T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i
Bilgisayar'da fiyatları indirdik

Y A Z A R L A R
İMF de antika meraklısı oldu!..

Kendileri de antika olan, antika meraklısı zenginler vardır.. Tutkularını, sonunda uçukluğa taşırlar..

Bunlardan birini, çok uzun, yıllar önce İngiltere'de tanımıştım.. 1960'lı yılların başında, Londra'ya uzak bir sanayi kasabasında, büyük bir fabrikada çalışıyordum..

O yaz tatilimi, "ağır işçi" olarak geçirdim.. Ve sayısız dost edindim..

İş saatinden sonra gittiğimiz "pub"lardan birinde, ceketinin kolları yamalı, ağzından piposu eksik olmayan, koloni albayı bıyıklı bir taşra centilmeni vardı.. Onunla arkadaş olmuştuk..

Yörenin en zenginiymiş..

Bir gün bana, yeni satın aldığı eski bir çiftlik evinden söz etti.. 17'nci yüzyıldan kalma bir yapıymış.. Binayı göstermeyi teklif etti..

1930'lardan kalma, Humber markalı otomobiline bindik.. Epeyi gittik yeşil doğanın arasında.. Bir yıkık bahçe kapısından girdik araçla.. Sonra, benim arkadaşın aldığı evin önüne geldik..

Bu bir ev değil, bir yıkıntıydı.. Damı yoktu.. Taş duvarlardaki pencereler mazgal gibiydi ve camsız-çerçevesizdi bu mazgallar..

Dört taş duvarın arasında, salon denilebilecek mekanda, koca bir şömine vardı..

Bizim İngiliz, ağzından piposunu çıkartmadan, dudaklarının yanından konuştu bana.. O şömineyi gösterdi..

-Bu evi, sadece bu şömine için satın aldım, dedi.

Şömineyi sabit tutup, evi onun etrafında yeniden yapacakmış..

Ve bu eve, yahut şömineye ödediği servet miktarındaki parayı söyledi..

Dudak uçurtacak bir rakamdı..

Bu parayla, yepyeni, pırıl pırıl, bahçe içinde bir villa alabilirdi..

Ama o, şömineye takılmıştı..

Tıpkı İMF'nin, sürekli yeni "stand-by" anlaşmaları yaparak, Türkiye'ye milyarlarca dolar vermesi gibi bir durumdu bu..

Her İMF anlaşmasında, Türkiye'ye ne tür yeni şartlar koşulduğunu, hepimiz biliyoruz..

-Devleti küçültün..

-İdareyi şeffaflaştırın..

-İhaleleri şaibeli olmaktan çıkartın..

-Hukukunuzu yenileyin..

-Sermayeye güven verin..

Bu İMF şartlarının yerine getirilen ve getirilmeyen maddeleri sayesinde, Türkiye'de idari yapının, bir enkaza dönüşmüş olduğunu iyice anladık..

-Kamu bankaları batmış..

-Sosyal güvenlik sistemi iflas etmiş..

-Devlet, her konuda gereksiz örgütlenmelere gidip, personel kadrosunu şişirmiş..

Daha neler neler öğrendik..

Aslında adamlar, 10 milyar dolar daha veriyor ama, "bakan sayınızı azaltsanıza" diye mırıldanmaya da başladılar..

Türkiye "Müslüman ülke" kimliğini kullanarak Afgan Savaşı'nda ABD'ye destek vermeseydi, bu 10 milyar dolar gelmeden, mutlaka bakan sayısı da indirilirdi aslında..

Kimbilir yeni stand-by anlaşmasında, daha ne tür aksaklıklarımız sergilenecek..

Hep "acaba" diyorum bu durumu izlerken..

-Acaba Washington'daki İMF'yi de, benim 1960'larda tanıdığım antika meraklısı antika İngiliz mi yönetiyor?

İMF, Türkiye'de herşeyi yeniden yapmaya ve yeniden-yapılandırmaya kararlı..

Sadece "antika şömine" yerinde kalacak..

Kaç tane stand-by yapılırsa yapılsın ve kaç defa tıkanırsak tıkanalım, yeni yapı, Ecevit ve arkadaşları korunarak oluşturulacak..

Antika merakı, İMF'ye de bulaştı..

ŞAKA

Vicdan meselesi!..

Fatih Terim kendinden bekleneni yaptı..

-Ben Milli Takım'da hiçbir göreve talip değilim.. Bugün her vicdan sahibi Türk'e düşen görev, Şenol Güneş'in yanında olmaktır, dedi..

Şimdi sıra Türk muhalefetinde..

Tayyip Erdoğan, Tansu Çiller, Deniz Baykal, Recai Kutan, Besim Tibuk, Muhsin Yazıcıoğlu ortak bir bildiriyle şu açıklamayı yapmalı..

-Bugün her vicdan sahibi Türk politikacısına düşen, 3'lü Koalisyon'u desteklemektir. Hiçbir göreve talip değiliz!..

BURUK RAMAZAN

Afganistan, Müslümanları etkiledi!..

İslam Dünyası, Ramazan'a kırık giriyor.. 11 Eylül terörist saldırısı ertesindeki gelişmeler, ne yazık ki, bazıları tarafından "İslam" ile "Batı" arasındaki bir hesaplaşma biçiminde sunuldu..

Kimse, şu anda "Kuzey İttifakı"nın da, "Taliban"ın da Müslüman olduklarını düşünmedi..

"İslam Dünyası"nda pek sayılı kesim, olaya "global teröre karşı açılmış bir savaş" biçiminde baktı..

Türkiye'deki yönetim de, "Biz çağdaş İslam'ı temsil ediyoruz" diyerek, Amerikan ittifakı içindeki konumumuzu, eskisinden farklı bir yere oturttular.

Sonuçta, dünyada da, Türkiye'de de pek çok Müslüman, kendilerini de, Afganistan'da yenilmiş, haksızlığa uğramış gibi hissediyor..

Üstüne üstlük, Filistin'de beklenen "Kalıcı Barış" konusunda tek adım da atılmış değil.. İsrail tankları yine Filistin topraklarında..

Bu ruh haletini, görmezden gelmek mümkün değildir..

Keşke bizimkilerin gözü ve kulağı Washington'da olsa bile, beyinleri ve yürekleri, biraz "bu toplum"u algılayabilse bu Ramazan'da..


17 Kasım 2001
Cumartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED