Onlar, Vali Erol Çakır tarafından yayınlanan ve "keyfi" olarak yorumlanan bir genelge nedeniyle okullarına başörtülü olarak aylarca alınmadılar... Kar kış demeden, bıkıp usanmadan her sabah bir umutla geldikleri okullarının önünde polis barikatları ile karşılaştılar. Bu barikatların az ötesine geçmek istemenin, hatta barikatın ötesine seslenmenin "cezası" ise zaman zaman coplanmak, tartaklanmak ve azar işitmek oldu...

Yasağın bir an önce bitmesi ve eğitim haklarına yeniden kavuşmak için yükselttikleri seslerine kimse cevap vermedi. Zaman zaman yanlarına destek olmaya gelen sivil toplum örgütlerinden temsilciler ve bazı siyasiler, sorunun çözüme ulaşması gerektiğini söylediler ama, başörtüsü yasağı İstanbul'daki tüm İHL'lerde sürdü.

Onlar çareyi bir kez de Meclis'te aramak istedi. Onlar için Meclis, topu birbirine atan siyasilerin mekanıydı ve bir kez daha "Bu işi çözmeye yetkisi olan başkası" diyenlerin gösterdiği isimlere kısa zamanda ulaşabilecek adresti...

Telafi kursu isteği

İHL'lerdeki kız öğrenciler için Meclis, hiç olmazsa yaz döneminde "telafi" kursları açılmasına vesile olabilir, kaybettikleri 1 yılı, eğitim haklarını yeniden alabilirlerdi.

İşte bu yüzden, yasağın başladığı günden bu yana destek gördükleri ailelerinden aldıkları izinle yollara düştüler. Sayıları ne kadar olursa olsun, Ankara'ya yürüyecek ve "milletin vekillerine" ulaşana kadar geçtikleri yollarda karşılaştıkları insanlara "Okulumuzu istiyoruz" diyeceklerdi. Ne yazık ki milletvekillerinin cevabı "Allah yardımcınız olsun"dan öteye geçemedi.

4 ay boyunca sokakta geçirdikleri "eğitim-öğrenim" döneminin ardından, bu zorlu yürüyüş onlara da, sıkıntılarına şahit olan insanlara da çok şey öğretecekti.

'Abla okulunuz sizin olsun'

"Ölürüm Türkiyem" şarkısını söyleyerek yürüyen İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin yolu bir ara yanyana duran iki ilköğretim okulunun önüne düştü. Tenefüs saatine denk gelen bu karşılaşma sırasında sınıflarından, okullarının bahçesinden dışarı fırlayan öğrenciler, bu ellerinde Türk bayrağı olan öğrencilere selam verdi, onları alkışladı... Başkaları için "sadece milli takım coşkusu" olarak düşünülebilecek bu sevinç gösterileri sırasında küçük ama oldukça anlamlı bir diyalog yaşandı. Başları örtülü öğrencilerin ellerinde tuttukları önlüklerdeki "Okulumu İstiyorum" yazısını okuyan küçük bir ilkokul öğrencisi, "abla"nın elini tuttu ve şöyle dedi: "Abla, okulunuz sizin olsun" Kalabalığa yaklaşıp, "Siz nereden geliyorsunuz" diye soran çevre vatandaşlara sorunlarını anlatan öğrencilere karşılık, "Sizin yanınızdayız" sözleri alıyorlardı.

Kızılcahamam caddelerinde yüzlerce bayrak dalgalandı

İHL öğrencilerinin yolculuklarının ikinci günü, Türkiye'yi 17. Dünya Kupası'nda ikinci tura çıkaran Türkiye-Çin maçının heyecanıyla başladı. Sabahın erken saatlerinde başlayan yolculuklarına bu yüzden Kızılcahamam'da ara verdiler. Öğrenciler, ellerinde Türk bayrakları ile milli maçı izleyebilecekleri bir yer aradılar. Daha önce de birçok kez karşılarına çıkan polis, bu kez öğrencilerin üzerinde "Okulumu İstiyorum" yazılı önlükleri çıkarmalarını, ancak bu şekilde maçı izleyebileceklerini söyledi. Kızılcahamam, maç izlemek için "kahvehane" arayan öğrencilerin taşadığı yüzlerce bayrak ile dalgalandı dakikalarca... Derken bir dükkanın önüne konulan televizyonun karşısına dizilen semt esnafının olduğu yere geldi öğrenciler ve 3-0'lık galibiyetin coşkusunu hep birlikte yaşadılar.