Oyun değil, sonuç önemliydi ve tribünlerde Fenerbahçe aleyhine sevimsiz sloganlar vardı, ayıpladım. Trabzonspor şaibe altında kalmaktan korkuyor, Galatasaray ise bu maçı "kesinlikle kazanmak zorunda" olduğunu biliyordu. Ve her Galatasaray'lının kulağında bir radyo, Samsun'dan gelecek gol haberini bekliyordu.

Oyun oldukça ağır başladı ve tempo giderek yükseldi. Trabzonspor klasik deplasman taktiğini benimsedi ve kontraataklarla Galatasaray kalesini rahatsız etmeye başladı. Savunma güvenliğini de unutan Galatasaray ateşle oynuyordu. Ama Trabzonspor forveti gol atma becerisinden uzaktı.

Ve... Galatasaray'da son lig maçını oynayan Hagi, artık Türk futbolseverlerin çok iyi bildiği, hatta ezberlediği gollerinden birine 25. dakikada bir imza daha atıp takımını rahatlattı. Skor üstünlüğünü yakalayan Galatasaray'a, o anda bir müjde de Samsun'dan gelince, Ali Sami Yen Stadı'nı dolduran binlerce taraftar çığlık çığlığa bir sevinç yaşamaya başladı. Baskısını arttıran Cimbom, Hasan Şaş'ın pres yaparak çaldığı ve attığı golle amacına bir adım daha yaklaştı. 2-0'dan sonra oyun tek kale maça döndü. Devre biterken Galatasaray bir de penaltı kazandı. Hagi, kaleci Metin'in kıpırdamasına bile fırsat vermeden topu köşeye mıhladı ve devre Galatasaray'ın arzuladığı skorla sonuçlandı: 3-0.

Fenerbahçe'nin beraberlik golü haberi devre arasında geldi ve ıslıklarla protesto edildi.

İkinci yarı konfeti yağmuru ile başladı ve tüm saha bembeyaz oldu. Hakem, oyunu durdurdu ve temizlik başladı. Amaç oyunun biraz geç başlamasını sağlamaktı. Böylece taraftar da üstüne düşen görevi yapmış oldu. 13 dakika kazandılar. Oyun başlar başlamaz golcüler kervanına Serkan da katıldı. Bundan sonraki dakikalar antrenman kalitesiyle eş değerdeydi.

Şimdi herhalde Galatasaray, kaybettiği son Ankaragücü maçına daha çok yanıyordur.

SALİH SEZER

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu