T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
500 bin Türk asıllı Alman dünyaya bedeldir!

Avrupa sosyal demokrasileri konusunda bir uzman, Mario Telo, Fransız gazetesi Liberation'un sorularını yanıtlarken "1945'den bu yana bir Alman hükümeti ilk kez, Irak'a tek yanlı bir müdahaleyi macera olarak niteliyerek Washington ile arasına açıkça mesafe koydu" diyor. Şaka değil, "1945'ten bu yana ilk kez". Hükümette kalmayı başaran Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonu Adalet bakanı Herta Daubler-Gmelin'in ABD Başkanı Bush ve Hitler'in yöntemlerini karşılaştırarak daha bir kızıştırdığı ABD-Almanya arasındaki gerginlik bazılarının dediği gibi sadece bir seçim manevrasından mı ibaret, yoksa Fransız-Alman ekseni üzerine kurulu yeni bir Avrupa politikasının ilk adımının ürünü mü, göreceğiz. Ancak, Almanya Başbakanı Schröder'in eski Adalet Bakanı'nı yeni kabinesine almayacağını açıklamasına rağmen seçim sonuçlarının belli olmasından hemen sonra Almanya'nın Irak'a askeri müdahale konusunda "Pozisyonumuzda hiçbir değişiklik yapmadık ve yapmayacağız" şeklindeki açıklaması, Berlin-Washington arasındaki gerginliğin daha hiç değilse bir müddet yaşanacağını gösteriyor. Görüyorsunuz, geçen gün Şahin Alpay'ın bir tespitinden hareketle yazdığım gibi, bir ülkenin "dış politikası"na ilişkin konular seçimler süresince basbayağı "seçim malzemesi" olabiliyor… Zaten başka türlüsünü düşünmek mümkün mü? Dünya madem ki bir takım "birlik"lerle bambaşka bir yöne gidiyor, "dış politika" konuları "seçim malzemesi" olmak bakımından bundan böyle belki en başa güreşeçektir… Dolayısıyla, "dış politika"yı daha baştan üzerinde hiç tartışılmayan-tartıştırılmayan bir "devlet politikası" alanı olarak kabul edip, "seçim malzemesi" olarak "havadan sudan" şeylerle gün geçirmek günümüzde artık olacak iş değildir.

Almanya seçimleri bizi başka pek çok açıdan da ilgilendiriyor. Tabii ki herşeyden önce sayıları 500 bin olduğu söylenen Türk kökenli yeni Alman vatandaşlarının tercihleri. Bu konu bence ulusal medyada yeterince, hak ettiği ölçüde yer bulmadı. Düşünün, bu son seçimlerde Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin rakibi sağ ittifaktan fazla olarak aldığı oy sayısı topu topu 8864 oydan ibaret! Bunun yanında bir de Yeşiller'in yüzde 8,6 ile tarihte bugüne kadar yaptıkları en iyi skoru hatırlayın. Sosyal Demokratlar'ın 1998'e kıyasla kaybettikleri 2,4 puan işte bu yolla, yani sayılarının 500 bin civarında olduğu söylenen Türk asıllı yeni Alman vatandaşlarının oylarıyla kapandı. Unutmadan şunu da hatırlayalım: Almanya'daki Türk asıllı Almanlar, büyük bölümü "muhafazakar" olarak nitelenen göçmenler olmalarına rağmen, iş gerçek anlamda siyasete, yani hürriyet ve refah meselesine gelince oylarını tabii ki "kızıl-yeşil" koalisyona yönlendiriyorlar. (Bu meseleden Türk Sosyal Demokratları'nın da ders çıkarması gerekmez mi?) Demek ki, "kızıl-yeşil" koalisyon, vadettiği halde işsizliğe yeterince çare olamamasına rağmen, çıkmasına ön ayak olduğu "Vatandaşlık Kanunu", çokkültürlü bir hayatın artık kaçınılmaz olduğundaki ısrarı ve nihayet belki ("belki" diyelim, çünkü ne derece etkilediğin henüz ben bilmiyorum) Irak'a askeri müdahaleye tutarlı olarak karşı çıkan politikasıyla Türk asıllı yeni Alman seçmenlerin gönlünü fethetmiş ve onların desteğiyle hükümette kalmayı başarmıştır. (Bakın "500 bin Türk" dünyada neye bedelmiş!)

Almanya'daki seçim sonuçları üzerine başka ilginç yorumlar da var. Herşeyden önce Fransa-Almanya karşılaştırması…. Fransız sosyalistlerinin Fransız yeşilleri ile yaptığı ittifak birkaç ay önceki seçimden yenilgiyle çıkmasına rağmen, benzer bir ittifakın Almanya'da zafer kazanmasının nedenleri nedir? Bu konuya ilişkin özellikle bazı analizleri (bizim "sosyal demokratlar"ı hemen hiç ilgilendirmese de!) ben doğrusu çok önemli buldum. Pek çok analiz, Almanya'daki Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonunun yenilenmesini iki parti arasında Fransa'da gözlenmeyen türden bir "uyum"un varlığına bağlıyor. Koalisyon ortaklarının enerjilerini birbirlerini tüketmek yerine yapıcı "pragmatik reformlar"a yöneltmiş olduklarından Fransa'daki yenilgiyi yaşamadığı söyleniyor. Gerçekten de Schröder ve başta Dışişleri Bakanı Joschka Fischer olmak üzere Yeşiller arasında sağlanan bu uyumlu işbirliği -işsizlik gibi bazı büyük sorunlara pek çare bulunamasa da- meyvesini seçimlerde veren nükleerden vazgeçme, "ekolojik vergi", "bio tarımın desteklenmesi", "vatandaşlık hakkına ilişkin yeni düzenleme", cinsel tercihlerin yasallaştırılması gibi reformları gerçekleştirebildi. Almanya'daki koalisyonun Alman sağının görüşlerinin aksine, aynı toplum içinde farklı kültür ve cemaatlerin bir arada yaşaması projesine kararlı bir biçimde sahip çıkması da, Fransasız soluyla yapılan karşılaştırmalarda öne çıkan bir diğer husus. Bu tespit de yalan değil; Alman sosyal demokratlarının, Almanya'da yıllarca vazgeçilemeyen "kan bağına bağlı vatandaşlık" anlayışına rağmen ülkelerinde yaşayan göçmenlerin vatandaşlık hakkı konusundaki politikaları hiç şüphesiz, Fransız sosyalistlerininkinin yanında çok daha cesur ve tutarlıydı. İsterseniz, bunun apaçık bir delili olarak Alman parlamentolarında yer alan Türk asıllı Almanların sayısını hatırlayabilirsiniz…. Bu çerçevede bir haber başlığını çok beğendim. Başlık şöyleydi: "Alman Sosyal Demokratları (Fransız sosyalistlerine kıyasla) güvenlik yerine dayanışmayı tercih etti". Evet aynen böyle oldu diyebiliriz; Fransa'daki son seçimlerde Fransız sağının özellikle göçmenler düşünülerek dile getirdiği "korku" ve "güvenlik" temalarına ağır aksak da olsa sosyalistler de katılmadı mı? Oysa Alman sosyal demokratları herşeye rağmen sosyal demokrasi geleneğiyle ve sendikalarla arasındaki ipleri atmaya, "sosyal devlet"I amaçlayan bir politikadan tümüyle uzaklaşmaya yanaşmadı. Bütün bunların üzerine Irak'a askeri müdahaleye açıkça karşı çıkışı da koyarsanız, ayakta olan bir sosyal demokrasinin yeni bir uluslararası politika geliştirilmesi yolunda umut verdiğini de ileri süremez miyiz?


1 Ekim 2002
Salı
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED