T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
"Siyaset Canavarları" politika trafiğinde!..

Bir karar verelim.. "Trafik Canavarları" mı, yoksa "Siyaset Canavarları" mı daha çok tehdit ediyor yaşamımızı?

Bir sürücü, ne zaman "Trafik Canavarı" olur?

Kurallara uymadığı zaman..

Trafikte sadece kendisinin var olduğunu ve herşeyi yapabileceğini düşündüğü zaman..

Hatalı solladığı, sinyal vermeden şerit değiştirdiği, tek yönlü yola tersten girdiği, hız sınırlarını zorladığı zaman..

Kırmızı ışıkta durmadığı zaman..

Yani "Trafik Canavarı" olmak için, "Kural Tanımaz" olmak yetiyor..

"Siyaset Canavarı" olmak için de, kurallara, geleneklere, siyaset ahlakına aykırı davranmak yetiyor..

Örneğin, MHP'yi alın ele..

Hatırlarsınız.. Bir MHP'li Bakan, Cumhurbaşkanı aday oldu diye, MHP'nin militanları adamı neredeyse dövüyorlardı..

Adamın resmi aracını tekmeleyen MHP'li milletvekili de, "Töreye uymadı" diye bağırıyordu..

İşte bu "Töre" de, kuralları, parti disiplinini, siyasî ahlakı ifade ediyor MHP dilinde..

Bu MHP, üç yıldır koalisyon hükûmetinde.. Bahçeli, Başbakan Yardımcısı..

Bakanlar Kurulu'nda, Ecevit'le, Yılmaz'la yanyana oturuyor.. MHP'li bakanlar, hükûmetin kararlarını, kararnamelerini, kanun tasarılarını kuzu kuzu imzalıyorlar..

RTÜK Yasası gibi tartışmalı metinler için bile, gözlerini kırpıştıra kırpıştıra, TBMM Genel Kurulu'nda sabahlara kadar oturup, lehte oy kullanıyorlar..

Ve sonra, sokaklara meydanlara çıkınca da, gözlerini yumup, ağızlarını açıyorlar.. Veryansın ediyorlar ortaklarına.. Avrupa Birliği'nde, Kıbrıs'ta, Öcalan meselesinde, İMF'de iktidarın suça yataklık ettiğini, vatanın çıkarlarını çiğnediğini söylüyorlar..

Bu, MHP'nin "Töre"sinin gereği olabilir..

Ama, evrensel politik ahlak açısından, bu çok açık "Siyaset Canavarlığı"dır..

Aynı durum Mesut Yılmaz için de, İsmail Cem İçin de sözkonusu..

Avrupa Birliği üyeliği gibi, hayatî önemdeki bir ulusal meseleyi istismar edip, seçime 50 gün kala "Hükûmeti düşüreceğiz" demek ve dilinin altında "Barajı geçemeyiz.. Bu yüzden seçim ertelensin" baklasını tutmak, çok açık bir "Siyaset Canavarı" davranışıdır..

İsmail Cem ve arkadaşları da, şimdi ne yazık ki, Siyaset Canavarları ile aynı safta. "Bu hükûmet devrilsin.. Sonra da seçim ertelensin" çizgisini izliyorlar.

İsmail Cem'ler, Hüsamettin Özkan'lar, kaç yıldır Bülent Ecevit'in eteğine sarılmış durumda, siyasetin meyvasını ve iktidarın nimetlerini paylaşıyorlar.

Yani herşey ve en yakın geçmiş bile, bu kadar kolay mı reddedilir?

Hadi Mesut Yılmaz'ı anladık..

İsmail Cem'in de, "küskünler" arasında yer alıp, "Siyaset Canavarı" olarak, politik trafiğe katılması yanlış değil mi?

Ne demek yani?

"Seçim güvenliği açısından, bu hükûmetle seçime gidilmez"miş..

İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan çıkınca mı, hükûmet güvenilmez hale geldi?

Aynı hükûmetten Derviş de çıktı..

Ama "Baraj Sendromu" olmayan CHP'den adaylık koyduğu için, "Bu hükûmete güvenilmez" falan demiyor..

Siz karar verin..

Trafik Canavarları mı, Siyaset Canavarları mı, yaşamı daha çok etkiliyor?

ŞAKA

Hepiniz Mesut Yılmaz'sınız!..

Kanal-7'de, Ahmet Hakan'ın "İskele Sancak"ın da, "11 Eylül"ü tartışıyorduk..

Doğu Perinçek, aklı öylesine zorlayan şeyler söyledi ki, dayanamadım..

-Mesut Yılmaz gibi konuşuyorsunuz, dedim..

O da sinirlendi.. Yayına katıldığı Ankara'daki stüdyodan, İstanbul'daki bizlere bağırdı..

-Asıl Mesut Yılmaz sizsiniz.. Hepiniz Mesut Yılmaz'sınız!..

KISSADAN HİSSE- Bu olay, acaba Mesut Yılmaz için iyi birşey anlamına geliyor mu?

BANKA SAHİBİ-PARTİ LİDERİ

Herkesin özel kâbusları vardır!..

Geçen aylardan birinde, sıcak bir yaz gecesi, kan-ter içinde uyandım geceyarısı..

Rüyamda "Banka Sahibi" olmuştum..

Tasarruf sahibinin mevduatını kendi param sanıp harcamış, sonunda bankayı batırmıştım.. Kapıda mali polis, savcılar, gardiyanlar bekliyordu..

Böyle bir "kâbus" olur mu demeyin?

Türkiye'de, bazı istisnalar dışında, banka sahibi olmak, kâbus gibi birşey değil mi?

Şimdi, milletvekili aday listelerine bakıyorum..

Herhalde önümüzdeki gecelerden birinde de, "parti genel başkanı" olduğum bir kâbusla yataktan fırlayacağım..

Listelere alınanların bazıları yüzünden, halkın ve seçmenin beni sorgulayıp, sıkıştıracağını göreceğim..

Listelere girmeleri gerekirken, benim tasfiye ettiklerim, o kâbusta beni aşağılayacaklar..

Ve listelere girmeyip, halen milletvekili olanlar, "Küskünler" kimliği içinde, siyasetin itibarını sıfıra indirecek seçim erteleme girişimleri başlatacak..

Siz siz olun..

Ne bankanız olsun, ne de siyasi partiye genel başkan olun..


13 Eylül 2002
Cuma
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED