T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Değişen değil, çelişen siyasal ortam...

Ne derlerse desinler, iş rayına girdi ve 3 Kasım seçimleri için start verildi, listelerin açıklanması ile... Ki bundan sonra, "yasal partiler"in listeleri, çarpışacak ve lider kadroların yaptığı sıralama doğrultusunda, herkes nasibini almış olacak...

İlk aşamada, pek öyle farklı ve çarpıcı bir liste sıralaması gözükmüyor: Herkes oyunu kurallarına göre oynadı...

Doğal olarak benim, bakış açım, SP ile AKP'nin izleyeceği "liste politikası"na dayanıyordu.

İsterseniz, bu yazıda SP'yi ve listelerini irdeleyelim...

SP, "millî görüş"ün doğal lideri"muhterem" Erbakan'ın, otuz yıllık söylemleri doğrultusunda bir "politika üretimine" başlangıç yaptığı izlenimini verdi, listelerdeki sıralama ile...

Otuz yıllık "millî görüş" geleneğinde bu, hep böyle oldu:

Üst kademede yer alanların nail olacakları "nan ü nimet"ti... Altta kalan ve "taban" tabir edilen kesim için de "mekan-ı Cennet" tahsisi yapılıyordu.

Ne zaman, trend yükseldi, o zaman, "kitle partisi olma özlemi" ile gelenek ve ihlas çizgisi "modernize" oldu ve dışa açılım baş gösterdi.

Ardından "profesyonel politikacı" transferi başladı.

"Dava-mava" diye bir şey kalmadı ve "politika"cılık bir "meslek" olarak iç bünyeye sirayet etti.

Bunun teşhisini, 91 yılı genel seçimlerinde yapılan RP-MHP ve İDP ittifakında iyice yapanlar, daha sonralarda, iç bünyeye sirayet eden kanserojen maddelerden "virüs olayı" RP'yi kemirmeye başlamış oldu.

Allah vere ki, iç bünye, taban ve "ihlaslı kardeşler"in görevi, "anti-toksin" işlevini gördüğünden veya halkın tabiri ile "panzehir görevi" ile, binlerce insan, 95 seçimleri ile RP'yi "birinci parti" konumuna getirdi.

Yani, "Hocanın ifadesi" ile "halkımız millî görüşü 26 yılda en büyük parti yapmış" oldu.

Ve de DYP ile iktidar olup, 54. hükümetle TC'nin parlamenter hayatında, "olmaz olmaz deme" kuralına işlerlik kazandırmış oldu.

Fakat, bir "28 Şubat sendromu" ile her şey allak-bullak oldu.

RP kapatıldı ve FP "vücut buldu" dersek, o zaman "millî görüş"ü devre dışı bırakmanın dönemi başlamış oldu, diyebilirsiniz...

Öyle oldu ki, artık o "ihlâs ve samimiyet" ile "paylaşım ve fedakârlık"tan eser kalmamış oldu...

Bir bakıma, "partilerden bir parti ve çok sesli çatlaklıklar" ile, bir döneme şahitlik etmeye başlanmışsa da, tabanın buna tahammülü yoktu.

Parti içi, "çatlak sesler"e tabanın ne alışkanlığı ve ne tahammülü vardı, amma bu ortamda, seçimlere gidildi; yine de başarı sağlanmış oldu: FP, yüzde 17'lik oranla yüz küsur mebus çıkarmış, eski üsul üzere de büyük kentlerin belediye başkanlıklarını ikinci sefer almış oldu.

Amma, bir anda kabuk değiştirmek olmazdı, eski siyasal ahlak bozulmazdı: Siyaset feraset sahiblerinin işi idi. Yalnız bu iş artık politika ile yürüyor, sonuçta "entrika" ön safa geçiyordu.

Beklenen oldu ve FP de kapatıldı.

Artık "millî görüş kovanı" iki oğul vermişti: SP ve AKP... Hatta daha doğrusu, eski kovan yerinde, yeni bir "oğul kovanı" ortaya çıkmış oldu. Şimdi, "eski kovan" tekrar bal teknesini kurdu ve adaylarını tesbit etti.

Saadet Partisi'nin listelerine baktım, eski usul ve siyasal örf yine tavana hakim:

Teşkilât yoklaması yapıldı ve "eski tas eski hamam" yine tescil edildi. Anadolu, özellikle de büyük illerde, teşkilatın yaptığı tercihleri, genel merkez, "büyükler daha iyi bilir" kuralı üzere, listeleri istediği gibi düzenleyip, YSK'ya vermiş olduğunu görünce şaşırmadık:

Öyle kıyakki, teşkilat sevgisine mazhar olan ve tabanın sesini tepelere yansıtanlar, onlar "ehl-i Cennet" olduklarından, fazlaca sevap kazanmaya ihtiyaçları yoktu, biraz da "günahkârlar itiraf-ı zünûp"ta bulunsun ve "aff-ı şahaneye mazhar kullar" olup, tabana hizmet eder yaklaşım içinde SP'nin gelişmesine katkıda bulunmuş olsunlardı.

Bu son liste açıklaması ile, SP "sil baştan yeni bir yol" üzere, otuz yıllık söylemlerin bir "tekrarı" ile, bu ihlas ve samimiyetin yollarına iyi niyet taşları döşemeye başlamış gözüküyor.

Fakat, "eski dostlar, eski dostlar" nakaratı ile, seçim meydanlarından nasıl bir yön ve yöntem uygulayıp, halkın karşısına çıkacaklar merak ediyoruz: Dün birbiri ile sarmaş dolaş, kan ve can kardeşi gibi fedakarlık ve yardım severlik ile sokakları aşındıranlar ve kapı-kapı dolaşıp üye kayt edenler; sokak aralarında, apartman kapılarında karşılaşınca hiç olmazsa "selamı" esirgemeyip, "tanıyıp tanımadıklarına selâmı yaymada" gayret göstersinler! Makam ve saltanat koltuk ve arabalarına dikkat ediniz, hepsi "müzelik" oldu!.. Amma, sevgi ve kardeşlik her sabah bir yenilik ve uyanış habercisi olarak, bizi karşılıyor: Öyle ise, hiç kimse üzülmesin, bu iş böyle yürüyor, böyle bir düzen işte: Köklü ve statik!.. Dinamiklik isteyen buyursun, değiştirsin. Halk da görsün, Hak da!..

3 Kasım seçimleri, bunun için en büyük fırsat!..


www.sadikalbayrak.com

13 Eylül 2002
Cuma
 
SADIK ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED