T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Haklı, ama haksız...

Adlarına ister 'küskün', isterseniz artık arkalarında kurumsal parti desteği bulunduğu için 'mızıkçı' deyin, kendi aldıkları 'erken seçim' kararını ortadan kaldırmak için girişimde bulunan milletvekileri, bütünüyle haksızlar mı?

Bu soruyu sorarken, bazılarının kullandığı Avrupa Birliği (AB) veya Irak'a savaş bahanelerini kast etmiyorum. Türkiye, 3 Kasım'da sandıktan çıkacak güçlü bir hükümetin yönlendirmesiyle AB ile müzakere sürecini daha kolay yürütebilir; güçlü bir hükümet Irak konusundaki gelişmeleri daha sağlıklı değerlendirebilir. Brüksel ve Washington, temsil kâbiliyetini yitirmiş bir hükümettense, halktan taze görev almış güçlü bir hükümeti muhatap görmeyi tercih edecektir. Demokratik sistemlerde seçimden daha anlamlı bir 'mücbir sebep' olamaz...

'Küskün milletvekilleri' kendi durumları yüzünden haklılar aslında. Büyük çoğunluğunun mensup olduğu partiler şimdiden havlu atmış durumda. Son seçimde, o günün konjonktürü yardım ettiği için, önemli sayıda milletvekili çıkarmayı başarmış bazı partilerin yüzde 10 barajını aşma şansı kalmadı. Ülkeyi uzun yıllar yönetmiş, sürekli iktidarda bulunmaya alışkın bazı partiler de seçmenden yüz bulamıyor artık. Seçim yaklaştıkça, kamuoyu yoklamaları, bir-ikisi dışında hemen bütün partilerin kan kaybettiğini daha belirgin biçimde dışa vuruyor.

Partileri seçimde başarılı olsa bile listelere konulmayan, ya da üst sıralarda yer almadıkları için seçilme şansları az milletvekili sayısı da fazla. Hemen her partide bu durumda milletvekili var ve sayılarını toplayınca bayağı bir yekün teşkil ediyor. Bu 'küskünler' ile sandıktan korkan 'mızıkçılar' güçlerini birleştirdiklerinde, tarihini yakına aldıkları seçimi ertelettirebilecek bir çoğunluğa ulaşılabiliyor.

E, sandığın geçit vermeyeceği partiler ile partileri tarafından itilmiş milletvekilleri ne yapsınlar; kurbanlık koyun gibi bıçağa boyunlarını mı uzatsınlar?

Bu yönüyle bakıldığında, kararlarından dönmeye hazırlananlara hak vermemek elde değil. Yanlış kararı sebebiyle zarara uğrayacağını anlayan bir işletme sahibi, kendi hatası yüzünden işini kaybetme durumuna gelen bir çalışan o durumda ne yaparsa, onlar da aynısını yapma gayretindeler. "Yanlış hesap Bağdat'tan döner" veya "Hatadan dönmek fazilettir" deyip bir ay önce aldıkları 'erken seçim' kararını ortadan kaldırmaya çalışmalarını anlayışla karşılamamızı bekliyorlar...

Ancak, işte görüyoruz, kimse onları anlayışla karşılamıyor. Anlayış görememeleri 'iş'lerinin özelliği yüzünden... TBMM bir 'işletme', kendileri de 'çalışan' değiller. Millet iradesinin yansıdığı bir kurum TBMM, kendileri de milletten aldıkları vekâletle görev yapıyorlar... İsteseler elbette seçimi erteleyebilir, kendilerinin milletvekilliği ömrünü biraz daha uzatabilirler... Ancak, vekâletini aldığı milletle arası açılmış bir milletvekili, ya da milli iradeyi yansıtmayan bir Meclis 'demokratik sistemin kalbi' olma özelliğini nasıl devam ettirebilir?

Seçimleri erkene alma fikri kimden çıkmış olursa olsun, fikir, milletin büyük çoğunluğunun tasvibiyle karşılandı. Kamuoyu yoklamaları, "Seçim 3 Kasım'da mutlaka yapılmalı" diyenlerin oranını yüzde 90'ın çok üstünde gösteriyor. Milletvekilleri, "Pardon, kararımızdan vazgeçiyoruz" dediklerinde, TBMM ile temsil ettiği millet arasındaki bağ zedelenecek, belki de kopacaktır... Bu durumdan en zararlı çıkacak olanlar, kendilerinin gerçek konumlarını unutup 'iş akitlerini' bir süreliğine daha tek taraflı olarak uzatmak isteyenler olacak... Yani, 'küskün' milletvekilleri ile 'mızıkçılık' yapan partiler...

Kişisel çıkar açısından baktıklarında kendilerini haklı görebilir o milletvekilleri ve partiler; ancak, vekâleti geri alındığı halde 'vekil' olarak kalmaya devam etmek istemenin milletvekillerine getireceği zarar, emin olsunlar, koltuklarını kaybetmelerinin sebep olacağından çok daha büyüktür...

Sportmenlik gerçekten öldü mü?


1 Ekim 2002
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED