T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Mezarın içinden canlı yayın

Kendi isteğiyle yıkanıp kefenlenerek mezara gire'li radyocu Yaşar Naci Kurtçu, Turkuaz'dan Salih Zengin'in sorularını cevapladı.

Mezara girmekten maksat, ölümü hissetmek.

Röportajdan anladığımız kadarıyla, maksat hasıl olmuş.

Birkaç defa gerçekten de öldüğünü ve kendisine böyle gösterildiğini düşünmüş Kurtçu.

"Bir köşeye çaresizce sindim. Toprağın üzerinden içeri sızan su, mezara sızdı ve çamur oldu her yer. Bir hiç gibi kaldım." diyor.

Niyeti bir gün kalmak ve canlı yayın yapmak.

Ancak sadece on saat kalmış. Sonra polisler gelmiş.

Salih Zengin soruyor:

- 10 saatin sonunda polis zoruyla mezardan çıkarıldınız? Gerekçesi, canınıza kastettiğiniz için miydi, yoksa arsa sahibinin şikayeti mi?

Yaşar Naci Kurtçu'dan dinleyelim:

- Devlet arazisi olduğu için çıkardı polisler. Polis geldi bacadan 'Napıyorsun orada?' diye bağırdı. "Ölüyorum abi!" dedim. "Ölemezsin, burası devlet arazisi. Dilekçe yazıp izin alman lazım." dedi. "Bir günlük ölüm için nasıl ve kime dilekçe yazayım memur bey?" dedim aşağıdan. Bu kez "mezardan çık" diye ikaz etti. Ben de "Sen gir bakalım, çıkılıyor mu?" diye karşılık verdim. Polisler kazma kürekle mezarımın üzerindeki toprağı kazdılar ve beni çıkardılar. Kefenle orta yerdeyim. Beni o şekilde ifade vermek için karakola götürmek istediler. "Bir durun yahu dedim, meyhaneden, kahveden adam çıkarmıyorsunuz ki. Mezardan çıktım, kendime geleyim..." dedim. Ancak evden elbiselerim gelinceye kadar beklemeye zor ikna ettim. Eylem olmadığını söyledim ifademde ve serbest bırakıldım.

Mezara girince Dünya malıyla işinin bittiğini düşünen Kurtçu, bu denemeyle -isterseniz "prova" diyelim- alması gereken dersi aldığını belirterek şunları söylüyor:

- Dünya malı içinde en değerli şey çocuk sevgisiymiş. Bunu anladım. Mezara bu şekilde girmenin dinen caiz olmadığını söyledi bir müftü. Ben öyle düşünmüyorum. 'Ölmeden önce ölünüz.' hadis-i şerifinden çok etkilendim ve ölüme ancak bu şekilde yaklaşabileceğimi düşündüm. Bunu yaşamakla düşünmek arasında çok fark var. Hangimiz ölüme yakın yaşıyor söyler misiniz? Belediyeler keşke 500'er kişilik kiralık mezarlıklar yapsalar da, insanlar kefenlenip girseler içine. Yazlık yerine mezarlıkta yatmaya gitsin insanlar. Bak bakalım, diğer gün o insanlar ne kadar değişiyor, kötülük kalıyor mu ortalıkta. Mümkün olsa bunu herkese zorunlu yaptırırdım.

Yıkanıp kefenlenme sırasında hiç gözünü açıp açmadığı sorusuna, sadece yıkanırken bir defa gözünü açtığını söylüyor Kurtçu. "Su soğuktu, hapşırdım" diyor.

Hapşırınca, imam "çok yaşa" dedi mi acaba?

1 Dolar

Olay, henüz reel döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda, ABD-Kanada sınırındaki bir şehirde geçer.

ABD ve Kanada malum, para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadır. Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğu iddiasındadır.

Kanadalılara göre: 1 ABD Doları = 90 Kanada Senti, Amerikalılara göre: 1 Kanada Doları = 90 ABD Senti.

Bir Amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. Karnı acıktığında simit alır (Amerikan simidi!). Simidin fiyatı 10 senttir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur, onu verir. Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada'da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu farkeder. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı 10 Kanada sentidir.

Cebindeki 1 Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak ona 1 ABD doları verir. Oradan ayrılıp evine döner. Sonra düşünür:

- Sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD doları vardı, şimdi de 1 ABD dolarım var. Peki simitle kalemin parasını kim verdi? (Serhan Büyükkeçeci, Paradokslar)

Gökyüzünde panik

Millî takımı Kore'den Japonya'ya götüren uçak hava boşluğuna girince, korkulu dakikalar yaşanmış.

Kafasını çarpanlar, baygınlık geçirenler olmuş.

Futbolcularımız kelime-i şahadet getirmişler.

Futbolcumuz Abdullah'ın eşi Nazan Ercan da "Türk halkının duaları bir faciayı engelledi" görüşünde.

Bir de futbolcularımızın gazeteleri internetten günü gününe takip ettikleri söyleniyor.

Yahu siz Tuncay Özkan'ı okumaz mısınız hiç?
Ne diye kelime-i şahadet?
Onuncu Yıl Marşı'nı söylesenize!
"Çııktı kaçı kalınla..."

JAPONYA'YI YENERİZ

Bu iyi niyetli bir tahmin değil sadece. Finale doğru yürümemiz için, yenmemiz gerekiyor.


18 Haziran 2002
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED