TBMM'nin her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Ekim'de açılması olağan, olağan diğer bir husus Meclis'in seçim kararını dikkate alarak tatile girmesi…

Ama öyle olacak mı?

Bugün seçim öncesi yaşanan en kritik gün; en azından kritik bir dönemin başlangıç günü. Seçimlerin 4 Kasım'da yapılıp yapılmayacağı bu hafta içinde belli olacak…

Seçim süreci, seçim kararının alındığı günden beri erteleme ve erteletme fikriyle birlikte ilerliyor. Zira erteleme fikri bu kez sadece küskün milletvekillerinin işi değil. Baraj altında kalacağını bilen, farkeden partilerin siyasi tavrına ve çabalarına tekabül ediyor.

Bu sütunda sıkça seçimi erteletme çabalarının sonuç verme ihtimalinin düşük olduğunu ve 4 Kasım günü gelecek büyük tasfiyeler sonucu Türkiye'nin yeni bir siyasi yelpaze ve dengeyle karşılacağını söyledik…

Ancak bir süredir seçimi erteletme çabalarının güç kazandığı da ortada. Başka bir deyişle 4 Kasım seçimlerinin ertelenme ihtimali neredeyse gerçekleşme ihtimali kadar güçlendi.

Dengeler malum; SP, ANAP ve YTP ertelemeden yana.

Bülent Ecevit her ne kadar ilkeli durmaya gayret etse ve seçimlerin zamanında yapılacağını söylese de, DSP ertelenme yanlısı tavır almaya hiç de kapalı değil.

Bir yandan bu partinin pontansiyel oy oranı, diğer yandan Ecevit'in başbakanlığının Kopenhag zirvesini ve muhtemel bir Irak savaşını kuşatacak şekilde Ocak ayına uzamasının siyasi önemi, DSP'nin seçim yandaşlığını kuşkulu hale getiriyor.

Ve DSP şu ya da bu şekilde seçimin ertelenmesinden yana tavır alırsa, 4 partinin oyu seçimi erteletmeye yetecek gibi görünüyor.

Ayrıca son günlerde çeşitli basın organlarında verilen kamuoyu araştırmaları MHP ve DYP gibi partilerin de baraj karşısında zorlanacağına işaret ettikçe işler biraz daha karışıyor ve bu partilerin katı tavırlarında küçük esnemeler görülüyor.

Peki seçimler ertelenirse ne olur?

Bir kere şunu görmek gerek:

Seçimli seçimsiz her iki koşulda da, Türkiye konjonktürel olarak en zor dönemlerinden birine girmek üzere.

Bu zorluk gerek yenilenen İslami sorun, Kürt sorunu, yoksulluk, siyasi alanı sürekli sınırlamaya meyilli otoriter devlet geleneği gibi kapanmayan yaraları kuşatacak, seçim sonuçlarına ya da seçim kampanyalarına yansıyacak siyasi dengelerden, gerekse dış siyasi gelişmelerden kaynaklanacak gibi görünüyor. Özellikle Ortadoğu'da patlak verecek ve her geçen gün yaklaşan savaş ihtimali ekonomik dengeleri sarsmak kadar, Silahlı Kuvvetleri karar süreçleri içinde ön plana çıkaracak bir unsur olarak karşımızda duruyor.

Seçimlerin ertelenmesi halinde ortaya ciddi bir siyasi belirsizlik ve boşluk çıkacaktır. Bu durumun mevcut koşullarda devlet aktörlerini ön plana çıkarması, askerin siyaset üzerindeki hakimiyetini pekiştirmesi neredeyse kaçınılmazdır.

Ayrıca, ertelenmesi halinde bile ilk yapılacak seçimlerde baraj altında kalmaya aday partilerin muhtemel siyaset tarzı bu hakimeyet üzerinden gelişecektir. Büyük bir ihtimalle iç siyasi tartışmaların gündemi bu partilerce rejimin korku ve tabularının alanına itilecektir. Başka bir deyişle Silahlı Kuvvetler üzerinden yapılacak bir siyaset dalgası çok uzakta değildir.

Üçüncü olarak seçimlerin barajın düşürülerek ertelenmesi halinde ortaya çıkacak DEHAP faktörü gerginlik ve hakimiyet sürecini iyice derinleştirecektir.

Seçimlerin zamanında yapılması halinde elbette bu sorunların tümü, özellikle barajı geçme ihtimali her geçen gün artan DEHAP ve birinci parti olması kesinleşen AKP merkezli sorunlar ve bu sorunlara oranla sistemin biraz daha askerileşmesi riski süregider.

Yine de unutmamak gerekir ki, seçim sonrası koşulları siyasetin, meşruiyetin yenilendiği ve en kuvvetli olduğu dönemdir. Bu gerek iç dengeler gerek siyasetin gücü ve itibarı, gerekse istikrar koşulları açısından önemlidir…

Şimdi bekleme zamanı…
Bekleyelim, görelim…

ALİ BAYRAMOĞLU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu