T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Şu İslam Konferansı artık bir işe yarasın

Bağıra bağıra bir savaş geliyor. Bütün bölgeyi ve özellikle ülkemizi yakından etkileyecek bir savaş. Olumsuz etkileyecek bir savaş. Henüz uluslararası meşruiyet zemini oluşmamış olmasına rağmen ABD hazırlıklarını sürdürüyor. Hem de son sürat.

Çiçeği burnunda Türk hükümeti yönetimi devralır almaz ABD gibi, Kıbrıs gibi ve Irak gibi çok boyutlu ve devasa sorunlarla yüzyüze geldi. Şartlar, hütkümete şöyle gönül rahatlığıyla iç meselelere el atacak imkan vermedi. Bir yandan şikayet edilmese de içerde son derece kötü şartlar; diğer yandan uluslararası platformlarda ve bölgede hazmı zor gelişmeler. Soyadıyla müsemma gül gibi daima güleç olan başbakanın yüz hatları bile gerilmeye başladı...

Ben iki hafta önce bu köşede, "Ben bu savaşı istemiyorum" diye savaşa karşı açıkça tavır koymuştum. Geçirdiğimiz hafta başında da üyesi bulunduğum TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu savaşa karşı ilk resmi bildiriyi yayınladı. Sivil toplum örgütleri de bu savaşa karşı gereken tavrı koydular/koyuyorlar...

Hükümet de her fırsatta savaştan yana olmadığını söylüyor. Ama savaş isteyen taraf müttefikimiz olunca ister istemez oturup konuşuyor, muhtemel gelişmelere karşı hazırlıklar yapıyor, yapması da lazım.

Ancak karşıdaki sıradan bir devlet değil. Dünyanın şu anda tek egemeni konumunda bulunan ABD. ABD'yi bu savaştan tek başına Türkiye'nin vazgeçirmesinin imkan dahilinde olup olmadığı tartışılır. Bununla beraber, her şeye rağmen "hayır" diyebilir. Ben demesinden yanayım. Gerektiğinde hayır diyebilen bir Türkiye'den yanayım. Ama günümüz dünyasında bunun öyle hiç de kolay olmadığını biliyorum.

Öyleyse ne yapılmalı?

Yapılacak tek şey, sadece bölge ülkelerinin değil İslam Konferansı'nın olaya el koyması ve ABD'nin ileri sürdüğü savaş gerekçesini/gerekçelerini ortadan kaldırarak BM'nin müdahele lehinde karar vermesine mani olmaktır.

Başbakanın bazı arap ülkelerini ziyaret kararı alması bile İslam dünyasında inanılmaz bir heyecan uyandırdı. Henüz hangi ülkelere gideceği resmen belli değil, ama hükümet ABD'nin savaş gerekçesini ortadan kaldırmak için Suriye, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, emirlikler, hatta Pakistan ve hatta İran da dahil olmak üzere önce bölge ülkelerine vakit geçirmeden gitmeli.

Seçimden sonra AB üyeliği için yapılan başdöndürücü diplomatik gayret şimdi de gösterilmeli. Dahası bir an önce İslam Konferansı'nın toplanmasını ve Irak'a uygulanacak müeyyideyi konferansın belirlemesini sağlamalıdır. Eğer müdahele yapılması gerekliyse ABD askeri değil İslam konferansının belirleyeceği güç yapmalıdır.

ABD'nin bu bölgede yapacağı müdahelenin sonuçları parayla pulla telafi edilecek sonuçlar olarak görünmemektedir. Bu harekat bahanesiyle bölge petrollerinin kontrolü İslam dünyasından çıkacağı gibi, Kuzey Irak'ta İslam dünyasıyla birlikte haraket etmeyecek(!) bir devletçik kurulacağı da sezilmektedir. Çirkin ve kirli bir senaryo dişlerini göstererek sırıtmaktadır.

Binlerce insan hayatını yitirecek, binlercesi vatanından yurdundan edilecek ve yine sefalet manzaralarına şahit olacağız. Anasız babasız kalmış çocuklar, kimsesiz kalmış mağdur insanlar, soğuk, açlık, kaçış.

Hayır bu savaşın önüne geçilmeli. Mutlaka geçilmeli.

Evet şu İslam Konferansı artık bir işe yaramalı.


29 Aralık 2002
Pazar
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED