T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hükümet gecekondudan medet umuyorsa!

IMF ve Dünya Bankası'nın, daha doğrusu Amerika'nın, Kemal Derviş'in "kara kaşı kara gözü" için kesenin ağzını açmayacağını kaç zamandır yazıp duruyoruz

Önceki gün Hazine Müsteşarlığı'nda Kemal Derviş ile görüşen Amerika Büyükelçisi de durumun böyle olduğunu hissettirdi.

Amerika ve uluslararası finans kuruluşları, "Vatan yahut Sakarya" edebiyatından anlamazlar. Onlar önlerinde "somut ve güvenilir programlar" ve bu programı uygulayacak olan "güvenilir iktidarlar" ararlar.

Hükümet, "elle tutulur gözle görülür güvenilir bir program yapabilme" konusunda henüz "olgunlaşmış" değil. Hükümetteki koalisyon ortağı üç partiden ikisi, Devlet Bakanı Kemal Derviş'i Ecevit'in, daha doğrusu DSP'nin malı sayıyor. Kemal Derviş ise kendisini "partiler üstü" görüyor ve hiçbir partinin "egemenliğine" girmeyeceği izlenimi bırakıyor.

Türk halkı ise "hükümetin kaç gün dayanacağını" konusunda toto oynuyor.

Daha Bakanlar Kurulu'nda bile Kemal Derviş hakkında tam bir "mutabakat" oluşmadığı için, günler geçiyor, "anlaşma" gerçekleşemiyor, program da ortaya çıkıp, hükümeti rahatlatacak "taze para" bir türlü gelemiyor.

Taze parayı Maliye Bakanı Sümer Oral bulmuş. Hazine arazilerinden daha fazla gelir elde edilebilmek için harekete geçmiş bile.

"Kamunun ihtiyaç duymadığı ya da aynı işi başka yerde de vereceği değerli arazileri" satıp para kazanacaklar ve bütçeye destek olacaklar.

Tabi bu arada "Hazine arazilerine gecekondu yapan" vatandaşlarımız da bu kapsam içersinde, oturdukları gecekonduları Hazine'den satın alıp devlete "bir nevi hizmette" bulunacaklar.

MHP lideri Devlet Bahçeli de yurtdışında parası olan vatandaşların paralarını yurda çekmek için çaba göstermek gerektiğini ifade etmiş.

Daha önce "yurtdışındaki işçi dövizlerini yurda getiren kuruluşları, daha doğrusu Anadolu Aslanları'nı" her çeşit "eza ve cefa" ile bu işi yaptığına bin pişman eden, onları yurtdışında yaşamağa zorlayan ya da holdinglerini "bilmem ne renk sermaye" diyerek hedef gösteren sanki bu yönetim değilmiş gibi, yine onlardan medet umuluyor.

İşte bu durum Türkiye'yi çok sevdiğine ve Türkiye'yi içinde düştüğü bu durumdan kurtarmak için her çeşit fedakarlığı yapacağına inandığım Kemal Derviş'in en büyük açmazı.

Şair Başbakan Bülent Ecevit ile görüşüp, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olunca "bir dakika" bile ziyan etmemek için hemen kollarını sıvayan Kemal Derviş'in, ne "alicengiz oyunları" ne "katakulliler" gördü ki birdenbire suratı asıldı. O ilk günlerdeki "neşeli hali" gitti, yüzüne "Ben bu işe nereden girdim" diyen bir "soğuk ifade" yerleşti.

Kemal Derviş'e birileri "Bu iktidarla sen bir şey yapamaz, toplumsal destek bulamazsın" demiş olacaklar ki, "kendi toplumsal desteğini kendisi bulmaya çalışıyor." Türk- İş, DİSK, Hak-İş gibi sendikalarla görüşüyor. Daha sonra TÜSİAD heyetiyle görüşecek. Bu görüşmeleri TOBB ve TESK izleyecek.

Kemal Derviş'i bu işe soyunduranların, "Kendi toplumsal desteğini buldun. Şimdi de kendi "siyasal desteğini" bul" diyerek kendisini yanlış yollara sevk etmesinden korkuyorum.

Çünkü kendisini Özal'a benzetmeye başladılar. 24 Ocak 1980'de alınan "radikal kararlarla" Türkiye'yi atağa kaldıran Özal'ın arkasında, önce "yüzde 42'lik AP oyu", sonra da 12 Eylül Askeri Yönetimi vardı.

Aman Kemal Derviş, "kendi siyasal desteğini" bulmaya kalkıp "bu çağda" başımıza yeni işler açma.


15 Mart 2001
Perşembe
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED