T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Klâkson eylemi

1 Ekim veyahut 2 Ekim tarihleri, 3 Kasım seçimlerinin kaderini tayin edecek. Meclis'in ilk açıldığı gün, genelde Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı bir protokol konuşması yapar; Danışma Kurulu'nun, müzakerelerin ertesi güne ertelenmesine dair oybirliği ile aldığı karar okunur; kabul edilir ve Meclis, ertesi gün toplanmak üzere dağılır.

Ne olacak?

Bu defa durum farklı. 3 Kasım'da seçimlere gidildiği için, Cumhurbaşkanı konuşmamayı tercih ediyor. Danışma Kurulu ise, Meclis'in yeni baştan tatile sokulmasıyla ilgili bir karar peşinde.

Bütün partilerin grup başkanvekillerinden oluşan Danışma Kurulu, 1 Ekim'de veyahut 2 Ekim'de bu konuyu görüşecek ve tabiî Anap ve Saadet Partisi karşı çıktığı için oybirliğine varamayacak. Yeni Türkiye Partisi'nin Genel Başkanı İsmail Cem, kurumsal destek vermekten kaçındığı için, Danışma Kurulu'nda YTP'li üyenin nasıl bir tavır takınacağı bilinemiyor. Ama bunun hiç önemi yok. Danışma Kurulu'nda oy birliği sağlanamayınca, herhangi bir grup, teklifi TBMM'ye getiriyor; lehte ve aleyhte konuşmalar yapılıp oylamaya geçiliyor. Bu oylamada milletvekillerinin çoğunluğu, Meclis, 3 Kasım'a kadar tatile girsin" derse, "küskünler" yenilgiye uğramış olacak.

Kısacası, dananın kuyruğu 1 veyahut 2 Ekim'de kopacak.

İzgi'nin jesti

Meclis Başkanı Ömer İzgi, küskünlerin olağanüstü toplantı talebini, Meclis'in açıldığı güne kadar ertelemek suretiyle, seçimin yapılmasını isteyenlere büyük avantaj kazandırdı. Çünkü, seçimin iptâl kararı oylanmadan önce, Meclis'in tatile sokulması kararı gündeme alınıp oylanacak.

1 Ekim'de, Meclis Başkanlığı, "küskünlerin" önergesini, Anayasa Komisyonu'na sevk edecek.

* * *

Anayasa Komisyonu'nda, MHP'nin 6, DYP'nin 4, Ak Parti'nin 3, DSP'nin 3, Anap'ın 4, YTP'nin 3, Saadet Partisi'nin 2 üyesi mevcut. (25 üyeden 16'sı, 3 Kasım'da seçim yapılsın istiyor. Sadece 9 üye, ertelemeden yana. Kaldı ki, YTP içinde fikir ayrılığı olduğuna göre, bu partinin Anayasa Komisyonu üyelerinin nasıl davranacağı tam bilinmiyor)

Muhtemelen, Anayasa Komisyonu'ndan, seçimlerin ertelenmesi konusunda red kararı çıkacaktır.

Tekrar edelim: Bir yandan, 1 Ekim veyahut 2 Ekim'de, Genel Kurul, Meclis'i tatile sokma meselesiyle meşgulken, bir yandan da Anayasa Komisyonu, seçimlerin ertelenmesine ilişkin önergeyi konuşmak üzere toplantıya çağrılacak.

Engelli koşu

İçtüzüğe göre, komisyonlara havale edilen önergeler, aradan 48 saat geçmeden görüşülemiyor. Danışma Kurulu'nun oybirliği ile tavsiye kararı alması durumunda veyahut oybirliği sağlanamazsa, bir parti grubunun, bu öneriyi Genel Kurul'a getirip, önergenin 48 saat beklemeden Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi kararını Meclis'ten geçirmesi halinde, 48 saat beklenmesi mecburiyeti kalkıyor. Ama muhtemelen 48 saat beklenecek ve önerge ancak en erken 3 Ekim'de Anayasa Komisyonu'nda tartışılacak.

Bu arada, 1 Ekim veyahut 2 Ekim'de Meclis tatile yeniden girmişse, önergenin Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi imkânı ortadan kalkacak.

* * *

Demek küskünlerinki tam anlamıyla bir engelli koşu.

Önce, Genel Kurul'un tatil kararı almasını aşmak zorundalar.

Ancak bunu aşınca, onlar açısından bir umut doğacak.

Anayasa Komisyonu'ndan seçim ertelensin kararı çıkartmaları zor; hatta imkânsız.

Anayasa Komisyonu'nu, Başkanvekili, DSP'li Necdet Saruhan yönetiyor. Çünkü, Anayasa Komisyonu Başkanı Turan Tayan DYP'ye geçince, tüzük gereği, Anayasa Komisyonu üyeliğinden istifa etmiş sayıldı.

Necdet Saruhan, 48 saat geçmesine rağmen, Anayasa Komisyonu'nu toplamayabilir. Tüzükte bu ihtimal de düşünülmüş. Bu durumda, Anayasa Komisyonu'nun 9 üyesi, komisyonu toplantıya çağırabiliyor.

Acaba DSP'li Saruhan, böyle bir engelleme yapar mı?

Yaparsa, küskünler-YTP'nin kurumsal desteğini kaybettikleri takdirde- 9 üye bulabilirler mi?

Bu soruların cevabını şu anda vermek çok zor.

Red raporu

Ya Anayasa Komisyonu önergeyi red'edince ne olacak?

Anayasa Komisyonu'ndan çıkan red oyu işi bitirmiyor. Anayasa Komisyonu'nun red raporu, Meclis'e geliyor.

Meclis, red raporu istikametindeki görüşü benimserse (seçimin ertelenmesini isteyen önergenin reddine katılırsa) mesele yok. Seçimlerin 3 Kasım'da yapılmasını öngören karar yürürlükten kalkmamış oluyor.

Ama Meclis, komisyonun red kararını, red ederse, komisyon kararına katılmazsa ne olacak?

İşte o noktada hukukî bir tartışma başlayabilir.

* * *

Tüzüğün 80'inci maddesine göre, "Bir kanun tasarı ve teklifinin esas komisyonca reddi istenir ve rapor da Genel Kurul'da benimsenirse, kanun tasarı veya teklifi red'edilmiş olur. RAPOR BENİMSENMEZSE, KOMİSYON'A GERİ VERİLİR."

Demek, Anayasa Komisyonu red kararı alırsa, (seçimlerin ertelenmesini kabul etmezse), TBMM ise, Anayasa Komisyonu'nun bu raporunu red ederse, "reddin reddi" otomatik olarak seçimlerin ertelenmesi anlamına gelmeyebilir. İçtüzükte, önergeler hakkında bir açıklık yok; fakat, kanun tasarı ve teklifleri için uygulanan yöntem kıyas yoluyla benimsendiği takdirde, raporun Anayasa Komisyonu'na iadesi gerekiyor.

Kimileri ise, Anayasa Komisyonu raporunun reddinin, doğrudan doğruya seçimlerin ertelenmesi anlamına geldiğini ileri sürüyor.

* * *

Özetleyerek, doğabilecek hukukî ihtilâfın altını çizelim:

Anayasa Komisyonu, küskünlerin önergesini red edip bir rapor hazırlarsa, Komisyon'un red raporu Meclis'e gelince, Meclis bu red raporunu onaylarsa, mesele yok. Seçimler ertelenmeyecek... Ama red raporunu red ederse, Meclis, seçimlerin ertelenmesi istikametinde karar almış mı sayılacak? Yoksa, içtüzük 80'inci madde uygulanarak, rapor, Anayasa Komisyonu'na iade mi edilecek?

Bu durumda, ya Anayasa Komisyonu görüş değiştirmeyip red raporunda ısrar ederse.

Böyle bir ihtimal öngörülüp, içtüzükte bir düzenleme yapılmadığı gibi, emsal uygulama da yok. (Anayasa Komisyonu'nun red raporu, hiçbir zaman Meclis'te red edilmemiş.)

İrtemçelik'in çağrısı

İlk bakışta milletvekillerinin çoğunluğu seçimden yana görünüyor. DYP (84) AK Parti (59) DSP (58) MHP (125) CHP (3) seçim istiyor. Buna mukabil ANAP (71) Saadet (46), Yeni Türkiye (59) BBP (4), Yurt Partisi (3), ÖDP (3), Bağımsız (21) "Ertelensin" diyor. Görünüşte, 329 kişi seçimden yana, 207 kişi erteleme istiyor. Elbette, seçim bloku fire verebilir. Ama bu firenin çok büyük boyutlara ulaşabileceğini tahmin etmiyoruz. Kaldı ki, YTP'de de farklı görüşler mevcut.

Ecevit, desteklemedikçe küskünler sonuç alamaz. DSP liderinin böyle bir ahlâksızlığa geçit vermeyeceği kanaatini taşıyoruz.

Ama bağımsız milletvekili, Mehmet Ali İrtemçelik endişeli. DSP'lilerin çekimser kalmaları (Meclis'i tatile sokma istikametinde oy kullanmamaları) halinde, sonraki gelişmelerin engellenemeyeceğini düşünüyor.

İrtemçelik'in bir çağrısı var: "Halk, kendi kaderini seyreden çaresiz bir kalabalık olmadığını, geleceğini umursayan bir topluluk olduğunu göstermeli. Türkiye, derinliği belirsiz bir boşluğa düşmek üzere. 3 Kasım'da seçim kararı alınarak, emanet millete devredilmiş. Millet, bu emanete sahip çıkmalı."

Mehmet Ali İrtemçelik, bugün (1 Ekim) saat 15.00'den sonra, Ankara'daki otomobil sahiplerini klâkson eylemine davet ediyor. "Klâksonlarınıza basın ve Türkiye'nin kaderiyle oynamak isteyenleri protesto edin" diyor.

Seçim isteyen partilerin teşkilât üyelerinin de bu eyleme iştirak edeceği umudunu taşıyoruz. Demokrasi, öyle, "Armut piş, ağzıma düş" rejimi değildir.


1 Ekim 2002
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED