış ve savaş arasındaki karşıtlığı birbirine yaklaştırma noktası" idi. Yani bu ortak hareket kendini kesin bir kutuplaşma olarak göstermemekteydi. Bu hareket ideoloji olarak adlandırılamıyordu. Aslında kesin bir kutuplaşma olmaması belki de bu kavram karmaşasının özünü, daha çelişkili hale getirmemenin bir gereğiydi.

    Farklı kökler, aynı söylem

    Sonuç olarak, Irak'a müdahalenin gündemde olduğu günlerde sahip olduğumuz yaşanmışlıklar, geçmişin bakış açısından hareketle günümüzü aydınlatmaktadır. Hep birlikte görüyoruz ki bu gün olanlar yani küresel savaş karşıtı barış hareketi göremediğimiz, ancak uzun zamandır etkin olan güçlerin ortaya çıkması sonucudur. Yine görüyoruz ki, emperyalizmin neden olduğu son yılların kopan ekonomik fırtınası yeni ve apayrı bir gerçekliğin doğmasının yolunu aralamış ve son savaş karşıtı olaylarda izlediğimiz "küresel bir başkaldırış" sonucunu hazırlamıştır. Bu akım Lukacs'ın sözünü ettiği İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemdeki gibi oldukça farklı ulusal köklerden farklı üsluplarla savaş karşıtı söylemler geliştirmektedir. Farklı renklerden, etnik kökenlerden, milletlerden, dünya görüşlerinden, din ve ideolojilerinden insanların tek yürek, yükselttikleri söylem "küresel savaşa hayır" söylemi..

    Kaynaklar: Georg Lukacs, Çağdaş Gerçekliğin Anlamı, Payel Yayınları,1986, 4.Baskı / Eliot,, Çağdaş gerçekliğin anlamı, aynı yayın.

  •  
    Azerbaycan Edebiyatı'nın parlayan yıldızı İstanbul'da
    Türk Sineması'nın Onbeş Günü Paris'te
    Bu yıl ilki düzenlenen 'Türk Sinemasının On Beş Günü' başlıklı etkinlik Handan İpekçi'nin Büyük Adam Küçük Aşk filminin gösterimiyle Paris'te başladı. 25 Mart'a kadar sürecek festivalde, Hiçbiryerde, İstanbul Kanatlarımın Altında, Filler ve Çimen, Kaç Para Kaç ve Şellale filmleri de gösterilecek. Paris ve çevresinde yaşayan 80 bine yakın Türk ve Türkiyelinin sosyal ve kültürel merkezi sayılan şehrin 10. bölgesinde bulunan Cinema l'Archipel'de iki hafta boyunca son dönem yapıtların yanısıra 'Özel Geceler'de düzenlenecek. 16 Mart gecesi 'Balalayka' filminin gösteriminden sonra Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde bir tartışma, '9' filminin 18 Mart gecesi gösteriminden sonra filmin baş oyuncusu Serra Yılmaz ile söyleşi, 'Zıkkımın Kökü'nün 19 Mart akşamı Paris'in 10. bölgesindeki ortaokullara özel gösterimi ve 20 Mart gecesi 'Sır Çocukları' filminin yönetmenlerinden Aydın Sayman tarafından sunumu da öngörülen etkinlikler arasında.
    Müjdat Gezen kariyerini anlatacak
    Bu sene ikincisi düzenlenen ve insan kaynakları alanında Türkiye'de yapılan en kapsamlı eğitim organizasyonu olan Kariyer 2003 Zirvesi, konularında uzman otoriteleri öğrenciler, yeni mezunlar, meslek hayatının başında olanlarla bir araya getiriyor. Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen ve heykeltıraş Mehmet Aksoy bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılacak etkinliğe katılarak kariyer merdivenlerini tırmanırken karşılaştıkları olayları ve deneyimlerini anlatacak.
    Spartaküs'ün yazarı öldü
    Spartaküs ve Yurttaş Tom Paine gibi ünlü romanların yazarı Amerikalı edebiyatçı Howard Fast, 88 yaşında öldü. Romancının eşi, dün yaptığı açıklamada "eşinin dün doğal nedenlerle evinde öldüğünü" söyledi. 1940'larda ünlenen ve cadı avı sürecinde soruşturmaya çekilen yazar 3 ay hapis yattı. Hapisten sonra Spartaküs'ü yazarak büyük başarı kazandı. Romanın 1960 yılında filmi çekildi. Onlarca roman, öykü ve deneme yazan Fast, 1953'te, Stalin Uluslararası Barış Ödülü'nü kazandı.
    14 Mart 2003
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED