T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hayat, günah kadar yakın, sevap kadar uzak

Günahların cömert, hayatınsa ihanetlerle örüldüğü "zor" zamanlarda kendi sınırlarımızı zorlamak, kendi günahlarımızla çıldırmak isteriz. Bazen de, Rock müziğin "hüzünlü entelektüeli", Jim Morrison gibi "sadece gerçekliğin sınırları"nı denemek için zorlarız hayatın kapılarını. Ama, kâr etmez ne ağlamak ne de bağışlanmak...

Ne yapsam boş, hayatın dayanılmaz ıstıraplarının gölgesinden bir türlü geçilmiyor aşkın uzun ve sınırsız balkonuna. John Lennon'un "Imagıne" şarkısı eşliğinde geceyi yorumlayıp, uzak düşlerin kollarında yıldızlara bakarak ağlamaktan başka bir şey gelmez elimizden.

Uzaklıkların bu kadar zalim, isyanın kardeşim olduğunu bilseydim, aşkın sınırlarında günahlarımdan çok rüyalarıma güvenirdim.

Hayatın bir günah kadar yakın, sevap kadar uzak olduğu anlarda çaresizlikten ağladığınız oldu mu hiç?

Rüyalarınızdan başka kimseye güvenmediğiniz gecelerde, acınıza kadife çiçekleri gibi damlayan gözlerle nasıl yanılır bilir misiniz?

Kederlerinizi başka şehirlerin, başka hikayelerin kollarına bıraktığınız anlarda bile, Attila İlhan'ın dizelerindeki özlem kadar derin bir aşkla, "İstanbul sen misin, senin ellerin mi bu eller, bu gemiler senin gemilerin mi?" diye rüyalarınızdan İstanbul hasretiyle uyandınız mı?

Şimdi, uzak şehirlerin, uzak gözlerin rüyaları çok uzaklarda kaldı. Kederli bakışların balkonunda unutulan şarkılardan da umut yok artık. Siyah beyaz gözlerin yavaşlatılmış hüznü gibi akıp gitti bahar...

Günahlarıma yaklaştıkça isyanım artıyor. Her gün yeniden, yeniden "sonsuz sırrın" imkansız denizine atıyorum aşkımı. Hayatın ve ölümün vuslat denizinde, aşkın ve zamanın sırrıyla buluşup ateşimle yanıyorum.

Bir gün, yalnızlık burcunda sıra sıra bulutlarla kırmızı ve beyaz güllere düşerse yolum, çok uzaklarda benim için ağlayan bir yıldızım olacak.

Artık, kimse beni duymuyor, menekşeler bile açmıyor gözlerimde...

Geleceksiz hayallerimin peşinde günahlarımın zarfını açıp, sesimin ırmaklarına bırakıyorum çığlıklarımı.

Biliyorum, rüyalarımın içinden geçen suçlu bakışlar yüzünden melekler benden yüz çevirecek, ama vazgeçmem ne rüyalarımdan, ne de melekler katından...

Her gün bin kerre tevbe etsem, kalplerden geçen merhamet ırmağına sığınsam, şafakta eriyen kardelenlere seslensem duyar mısınız?

Uzakları yakın eden, ruhlarımızı aşk katında buluşturup ateşlere atan aşktan öte bir aşk var mıdır?

Kalbimi kalbime açacak, kendimi kendime açıklayacak, ruhumu "melekler gecesi"ne yazacak bir ateş var mıdır?


27 Mayıs 2001
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED