T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Taviz vererek bütünleşme veya uzlaşma

Geçen yazımda "Hem laik kesimin (bana kalsa, laiklik yerine din ve düşünce özgürlüğü demeyi, ilkeyi böyle isimlendirmeyi tercih ederim) hem de dindar Müslümanlar'ın, mevcut şartlarda amaçlarına uygun bir 'bütünleşme', her iki kesimin ilkelerinden kısmen vazgeçmelerini, uzlaşmak için birbirlerine taviz vermelerini teklif eden bir formül ile gerçekleşemez" demiştim. Bu yazıda konuyu biraz daha açmak ve "Niçin gerçekleşemez?" sorusunu cevaplandırmak istiyorum.

Önce taviz vermeyi (uydurukçada ödün vermek diyorlar) örneklendirelim: Bir Müslüman, dinde var olduğuna inandığı bir inancı, bir ibadeti, bir haram nesneyi veya fiili, karşı tarafla uzlaşabilmek için yok sayarsa, bunlardan vazgeçerse, dini bu eksikle yeniden tanımlarsa taviz vermiş olur. Mesela mümin (Müslüman), din onun bütün hayatını bağlar ve kapsar olduğu, bütün davranışlarının meşruiyetinin dine dayanması gerektiği (böyle olduğuna inandığı) halde bir laikle anlaşmak/uzlaşmak/bütünleşmek... için "din ile dünya işi, din ile sosyal hayatı düzenleyen kurallar birbirinden ayrıdır, din bunlara karışmaz" derse taviz vermiş olur. Müslüman bunu diyebilir mi? Müslüman bunu, karşı tarafla anlaşabilmek/uzlaşabilmek için diyemez; böyle olduğuna inanırsa, dinin bağlayıcı kaynaklarından bu hükmü çıkarırsa, bu sonuca varırsa söyleyebilir. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da bir sonuca, bir hükme varmak için dinin kaynaklarına başvurunca da laikliğe ters düşmüş olur.

Bir laik, dindar bir Müslüman ile uzlaşabilmek için herhangi bir konuda bütün vatandaşları bağlayan, herkesi mecbur eden bir kuralı (mesela kadınların başlarını örtmelerini isteyen bir kanunu) dine dayandırmayı, din böyle istediği için kanunlaştırmayı kabul ederse taviz vermiş olur. Her iki taviz örneğine bakıldığında bunların mümkün olmadığı ve bu sebeple tavize dayalı bir çözüm teklifinin de geçerli olamayacağı sonucuna varılır.

Öte yandan bugün birçok ülkede olduğu gibi bizde de inancı, dünya görüşü, hayat tarzı birbirlerinden farklı insanların bir arada, bir millet olarak yaşamaları zorunluluğu vardır. Bu zorunlu birlikteliğin ârızasız, kavgasız, verimli ve bir şekilde bütünleştirici olarak sürmesi için uygulama kabiliyeti olan tek çözüm/model şudur:

Dindarlar bakımından, zaruret ilkesine dayanarak farklılığa tahammül etmek, İslam'a göre meşru olmayan uygulama ve davranışlara müdahale etmemek, başkalarını mecbur etmeden kendi inancına göre yaşamak, farklı olmayan veya zorunluluk bulunan alanlarda bir bütün olarak hareket etmektir. Bu tavır veya yaklaşım taviz değil, yaşanan şartlarda mümkün olanı yapmaktır; din de müminleri güçlerinin yetmediği bir şeyle yükümlü kılmamıştır.

Laik kesim bakımından ise laikliği Batı standartlarında anlayıp uygulamaktır; karşı tarafın farklılığına tahammül etmek, kendileri mecbur tutulmadıkları, hak ve özgürlüklerine zarar verilmediği sürece, onların her alanda inançlarına göre yaşamalarını, bunu sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını laikliğe aykırı saymamaktır; zorunluluğa ve/veya ortaklığa dayalı birliktelik alanlarının oluşturacağı bir bütünlük (mesela bir millet olma) şuuru içinde karşı/farklı tarafla ilişki kurmaktır.

Elbette tarafların birbirini kazanma, inanç bakımından karşı/farklı tarafı kendilerine benzetme arzuları vardır; ancak bu arzunun gerçekleşmesi için yapılacak şeyler, alınacak tedbirler arasında cebir, baskı, dayatma, şiddet kullanma... olamaz; bunların olduğu yerde birliktelik, barış, bütünleşme gerçekleşemez. Dinini, kültürünü yaymak isteyenler onu, serbest rekabet ortamında beğendirmek ve isteyerek benimsenmesini sağlamak durumundadırlar. Hak ve özgürlükler bir de bunun için vardır.

İslam istibdat ve saltanata karşıdır, liyakatli yöneticilerin seçimle gelip seçimle gitmelerini benimser, ümmet içinde inançları ve hayat tarzları farklı olan fert ve grupların hak ve özgürlüklerden yararlanarak yaşamalarına imkan verir ve yönetimin danışarak yapılmasını teşvik eder. Bu çerçevede bir demokrasi ile dinin problemi yoktur.


13 Aralık 2002
Cuma
 
HAYRETTİN KARAMAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED