T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyaset dünyasının Holivut'tan farkı yok!

Görüntü başka, gerçek başka. Büyük binaların yıkıldığı, dev köprülerin çöktüğü sahnelerde gerçekten o yapılar değil, maketleri kullanılır.

Sinema perdesine yansıyan, o minik maketlerin yakından çekilerek büyütülmüş halidir.

Seyirciler bunu bilir, fakat aslıymış gibi seyreder.

Sadece büyütme değil, "birleştirme" ve "yok etme" gibi bin türlü film hilesi bilir sinemacılar.

Süperman olsun, Gazman olsun her ikisinin de havada uçuşları, iki ayrı görüntünün birleştirilmesinden başka bir şey değildir.

Ya da görüntüye girmesi istenmeyen fakat yıkılarak yok edilmesi mümkün olmayan fondaki bazı yapılar da bilgisayar yardımıyla silinmektedir.

Gerçek olacak hali yok ya!

Bir film için köprüler yıkmak, gemiler batırmak, binaları yerle bir etmek, pire için yorgan yakmaktan beter.

Dahası var: İnsanları yaralamak ve hatta öldürmek.

Eğer filmlerde anlatılan her şey gerçek olsaydı, Dünya'nın defalarca yeniden kurulması gerekirdi.

*

"Biz bunları zaten biliyoruz, niye anlatıyorsun?" sorusu zihinde kıpırdanmaya başlamış olabilir.

Elbette bileceksiniz.

Bilmediğinizi varsaydığımdan değil, hatırlatma babından.

Bir de şöyle bir tez var: İnsanlar çoğunlukla bildiklerini anlatan yazılardan hoşlanır.

Tezin sahibi ben değilim.

Elin oğlu tespit etmiş ve ortaya atmış.

Katılırsınız, katılmazsınız.

Zaten "çoğunlukla" diyor.

Yani, azınlıkla da olsa, bilmediklerini okuyup öğrenmekten hoşlananların varlığını da kabul ediyor bu tez.

Her neyse, lafı uzatıp cılkını çıkarmadan büyütme konusuna dönelim.

*

Sözünü ettiğim sinemada kullanılan teknikler, seçim dönemlerinde siyaset sahnesinde de kullanılıyor.

Hangi parti liderine sorsanız, baraj sıkıntıları olmadığını beyan ediyor.

İçlerinden sadece bazıları haklı.

Yahu baraj dediğin, yüzde on.

Her on kişiden biri senin partinden olacak ki, barajı geçesin.

Biri çıkıp da doğrudan biz bu seçimde barajı geçemeyiz demiyor.

Zor geçeriz diyen bile yok.

Kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuçları kısmen de olsa kabullenip dolaylı yoldan siyaset geliştirenler var ama onlar da açıkça ifade etmiyor.

Seçime giren yirmi küsur parti var.

Küsur kısmının üstü kapalı olarak baraj endişesi taşıdığını varsayalım.

"Geriye kalan yirmi parti barajı geçse..." şeklinde bir cümle kurmak dahi mümkün değil.

Baraj, ikiyüzde on değil ki, yüzde on.

Hesap ortada.

Her biri milimi milimine yüzde on alsa, en fazla on parti geçmiş olur.

Bu durumda partilerin yarıdan fazlasının açıkta kaldığı/kalacağı kesin.

Demek ki "büyütme" tekniği siyasette de kullanılmakta.

Birleştirme tekniğinin siyasetteki kullanış şekli, yine mâlûmunuz, partilerin -adı üstünde- birleşmesi şeklinde.

Yok etme tekniğine dair çalışmaların ise ne şekilde yürütüldüğünü yakından takip ettiğinize eminim.

Ama bu konuda siyaset dünyası, sinema dünyası kadar başarılı olamıyor ve hatta kimi zaman geri tepiyor.

MAKSAT BAŞKA ABİ

Hüseyin Besli, Tayyip Erdoğan'ın en yakın arkadaşlarından biridir. Eski bir yazısı bugünlerde manşetlere taşındı ve o yazı dolayısıyla siyasi lince kurban edilmek isteniyor.

Katlini vacip görenlerden bir kısmının sözkonusu yazıyı bütünüyle okumadıklarına eminim.

Hatta bir kısmı, saldırdıkları kişinin adını bile yanlış bilip yanlış yazıyor. Kimi Hüseyin Besni demiş, kimisi Hüseyin Basri.

Adı, irtica ile bir arada anılacak en son adamlardan biridir Hüseyin Besli.

Öyle ki Deniz Baykal'dan da Derya Baykal'dan da sonra sıra gelir ona. Fakat maksat hırpalamak olunca, işte böyle şeylerle karşılaşıyoruz.

EZANLA OYUN OLMAZ

Dünkü Vakit'te Arif Çevikel'in güzel bir yazısı vardı: "Ezanla oynamaya gelmez".

Çok doğru.

Bugün ezanla oynayan, yarın şarkıyla namaz kılmaya da kalkabilir. Karıştırmamak lazım.

SİZ ONU TANIRSINIZ...

İsmini vermeyelim, bir siyasi parti liderimiz, kafası fazla karışık olduğundan isimleri, kavramları karıştırıyor bildiğiniz gibi.

Parti isimlerini nasıl dile getirir diye düşündük ve sizleri şimdiden uyarmak istedik. Yarın öbürgün bu ve benzer şekilde parti isimlerine rastlarsanız, yani o parti liderimiz tarafından partiler böyle anılırsa, sakın şaşırmayın.

Dramatik Sol Parti, Milliyetçi Bereket Partisi, Büyük Dirlik Partisi, Yeni Türkü Partisi, Cümbürcemaat Halk Partisi, Özgürlük ve Domates Partisi, Aydınlık ve Kalkışma Partisi, Saadeti Ebediye Partisi, Liberal Demirkırat Parti, Doğru Yön Partisi...


1 Ekim 2002
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED