Dünkü yazımızda işletme hakkı devir sözleşmelerini ele aldık. Bugün, yolsuzluk iddialarına Mavi Akım ile devam etmek istiyoruz.

Mavi Akım davası, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Mavi Akım konusunda, DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'e suç duyurusunda bulunan bendim. Sonra dava, Yüksel'den DGM Savcısı Cengiz Köksal'a intikal etti. Bilgi ve belgeleri Köksal'a vermiştim. "Mavi" soruşturma DGM kapsamından çıktı, dosya 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne geldi.

6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan iddianamede, Öztaş-Hazinedaroğlu-Stroytransgaz firmasına haksız avans ödenmesi, fizibilite etüdü hazırlanması için yapılan ihalede firma seçimindeki usulsüzlükler, Ankara-Samsun hattının maliyetinin yüksekliği gibi konular ele alınıyor.

Avans ödemesi

Mavi Akım'ı, sadece savcıya intikal ettirmekle kalmamış, iddiaları Meclis kürsüsünde de seslendirmiştim:

"...Botaş ve Gaz Export arasında, 15 Aralık 1997 yılında imzalanan doğalgaz alım satım anlaşması... Sayın Bakan 'bu anlaşma gizli' diyor. Oysa, bu gizli anlaşma şimdi elden ele dolaşıyor. Anlaşmanın niye gizli tutulduğu anlaşıldı. Çünkü anlaşmanın şartlarına uyulmamış. 18'inci maddede, 'Rus tarafı mükellifiyetini yerine getirmeden, yani projenin Karadeniz geçişiyle ilgili finansmanı temin edilmeden, boruların siparişi verilmeden, Samsun - Ankara boru hattını yapan müteahhit firma avans alamaz' deniliyor. Botaş Yönetim Kurulu'nun 26 Aralık 1998 tarihli kararı da bu anlaşmayı teyid ediyor. Sonra bu karar, sözleşmeye aykırı olarak değiştiriliyor ve 52 milyon dolarlık avans müteahhite ödeniyor." (14 Şubat 2001 - Zabıtlar)

Suç duyurusu

Ankara DGM Savcısı Cengiz Köksal'a sunduğum suç duyurusunda ise, hem Yılmaz'ın konuyla ilgisini vurguluyordum, hem ihtiyaç fazlası doğalgaza temas ediyordum, hem de, Ankara - Samsun boru hattının maliyeti üzerinde duruyordum. Suç duyurusundan bazı bölümleri kamuoyunun bilgisine takdim ediyorum:

"...Ekte sunduğum gazete kupürlerinden de anlaşılacağı üzere, Mesut Yılmaz, 6 -16 Eylül 1999'da, kardeşi Turgut Yılmaz ile birlikte Amerika'ya gitmiş ve orada enerji ile ilgili temaslarda bulunmuştur. Bu konuda Radikal'de İsmet Berkan'ın yazdıkları ilginçtir. (Radikal - 8.10.1999) Berkan, "Yılmaz'ın Washington'daki randevularını, ABD yönetimi tarafından Bakû-Ceyhan hattını baltalamaya çalışmakla suçlanan BP-Amacon şirketinin lobiliğini yapan bir Türk'ün alması ilginçtir" diye yazıyor.

...Mavi Akım projesi, ABD ve Rusya'nın stratejik çıkarlarının çatıştığı bir projedir. Bu konunun ehemmiyeti dolayısıyla İsmet Berkan, Fehmi Koru gibi gazetecilerin bilgilerine başvurulmalıdır. Sabah Gazetesi Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu'nun üvey kızı Zeyno Baran'ın da görüşü alınmalıdır. Zeyno Baran, Türkiye ile iş yapan petrol şirketleri yöneticilerini iyi tanıyor. Turgut ve Mesut Yılmaz, Amerika'dayken, Baran onların mihmandarıydı. (Bak: Fehmi Koru'nun 20/9/1999 tarihli, 'İki kardeşin seyahatnamesi' başlıklı yazısı- Yeni Şafak)

Ayrıca Zülfi Livaneli'nin 4/12/1999 tarihinde Sabah'ta yazdığı makaleyi de dikkatlerinize sunuyorum. Livaneli, Yılmaz'ın "Amerika'daki büyük şirketlere 'onları dehşete düşürecek önerilerde bulunduğunu, Amerika yasalarının suç saydığı bazı konuların gündeme geldiğini" belirtmiştir. Acaba Amerika yasalarına göre suç olan konular, Türk yasalarına göre suç değil mi? (Bak: 4 Aralık 1999- Sabah- Livaneli'nin 'Yakınımızdaki iki saatli bomba' başlıklı yazısı.)"

Yılmaz Moskova'da

Mesut Yılmaz hükûmette hiçbir resmi görevi olmamasına rağmen, yanına kardeşi Turgut Yılmaz'ı, Anap'ın eski İstanbul İl Başkanı Erdal Aksoy'u ve işadamı Şarık Tara'yı alarak, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in yanı sıra Moskova'ya gitmiş, Gazprom'un Genel Müdürü Çernomirdin ile bir sabah kahvaltısında buluşmuştu. Ankara DGM Savcısı Cengiz Köksal'a bu konuda da bilgiler veriyordum:

"Şarık Tara'nın Türkiye'de yapımını üstlendiği bazı doğalgaz elektrik santralleri mevcuttur. (Adapazarı Doğalgaz Santrali 700 megavat - Gebze Doğalgaz Santrali 1400 megavat - İzmir Doğalgaz Santrali 1400 megavat) Dolayısıyla Tara, Rusya'dan gelecek doğalgaz ile ilgilidir. Bu kapsamda, ithal edilen doğalgaz ile, üretilen elektrik birim fiyatının birbirine orantısı araştırılmalıdır. Elektrik fiyatı, gazın fiyatı ile orantılı mıdır? Gazın pahalı olması, elektrik santralini işleten kişiye daha yüksek kâr mı bırakmaktadır? Bir başka ifade ile, acaba doğalgazın Rusya'dan pahalıya temin edilmesinde, Şarık Tara, doğalgaz santrallerinin işletici sıfatıyla, şahsi bir menfaat sağlamakta mıdır?"

"...Moskova seyahatinde Mesut Yılmaz'ın yanında bulunan Erdal Aksoy'un enerji konuları ile ilgili olduğu biliniyor. Rusya, son zamanlarda, Türkiye'ye Gürcistan üzerinden yılda 16 milyar metreküp doğalgaz vermek istiyor. Gürcistan üzerinden gelecek doğalgazı bir Rus şirketi olan İtera getirecek. İtera'nın ortağı da Erdal Aksoy'un sahibi olduğu TURCAS isimli şirket. (Bak: Cengiz Çandar - 23 Mayıs 2001 - Yeni Şafak)"

Doğalgaz ihtiyacı

"Türkiye'nin 2010 yılı için ihtiyaç duyacağı doğalgaz miktarı hep tartışma konusu olmuştur. Enerji Bakanlığı, 1990'da yaptığı tahminlerde, 2010 yılı için 19 milyar metreküp doğalgaz ihtiyacı belirtirken, 1995'de, bu tahminini 31 milyar metreküpe çıkarmış, 1997'de ise, 2010 yılı için ihtiyaç duyulacak doğalgaz miktarının 55 milyar metreküp olduğunu söylemiştir. 1995 ve 1997 yılları arasında, doğalgaz ihtiyacı neden attırılmıştır?

Devlet Planlama Teşkilatı ise 2010 yılı için ihtiyacı 30 milyar metreküp olarak açıklamaktadır.

DPT'nin 30 Haziran 1999 ve 20 Eylül 2000 tarihli Müsteşar Orhan Güvener ve Müsteşar Akın İzmirlioğlu imzalı raporlarında, ihtiyaç fazlası sözleşmelere imza atıldığı, Türkiye'nin, kullanmayacağı elektrik veya doğalgaz miktarıyla karşı karşıya kalıp, boş yere büyük miktarlarda para ödeyeceği belirtilmiştir.

Orhan Güvener: "Türkiye'yi kullanamayacağı elektriğin ve doğalgazın parasını ödemeğe mahkûm ediyorsunuz."

Akın İzmiroğlu: "2005 yılı için, 10 - 15 milyar metreküp doğalgaz fazlalığının Hazine üzerindeki yükü, 1.5 milyar dolar mertebesine ulaşacaktır."

Enerji Bakanlığı 1995'te yaptığı tahmini, 1997'de niçin değiştirdi? Neden 24 milyar metreküplük artı ihtiyaç gösterdi? Cumhur Ersümer, doğalgaz alımlarını hızlandırmak maksadıyla mı ihtiyaç tahminlerini yükseltti? Niçin DPT ile Enerji Bakanlığı'nın rakamları çelişiyor?"

Boru hattı kısaldı

Samsun - Ankara boru hattı 444 kilometre, 339 milyon dolar = Kilometre başına 763 bin dolardır. (Bu fiyatın içinde 40 milyon dolarlık kompresör ile 12.5 milyon dolarlık ölçüm istasyonu da var) Kompresör ve ölçüm istasyonunun fiyatlarının şişirilmiş olduğu da iddia ediliyor. Samsun - Ankara boru hattı, Doğu'daki hatlarla mukayese edildiğinde, km/birim fiyatının daha pahalı olduğu görülüyor.

Projenin, 444 km olarak başlayıp 500 kilometreye çıktığı iddialarını da incelemek gerekiyor.

444 kilometre uzunluktan ne zaman ve niçin 500 kilometreye çıkıldı? Ankara Samsun arasındaki mesafe ne kadar?

6. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı da bizim işaret ettiğimiz konunun üzerine gidiyor ve iddianamesinde "Belirli firmalara çıkar sağlamak için ihale öncesinde, hat boyunun kasıtlı olarak yüksek gösterildiğini ve bu durumun, ihale verilmek istenilen firmalara duyurulduğunu" belirtiyor.

Ersümer-Yılmaz işbirliği

DGM Savcısı Cengiz Köksal'a sunduğum suç duyurusunu şöyle tamamlıyordum:

"Botaş'ın Yönetim Kurulu üyelerinin Cumhur Ersümer'den, Cumhur Ersümer'in ise Mesut Yılmaz'dan habersiz hareket etmesi mümkün değil. Beyaz Enerji Operasyonu sırasında gerçekleştirilen telefon dinlemeleri sayesinde, eski TEAŞ Genel Müdürü Birsel Sönmez ile Anap milletvekili Bülent Akarcalı'nın arasında geçen bir görüşmeyi öğrenebildik. Söz konusu görüşmeden:

Sönmez: Bak güzel kardeşim, biz bir tasa kaşık sallamış insanlarız. Bu bürokratları kurtaramazsak, Anap'ın çevirdiği dümenler ortaya çıkar. Parti büyük yara alır.

Akarcalı: Çıksın ortaya... Partinin zarar görmesi, bu gibi pisliklerin saklanmasından dolayıdır... Ersümer, Mesut beyden izin almadan su bile içemez. (Bak: 12 Mayıs 2001 - Milliyet-Akarcalı - Sönmez konuşması)"

İşte koca bir "Mavi" dosya. Bakalım Meclis bu dosyaya el atacak mı?

NAZLI ILICAK

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu