T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Uzak gözlü çocuklar'ın hüzünlü tarihi

Sanki dünya omzuma yıkılmış gibi bir gecede yaşlandım. Çünkü onlar bizim çocuklarımız, kaderleri aynı tarihe bağlanmış, aynı kaderde kurşuna dizilir gibi öbür gece ölüveren çocuklar... Yani yıllardır küresel bir öfkeyle kuşatılan evlerinin camında ölüm geliverecekmiş gibi telaşla son gülüşlerini annelerinde bırakan Irak'ın, Afganistan'ın, Filistin'in, Kore'nin siyah, mavi, yeşil ve "uzak gözlü" çocukları...

Şimdi Bağdat'ta bir çocuk içinin tam orasına değen sesiyle annesini kucaklıyor. Ortadoğu'nun en uzun gecelerinde anne ve çocuk, birbirlerinin uykularına, rüyalarına, cümlelerine sızıp "küresel haramiler"den kaçıyorlar.

Ben de henüz "Naziler'in piç kardeşi" gelmeden her gece bıkmadan caz dinleyip "kardeş türküler" söylemek istiyorum. "Ben kendimi aman / Gülün dibinde buldum / Kuru sevdaymış, sarardım soldum / Aşk bir rüyaymış, kendime yordum / ay karanlık gece vurdular beni/ yarin çevresine sardılar beni."

"Kardeş Türküler" yüzyıllardır, bir dilin bahçesinden öteki dilin ırmağına derin kardeşlik cümleleri taşır. Hiç dillerini bilmesek de kuş kanadında uçar başka çocukların, başka kadınların yüreğine nakşolur türkülerimiz.

Bu yüzden her türkü çalışında bilirsin kardeşinin halinden.

Bu yüzden, "Yeni Naziler"in kanlı elleri kardeş çocuklara yaklaştıkça içimizi efkar basar.

Bu yüzden, dillerini hiç bilmediğimiz türkülerin içinden hep aynı kuşlar uçar.

Çünkü türkülerin ezgisinde bizden bir efkar var, insana dair bir şeyler var! Bu türküye sıkı tutun ve bir uzun havanın tam ortasında saçlarını tarayan çocuğu görünce ağlamayı unutma sakın. Bu defa çocukların ölümü için efkarlı bir kardeş gibi yanmasın türküler.

Günlerdir tek bir esinti gelmiyor dünyanın bu kıyılarına insanların yüreğinden. Korku içerilere doğru giderek yükseliyor. Barışın mecalsiz dalgaları her gün biraz daha zayıfladıkça, Kardeş Türküler'in nefesi de zalimlere çarpıp kırılıyor.

Biliyorum, barışın insan kokan yağmuru azaldıkça "Nazileríin piç kardeşi" uzak gözlü çocukları önüne katarak sürükleyip götürecek ölümün kollarına...

Ama her şeye rağmen bu dünyada hâlâ ruhunu satmamış birileri mutlaka olmalı. Sırtlan sürülerine karşı, hayatın damarlarını yılda bir kez açan kardelen kokularıyla doldurup her gün isyan türkülerini yeniden öpmeli...

Kuşlar gibi çocukları da savaşlardan muaf tutmalı... "İnançlı bir kartalım
yeryüzünde,
köklerimi arıyorum
uçarım asi dağlarda tek başıma
o savaşta yokum ben"


29 Aralık 2002
Pazar
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED