|
|
|
|
Tam 53 yıldan beri dünya güreşinin içinde olan Milan Ercegan, FILA Başkanlığı koltuğunu İsviçrelli Raphael Martinetti'ye bıraktı. Yuguslav ordusunda "albay"lığa kadar yükselen Ercegan'ın spor hayatı yüzme hocalığıyla başlar. O'nun bir numaralı desteği Vehbi Emre idi ki, 1949 yılında Amsterdam'da FILA Genel Sekreterliğine, 1971 yılında da FILA Başkanlığı'na gelmesinde en önemli rolü oynadı. Ercegan'ın hayatta en bağlı olduğu kişi ise 16 Mayıs 2002 tarihinde fani dünyadan ayrılan 60 yıllık eşi Bayan Desenka idi. Bay Başkan 1918, eşi ise 1913 doğumluydu. 1993 yılında Stockholm'da hayatlarının bir parçasını bana anlatmışlardı ki, hatırladıkca hep hüzünlenir: "Gelecekte acaba ben de onlar gibi mi olacağım!" diyerekten kahırlanırım. O zaman Milan Ercegan bana demişti ki: "Gece yatağa uzandığımızda birbirimizi sabaha kadar birkaç kere dürtüp (hayatta mısın? Yaşıyor musun?) diye soruyoruz." Aradan 9 yıl geçti ve Desenka hayata gözlerini yumunca Ercegan'ın dünyaya bağlılığı azaldı, FILA Başkanlığı' yarışına girmedi. FILA'nın yeni lideri Raphael Martinetti, 3 kardeşler (digerleri Jimmy ve Etienne) Her üçü de güreşti, hatta Jimmy, 33 kıtalararası şampiyonaya girerek tek madalya alamayan güreşçi olarak Rekorlar Kitabı'na adını yazdırmayı hak etti. Sağlam, tekniği yerindeydi ama İsviçreli yarışmacıların dünya minderlerinde sahibi yoktu. Bu kardeşleri Dennis Perre adındaki eski bir pehlivan eğitti. Perre, Türkçe bazı tekerlemeler biliyordu ki, bunları O'na modern Nasreddin Hoca (Celal Atik) öğretmişti. 1977 yılında Lozan'da düzenlenen Dünya Şampiyonasını tekerlekli sandalyede olduğu halde izleyen Dennis Perre, bana eliyle "Allahaısmarladık!" işareti yaptı ve 10 gün sonra da öldü. Raphael Martinetti, FILA'nın (Dünya Güreş Federasyonu) 7. başkanı. Daha önce şu isimler FILA reisiydiler: Einar Raberg (İsveç: 1921-1924), Alfred Brül (Macar: 1924-1930), Victor Smedz (Finli: 1930-1952), Roger Coulon (Fransız: 1952-1970), Vehbi Emre (Türk: 1970-1972 vekaleten), Milan Ercegan (Yugoslav: 1972-2002). 3 Kasım 1942 tarihinde dünyaya gelen R. Martinetti'nin anadili Fransızca, bunun yanında İtalyanca, İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Rusca konuşuyor. Catherine David ve Anne adlarında 2 kızı, bir oğlu var. Bay Başkan, hem Greko, hem serbest yaptı ve 100 kez İsviçre Milli Mayosunu giydi, O da ağabeyi Jimmy gibi hiç madalya kazanamadı. 1972 yılında Olimpik Hakem, 1982'de FILA üyesi oldu. 12 yıl FILA Hakem Komitesi Başkanlığı yaptı. Hani Lozan Konferansı'nda İsmet Paşa, masaya yumruğunu vurdu diye ballandıra-ballandıra anlatılır ya, bu öykü çoğumuzda "yanlış" izlenim bıraktı ve Aslan Aslan'la Alaaddin Yıldırım, R.Martinetti'yi pek üzdüler. Adam dövmeyi hüner sananlardan ilki, O'nun gözüne yumruk attı, digeri ise yüzüne tükürdü. Milan Ercegan'a sağlıklı, uzun ömür, FILA'nın yeni başkanı Raphael Martinetti'ye de başarılar diliyorum...
YARIGİN
2 Olimpiyat ve 3 kez de Dünya Şampiyonlukları kazandıktan sonra Rusya'nın en zengin kişileri arasına giren lokantalar ve kumarhaneler zinciri sahibi İvan Yarigin'in Dağıstan'da araba kazasında ölmesi aradan geçen 5 yıla rağmen hala esrarını koruyor. Özel uçağı olan dul eşi Ludmilla, bayan güreşçilerden sorumlu olarak Moskova'da FILA'ca görevlendirildi.
BEN SİZİ
Eski güreşçi Hamdi Uzun'un her hareketi, her konuşması bir olay. Uzun, kırdığı potlarla namlı. Ankara Güreş Ajanı'nın evine telefon açıp karşısına çıkan hanıma "Yenge, güreş casusu evde mi?" diye sormakla namlı. Geçenlerde de cimlerde oturan 3 kişiye çıkışmış: "MTA'nın bahçe sorumlusu benim, defolup gidin! Burada ne işiniz var?" demiş. Adamlar: "Biz görevli polisleriz" dediklerinde Hamdi Uzun: "Öyle mi? Ben sizleri (adam) sanmıştım" diyerek yine pot kırmış. Hamdi bu. (Sivil) diyeceğine (Adam) lafı ağzından çıkmış. (Ajan) yerine (Casus) diyenden ne beklenir!
2 METREDEN
Moskova'daki Russia Oteli'nde Doçent Dr. Ramazan Savranbaşı ile birlikte kaldık. Bana şunları anlattı: "Tercüman'da yazılarınızı okur, her akşam size mektup yazar, sabahları da yırtardım. 1970 yılında turnuva için İzmir'e geldiğinizde 2 metre yanınıza yaklaştım ama konuşmağa cesaret edemedim. Ertesi gün okulda sizden söz ediliyordu ki dayanamayıp bağırdım: (Ne diyorsunuz siz? Sözünü ettiğiniz kişiyi ben dün 2 metre yakından gördüm.." Yalan da olsa hoşuma gitti. Tatlı sözün KDV'si de yok. Kim hoşlanmaz!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |