T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i
Bilgisayar'da fiyatları indirdik

Y A Z A R L A R
Işıltısız bir ABD'den dönüş...

NEW YORK- Amerika seyahatlerinin dönüşü, Türkiye gibi ülkelerden gelenler için, genellikle moral bozucu olur. Bu defa durum müthiş değişik. İnsan hakları konusunda birbiri ardına önemli geri adımlar atan ABD'nin, hiç değilse şimdilik, üzücü bir örnek teşkil ediyor...

Şu anda, binden fazla insan, neyle suçlandıklarını bilmeden, iki aydan uzun bir süredir, gözaltında tutuluyor. ABD'de... Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu İslâm Dünyası'ndan ülkelerin vatandaşlarına vize verme sürecinin yavaşlatılacağı açıklanıyor. ABD adalet bakanlığı tarafından... Gözaltında tutulanların avukatlarıyla mahrem görüşmeleri hukukun temel kuralı; ancak bu mahrem görüşmeler teybe kaydediliyor. ABD'de... Sorgulamalarda işkenceye başvurulması tartışılıyor... ABD'de, ABD'de... Terör suçu işlediğine inanılan sivil kişilerin askeri mahkemelerde yargılanması yolu açılıyor. Evet, yine ABD'de... "Bundan sonraki adım 'linç hukuku' olabilir" tespiti yapanlar var; aslına bakılırsa, el değiştiren Kabil'de iktidara yürüyenler ele geçirdikleri hasımlarını linç ettiler... ABD'nin gözleri önünde...

Geçmişte, ırk ayrımcılığına karşı, Vietnam türü haksız savaşlarda, kadın-erkek eşitsizliği söz konusu olduğunda, neredeyse tek-ağza dönüşerek yanlışlıkların düzeltilmesinde en önemli rolü oynamış aydınlara sahip bir ülkeydi ABD; mukayese bu yönüyle de bizler için moral bozucu olurdu. Bu defa olmuyor. Amerika'nın adları duyulmuş yorumcuları, sivil haklar çiğnenir, yanlışlıklar işlenirken itiraz etmek yerine, itirazcıları sindirme yönünde tavır alıyorlar.

Michael Kelly (Washington Post): "Amerikalı itirazcılar, bundan sonra da Amerikalıları öldürmeye devam edecek kâtillerin yanında yer alıyorlar; onlar objektif olarak terör-yanlısı, şer ve yalancı..." Jonathan Alter (Newsweek): "İşkence, Amerikan tarihinin en büyük cürmü ile ilgili soruşturmaları hızlandırabilir." Bill O'Reilly (Fox-Tv): "ABD Afganistan'ın altyapısını berhava etmelidir; havaalanı, enerji tesisleri, su kaynakları, yollar, her şey... Tâlibân'dan Afganlar sorumlu. Sivilleri hedef almayalım, ama suçlu hükümete karşı çıkmazlarsa aç kalırlar, tamam mı?" A. M. Rosenthal (Washington Times): "Afganistan'a ek olarak, Irak, Libya, Sudan, İran ve Suriye de bombalanmalı..." Ann Coulter (National Review'da): "Teröre, ülkelerini işgal ederek, liderlerini öldürerek, insanları Hıristiyanlaştırarak cevap vermeliyiz..." Charles Krauthammer (Washington Post): "Savaşıyoruz, çünkü bu piçler beşbin insanımızı öldürdüler; biz onları öldürmezsek gelip yine bizi öldürecekler..." Thomas Friedman (New York Times): "Teröristlerle kuralsız savaşalım. Savaşa şans vermek gerekiyor..."

Bizdeki bazı yorumlarla rahatlıkla paralellik kurulabilecek bu kara örnekler daha da çoğaltılabilir. ABD için olağanüstü şaşırtıcı kaçan bu tavırların sahipleri, öyle fazla uzak olmayan bir geçmişte, çok farklı davranıyorlardı. Christopher Hitchens sözgelimi, Afganistan ve Sudan'ı bombaladığında Bill Clinton'un savaş suçları mahkemesinde yargılanmasını isteyen o değilmiş gibi, şimdi "Bastır Bush!" çığlıkları atıyor ve savaşa karşı çıkanlar için kaleme alınması zor sıfatlar kullandığı yazılar yazıyor...

Amerikalılar, 11 Eylül saldırılarıyla tavır değiştirinceye kadar, ülkelerini "Land of the free" (özgür insanlar ülkesi) olarak tanımlarlardı; özgürlükleri kısıtlı ülkelerin vatandaşlarına ABD'yi câzip kılan da onun bu özelliğiydi. Şimdi, ABD, kendi anayasasını çiğneme pahasına, 'özgürlükçü bir toplum' idealinden çok gerilere düşmeyi göze alıyor. Tâlibân lideri Molla Ömer'e, BBC'ye verdiği mülâkatta, "Afganistan'daki durum daha büyük bir dâvâyla ilişkili: ABD'nin yıkılması ile" dedirten bu olsa gerek... Ülkeler kolay yıkılmazlar; yıkım, ülkeleri ayakta tutan ideallerin ortadan kaldırılmasıdır... "Ne oluyoruz?" diye yüksek sesle soran çıkmazsa, korkarım ki, ABD o yolda...

Ancak, vahşi, ilkel, yakışıksız yorumların birbiri ardına önemli gazetelerde yer bulduğu ABD'de, gidişin yanlış istikamete doğru olduğunu görmeye başlayanlar da az değil. Düne kadar, ancak alternatif yayın organlarında, internet sitelerinde boy veren sağduyu, giderek merkez medyaya da sıçramaya başladı. Dün, New York Times, başyazısında, Başkan Bush'un terör sanıklarını askeri mahkemelerde yargılama niyetini "Adalet maskaralığı" olarak kınıyordu. Hitchins de, The Nation'un son sayısında, başkaları üzerinden de olsa, hatasını itiraf ediyor... Amerika, George Orwell'in '1984' adlı kara-ütopya romanında anlatılan diktatörlüğe karşı özgürlükleri savunarak Soğuk Savaşı zaferle bitirmiş bir ülke ne de olsa...

İkiz kulelerin yokluğu da etkili mutlaka, ama ilk kez gözüme pek o kadar ışıltılı görünmedi Amerika.


17 Kasım 2001
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED