T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kutsal ittifaklardan ekmek yiyenlerin ülkesi...

Bu ülkede yaşamak her geçen gün artan ve 'derinleşen bir bağımlılık duygusu' yaratıyor bende. Klasik bir alışkanlık ya da aşinalık değil bu. Resmen bağımlılık. Damarlarımda dolaşıyor bu ülkede yaşamanın farklılığı. Adeta beynime oksijen pompalayan şey bu. Gelişen birçok olumsuzluğa bakarak, ömrünün bundan sonrasını yurtdışında geçirmek üzere hareketlenen pekçok insan var etrafımda. Birçok arkadaşım da yurtdışında yaşıyor ve sürekli kendilerine ne zaman katılacağımı soruyorlar. Fakat ben her geçen gün daha çok bağlanıyorum bu ülkeye. Dünyanın en güzel yerlerine seyahat etsem bile, birkaç gün içinde sıkılıyor ve burayı özlüyorum. Olumlu ve olumsuz taraflarıyla bu ülkede yaşamak damarlarımda gezinen bir 'bağımlılık' gibi.

Bu ülkede yaşamasam, 'siyaset'i 'futbol' üzerinden bu kadar yakın ve bire bir takip etme imkânını nerede bulabilirdim? Hiçbir yerde. Her yerde futbol ile siyasetin birbirini işaret eden 'geçişlilikleri' vardır, ama hiçbir ülkede futbol üzerinden siyaseti bu kadar yakın takip etmek mümkün değildir. Dikkat edin siyaset üzerinden futbolu değil, 'futbol üzerinden siyaset'i yakın takipten bahsediyorum...

Post-modern darbeden sonra, Fenerbahçe'nin ligde düştüğü zor durumdan çıkması için Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını göreve çağıran futbol yazarları bu ülkeden çıktı. Futbolun sadece sosyoloji ile değil, siyasetle bile içiçe geçtiği ve bunun son derece işlevsel analizlerin temelini oluşturduğu bir ülke burası. Fenerbahçe taraftarı yazarlar, bu takımın durumunun düzeltilmesi için askerleri göreve çağırmayı garipsemediler bu nedenle. Konjonktür gereği bundan daha doğal birşey olamayacağı görüldü belki de.

En son bu mantığı yeniden işleten bir yaklaşım Galatasaray Başkanı Faruk Süren'den geldi. Süren, şampiyonluk yolunda kesin ve emin adımlarla yürüyen Fenerbahçe'ye dönük tepkisini, Fenerbahçe'yi şampiyon yapmaya çalışan bir 'kutsal ittifak'tan bahsederek göstermeyi tercih etti. Fenerbahçe'yi şampiyon yapmak isteyen 'kutsal ittifak'ın Fenerbahçe'ye iltimas geçtiği, buna karşılık Galatasaray'ın puanlarının çalınmasına elverişli durumların yaratıldığı da ima ediliyor tabii bu yorumda. Zaten Süren'in ardından televizyona çıkan bir 'Süren müfessiri', açıkça bunu dile getirdi. Ve fonda yayımlanan sözleriyle, Fenerbahçe basın sözcüsünün bir amiral olduğundan bahis açarak, bu kişinin amiral olmasının asker kökenli hakemleri 'emir-komuta zinciri' içinde doğal olarak etkileyebileceğini söyledi. Yani söylenen, Fenerbahçe'nin şampiyonluk yolunda ilerlerken kendi emeği kadar belki de daha çok 'derin' destekler ve teşvikler gördüğü şeklinde.

Şu ülkenin haline bakın... Aynı futbol camiası içinde şampiyonluğu tekrar tekrar yakalamış Galatasaray sözcülerinin şimdi Fenerbahçe'nin şampiyonluğa yaklaşması üzerine aynı futbol camiasını 'derin bağlantılara' bulaşmış olmakla suçlaması bir yana, bu suçlamayı mümkün kılan 'memleket havası' olmalı asıl meselemiz... Eğer ülkenin en üst yönetim katlarında böylesi savrulmaları mümkün kılacak bir kırılganlık olmasa, futbol katında bu tip yorumları işler kılacak bir zemin oluşabilir miydi?

Yargılanan Korkut Eken, kendi adına kayıtlı silahların akıbetinin sorulması üzerine, silahları verdiği kişilerle, görev yaptıkları ülkelerdeki durum nedeniyle bağlantısının koptuğunu söyledi geçen gün. Hakimin bu kişilere silah vermek üzere yazılı bir emir alıp almadığını sorması üzerine de, bu tip operasyonları her ülkenin yaptığını ve bunlar için yazılı emir almanın sözkonusu olamayacağını söyledi. Görüldüğü gibi herhangi bir meseleye bir çeşit 'devlet derinliği' kazandırmanın, her türlü hesap vermeden kaçınmanın manivelası haline geldiği görülüyor bu ülkede. Ve bu kaçınılmaz olarak futbola da sirayet ediyor. Sözkonusu olan, bu zaman diliminde, şampiyonluk koltuğundan kalkmak istemeyen 'Galatasaray iktidarı' karşısında 'muhalefet'i temsil eden Fenerbahçe olunca, 'tersinden' işletilmek kaydıyla tabii... Fenerbahçe'nin şampiyonluk yolculuğuna benzer 'derinlikler bulaştırılmaya' çalışılıyor.

Bu akıl yürütme biçiminin ticarete ve özel hayata kadar indiğini düşünelim bir -ki yavaş yavaş iniyor... Böyle bir ülkede sağlıklı herhangi bir gelişmeyi gerçekleştirmek mümkün olabilir mi? Bir kısmı kutsal ittifaklardan, geriye kalan kısmı da kutsal ittifakların varolduğu söylentilerinden ekmek yiyen bir ülkenin yurttaşlarından hangi makul tutumu beklemek mümkün olabilir? Gelinen nokta, siyasette tıkanmaya bağlı olarak ve yeni bir siyasi model üretilmesinin engellenmesine endekslenerek, toplumun da şizofrenik kamplara ayrılmaya başladığını gösteriyor.

Olan biteni futboldan izlemeye devam...


15 Mart 2001
Perşembe
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED