T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kıbrıs'ın zihni anatomisi

Kıbrıs konusu Türkiye'yi bildik tartışmaların içine itecek gibi duruyor. Dün de belirttik; Kıbrıs sadece Türkiye'nin bir dış meselesi değildir. Kıbrıs bu ülkede devlet ideolojisinden devlet-hükümet arasındaki ters dengeli ilişkilere uzanan hatta tüm sorunları simgeler; gerek bu konudaki kararların içeriği gerekse karar mekanizmalarının niteliği açısından mevcut yapıyı doğrular ve korur.

Ardındaki en önemli kavram milliyetçiliktir. Daha doğrusu milliyetçiliğin "kök-anlayışı"dır. Yarın yapılması muhtemel tartışmaları anlamak için "milliyetçilik üzerinden devleti siyasetin alternatifi haline getiren, aynı milliyetçiliği otoriterleşme eğilimin ana taşıtı" haline dönüştüren bu "kök-anlayış"ın dip akıntılarına bakmak gerekir.

Şimdi soralım:

Bu "kök-anlayış", yani yurtseverliğin, kültürel değerlere ve kimliğe bağlılığın ötesinde, milliyetçilik, özellikle siyasi milliyetçilik ne ifade eder?

Yanıt açıktır:

Milliyetçilik, özellikle siyasileşmiş Türk milliyetçiliği; ekonomik, kültürel, sosyal, siyasi, hatta etnik farklılıklardan oluşan "çok parçalı (heterojen) toplum fikri"ni "tek parçalı (homojen) millet fikri"yle ikame eden, "insanları kuşatan ve tarihi üreten ana çatışmayı milletlerarası mücadele olarak gören", kaçınılmaz olarak "ülke içinde statik, değişmeye kapalı bir düzen" varsayan, böylelikle ve "milli çıkar" gerekçesiyle tüm gücünü "devlet ve devletçiliğe yönelten bir eğilim"dir.

Türkiye'de bu milliyetçiliğin millet adına devletle düştüğü her çelişkide, her yaptırımda şaşkına dönmesi, kendisini ihanete uğramış sanması da bu yüzdendir. İlginç olan zaman içinde milliyetçiler açısından "devlet-millet ikilemi" halini alan bu ölümcül kıskaç karşısında, milliyetçiliğin onu aşma çabası göstermek yerine, onun daha çok ocağına sürüklenmesidir.

Ne var ki, bu durum belki "ilginç"tir ama "şaşırtıcı" değildir.

Etyen Mahçupyan'ın bir dönemler yaptığı "kök-milliyetçiliğe" ilişkin aşağıdaki tahlili, bu durumun neden şaşırtıcı olmadığını bir çırpıda açıklıyor:

"Milliyetçilik için doğal durum, ezeli ve ebedi varlıklar olan milletlerin sürekli bir paylaşım mücadelesi içinde yaşamalarıdır...

İdeal durum ise, kendi kimliği etrafında kenetlenmiş, diğer bütün olası kimliklerden kurtulmuş türdeş bir kitlenin tarih sahnesinde yer almasıdır. Bunun için, yönetilenlerden beklenen ise uyum göstermeleridir. Kendi davranışlarını hiyerarşinin tepesindekilerle uyumlu hale getirmek, alt kademedeki milliyetçi için tek normdur. Bu nedenle iyi milliyetçi olabilmenin önkoşulu 'itaat ve disiplin'dir. Dolayısıyla milliyetçi ideoloji açısından eşitlik sadece yönetilen güruh içinde işlevseldir. Özgürlük ise insana değil milli varlığa atfedilen bir niteliktir.

Buna göre kavmi özgür olmayan kişinin kendi de özgür olamaz. Kısaca söylersek özgürlüğü bile totalleştiren ve kaba gücün türevi haline getiren milliyetçilik, otoriter zihniyetin modern dünyadaki izdüşümüdür.

Milliyetçilikte asıl soru milli çıkarı kimin belirleyeceğidir. Bu soru, yani 'çıkarı belirleme kavgası' gücü ve güç kullanımını bizatihi anlamlı bir değer haline getirir..."

Bu sorunun arkasında gelen çıplak yanıt odur ki, Türkiye'de milliyetçi olanlar da dahil olmak üzere siyasi partiler hiçbir zaman bu çıkarları belirleyecek konumda olmamışlardır. Bu güç mücadelesini devlet aktörleri karşısında her zaman kaybetmişlerdir, kaybettikleri oranda devlete sığınmışlar, varolmayı sürdürmek için onun bağımlı değişkenleri olmayı tercih etmişlerdir. Üstelik bu dengeyi üreten söz konusu milliyetçilik anlayışı olmuştur.

Sonuç ise şudur: Milliyetçilik eliyle "siyasetin devlet işletmeciliğine indirgenmesi"... "Siyasi partilerin meşruiyetinin devletle endekslenmesi"... "Depolitizasyon-devletçilik-milliyetçilik" üçlüsünün ülkede her daim asli unsur olması...

Tüm bunlar bize Kıbrıs'ı, Kıbrıs konusunun sembolik ve filli iç yüzünü anlatırlar. Kıbrıs'ta çözüm bu soruların da bir ölçüde çözülmesi demektir...

AKP'nin demokratlık ve sivillik konusunda Kıbrıs üzerinden yol ayrımında olması da işte bu yüzdendir...



18 Aralık 2002
Çarşamba
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED