T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kuzey Irak'ta ipin ucu

ANAR Ankara'nın siyaset üreten sivil asker tüm çevrelerini kapsayan bir anket yapsa... Şöyle bir soru sorsa: "10 yıl içinde Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti oluşumunu ihtimal dahilinde görüyor musunuz?" İsterseniz bir soru daha sorulsun: "Yüzde kaç?"

Nasıl bir sonuç çıkardı size göre?

Bana göre "Kuzey Irak'ta Kürt Devleti'ni savaş sebebi sayarız" diyen hükümet üyeleri dahil, geniş bir kesim, yüksek yüzdelerle "Kürt Devleti"ni ihtimal dahilinde görürlerdi.

Neden?

Çünkü şu anda bile neredeyse ete kemiğe bürünmüş bir Kürt Devleti var orada... Üstelik stratejik işbirliği içinde bulunduğumuz Amerika'nın ebeliği ile...

Şu anda ne tartışılıyor?

Kerkük'ün kime ait olacağı...

Ve Türkmenler'in ne olacağı...

Mesela Kürt yapılanmasının hangi safhada olduğu neredeyse gündemde hiç yok. Çünkü o "elde bir" hale gelmiş durumda.

Geçen hafta, Amerikan Üniversitesi'ne bağlı "Global Barış Merkezi" ile "Mustafa Barzani Global Krüt Etüdleri Merkezi" tarafından düzenlenen "Iraklı Kürtler: Irak'ta istikrarın kilidi" konulu bir konferans yapıldı. Konferansa Iraklı Kürt temsilciler yanında AB'li ve Amerikalı uzmanlar (Washington Institut'te Türkiye uzmanı olarak çalışan Alan Makovsky) ve Türkiye'den de TESEV Başkanı emekli büyükelçi ve MİT Müsteşarı Özdem Sanberk katıldı.

İşte bu toplantıda Kuzey Irak'taki özerk Kürt bölgesinin başbakanlığı görevini sürdüren Neçirvan Barzani, "Kürt federal bölgesi kurulmalıdır. Bu bölge içerisine Kürtler'in çoğunlukta yaşadıkları Kerkük, Sincar ve Mahmur gibi bölgeler de alınmalıdır." diyor.

Aynı toplantıda Alan Makovsky, "Federasyon yapısında Kerkük'ün Kürt bölgesine katılmasına istekli misiniz?" diye soruyor ve Kürt temsilcilerden yoğun alkış alıyor. Makovsky alkışları "Bu sadece soru idi" diye cevaplıyor.

Bu arada Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) Başkanı Celal Talabani ise "Kerkük Kürdistan'ın 'Kudüs'üdür. Kanımızın son damlasına kadar Kerkük'ü bırakmayacağız" diyor.

Gayet açık ki Kuzey Irak'ta içiçe bir süreç işliyor. Bir yandan "özerklik" statüsü içinde "federe bir devlet", federe devlet içinde bir bağımsız devlet, onun içinde Kerkük'ün ele geçirilmesi, onun paralelinde Amerika tarafından Irak'a yönelik operasyon planlaması... Acaba Amerika Irak'a operasyonu Türkiye ile birlikte mi yapacak, yoksa bir "devlet" armağan ederek ve artı "Kerkük"ü bağışlayarak bölgedeki Kürtler'i mi kullanacak?

Peki Türkiye ne yapacak?

Türkiye takip edebiliyor mu bütün bu trafiği?

AB ile ilişkileri, Amerika ile ilişkileri, Irak'ı, İran'ı, Filistin'i... harman edip ahenkle kuşatacak bir politika üssü var mı Ankara'da? Eşgüdüm var mı eşgüdüm?

Kuzey Irak'ta de facto bir yapılanma olduğunu dünya âlem biliyor. Türkiye bu arada "Acaba Saddam karşıtı operasyonda Amerika'nın yanında yer aldığımda mı kaybederim Kuzey Irak'taki stratejik konumumu, yoksa ABD'nin operasyonuna karşı çıktığımda mı?" sorusuyla boğuşuyor. Bir netliğe ulaşılabilmiş değil. Çünkü Amerikan politikaları kuşku odağı.

Şu ihtimal hep gündemde:

-Saddam'ı düşürmede Amerika'nın yanında yer alırsak Irak parçalanır, Kuzey'de etnik temele dayalı bir Kürt Devleti kurulur, bölge istikrarsızlaşır, kaybederiz, Amerika'nın yanında, yer almazsak Amerika Saddam'ı gene devirir, Kuzey'de Kürt Devleti'ni kurdurur, Kerkük'ü de onlara verir, gene kaybederiz...

Amerika dostumuz ya! Ondan çok eminiz ya!

Bölgedeki tüm Amerikan politikaları Türkiye'yi vuruyor... Ne garip!

Kuzey Irak'ta politik enstrümanımız Türkmenler... Ancak gittikçe daha az etkili hale geliyor Türkmen topluluğu.. Kerkük pazarlığı içinde Türkmen kartı son derece güçsüz temsil ediliyor. Bunda da Türkiye'nin yeterli ağırlık koymamasının büyük payı olmalı.

Çünkü Amerika Türkiye'deki yönetim zaafını görüyor.

Daha doğrusu görmeyecek bir durum mu var?

Böyle bir yönetimin her türlü sürprize hazır olması gereğinden daha tabii ne olabilir?

Ankara'nın Ecevit'in durumu ile pekişen "Hasta adam" görüntüsü, içerde dışarda Türkiye'nin çıkarlarına büyük darbe vuruyor. Başbakan eksiği, Türkiye'nin ödeyeceği maliyeti büyütüyor. Kuzey Irak, gözümüzün önünde oluşan bir sendroma dönüşüyor. Geçen her günün, Türkiye'nin bölgesel etkinliğini sınırladığı muhakkak. Yarınlar şüphesiz geç olacak.


18 Haziran 2002
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED