T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yeni siyasi yelpazeler ve değişim

Türkiye'de yaklaşık 2-3 yıldır, bunalımlı ve sıkıntılı günler görmekteyiz. Aslında bu bunalımın kaynağı, birkaç yılda olup bitenler değildir. Bu problem, gerilere giden ve toplumsal sistemin yanlış değer ve felsefeler üzerine oturtulduğu "sosyal değiştirme" çabalarına dayanmaktadır. Bir topluma, kendi doğrularına değil de; başkalarının doğrularına göre yaşama baskısıyla başlar bu dram.

Üstelik bu hareketler; hürriyet, eşitlik ve adalet teraneleri ile süslenerek, gerçekler gizlenir. Toplumu sosyal ve psikolojik bağlarından koparanlar, devrimci ve yenilikçi diye adlandırılır. Bir "rüya toplumu" imajı çizilir ve ekonomik, sosyal problemlerin son bulacağı söylenir. Bütün bunlara rağmen, her geçen gün bir öncekini aratır. Dünyadaki büyük gelişmelere karşılık, çok küçük yenilikler başarı sayılır ve onlarla övünülür. Adı: "Batılaşma hikayesi" veya bir "dünya değiştirme"dir.

Evet; Türkiye, bazı fikir ve siyaset adamları ile Tanzimat'la birlikte bir dünya değiştirmenin faydasına inandırılır. Daha doğrusu, bunun dışında bir yol olmadığı söylenerek "Batı modelli" bir dünya kurulur. Ama, ne siyaset, ne ekonomi, ne de sosyal hayat; bu yeni model ile huzurlu, verimli ve mutlu bir sona ulaşır. Ülke içindeki huzursuzluklar sürekli katlanır, durur. Bu yeni sistem; büyük zenginler, ahlak simsarları, aykırı gruplar ve sorumsuz yöneticilerin yönetime gelmesine yol açar. Öte yanda; korkulu, endişeli, mutsuz ve zavallı halk yığınlarının çoğalmasına imkan verir.

Şimdi, tekrar sil baştan.. Yeniden toplumu geldiği noktadan kurtarma ve düze çıkarma iddia ve hesapları yapılmaya başlanıyor. Üstelik, çizginin sağından; solundan ve hatta ortasından gelen yeni yapılanmalar; mevcut sistemin tutulmazlığından, dışa bağımlı olmasından, eşitsizliği getirmesinden ve nihayet yolsuzluklara zemin hazırlamasından dem vurarak.. Şimdi, acaba halk ne yapsın.. Tekrar ümitleri kuşanabilmek ve yeniden umutla olaylara bakabilmek ve hele, bir türlü kontrol edip, yönlendiremediği siyasi sisteme sahip çıkabilmek ne kadar zor..

Bir yanda, sol görüşlü Kemalizm'le ortaya çıkan, fakat Kemalizm'in Batı yanlısı tutumunu değil de, Batı karşıtı versiyonuna sahip çıkan bir yeni siyasi hareket; acaba hangi kesimden oy almayı düşünmektedir? Diğer yanda, inanç ve muhafazakar temelden gelen, fakat Türkiye'deki şartlar ölçüsünde, liberal-muhafazakar ve sosyal demokratların ortasında bir siyasi oluşumda karar kılan siyasi oluşum; hangi temel hedefleri yakalayabilecektir? Bir başka yanda; Batı patentli kültür ve sistem taşıyıcılığı ile dikkatleri üzerine çeken yeni bir lider; yarına yönelik, hangi argümanları kullanarak toplumu yanına çekebilecektir?

Bütün bunlara karşılık; mevcut siyasi partilerde de yaşanan iç değişim; yarına nasıl yeni ve umutlu mesajlar verebilecektir?

Geçmişte inançlara saygı ile yola çıkan ve demokratik olduğunu söyleyen en büyük parti, kendine güvenini ve kurallarını giderek yitirmektedir. Bir başka tarafta, liberal-sağ görünümlü diğer parti; parti içi hırslı bir hesaplaşma içerisine girmiştir. Diğer yanda ise, tüm manevi ve milli değer ve tezlerini, içine girdiği hükümet ile bitiren ve kendi insanına bakacak yüzü kalmayan, bir başka siyasi partinin kararsızlığı ve iç tezatları ile zavallı hali görüntüdedir.

Bütün bu manzaralar; siyasetin, yeni bir silkiniş içine girmediği takdirde, bizzat siyasi plan ve hesaplar ile "yeni bir kumar" oynamaktan fazla bir değişimi topluma hediye edemeyeceğini göstermektedir. Çünkü bütün bu siyasi çıkışlar; toplumun tabanına gerçekçi bir bağ ile bağlı değildir. Yine, topluma önderlik yapılma havası vardır ve topluma dayanılma arzusu yoktur. Öte yanda, sistemleri hazırlayan dinamik bir ruh ve güven unsuru, henüz oluşturulabilmiş değildir. Teknisyen ve stratejist kadroların objektif araştırmaları ile, toplumsal ihtiyaç ve beklentiler henüz keşfedilememiştir. Ve son olarak da; toplumsal kaynaşma ve kenetlenmeyi sağlayacak "lider insanlar" bir araya getirilememektedir. Dileriz, önemli hedeflere; ciddi hazırlıklar ile gidilir ve siyaset, geçmişin aldanışları üzerine kurulmaz.


27 Mayıs 2001
Pazar
 
SAMİ ŞENER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED