T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
AB, adalet ve Şenlikoğlu

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi, (takvimin belirlenmesi), yurt çapında esecek olumlu hava yüzünden de çok önemlidir.

Herkes, kendisine çeki düzen verecek.

Asker, siyasi açıklamalarda bulunmadan bir düşünecek: "Acaba ülkeme zararım mı dokunur?"

Hâkim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin onaylamayacağı bir kararı almaktan kaçınacak: "Türkiye Cumhuriyeti'ni bu kadar külfete sokmaya hakkım var mı?" diyecek.

Siyasetçi, kanunları değiştirirken, birilerinin önünü kesme değil, halkın önünü açma gayretine girecek.

O hava, istikrar rüzgârları estirecek ülkemizde. Daha çok iş imkânı doğunca beyin göçü duracak. Hatta yurt dışına gidenler geri dönecek anavatana. Çünkü Türkiye, hayallerinin gerçekleşeceği ülke olacak.

MHP ve DYP

Yarınlara umutla bakan gözlerimizi bugüne döndürdüğümüzde perişan bir tablo ile karşılaşıyoruz.

Ecevit hasta yatağından, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'i, AB konusunda samimiyetsizlikle suçlayarak eleştiriyor.

İdam cezasının kaldırılması için neden Tansu Çiller oy vermiyormuş!!! DYP iktidar ortağı mı ki, birinci derecede sorumluluk taşısın? Niçin DYP, MHP'nin boşluğunu doldursun?

Bazı DSP milletvekilleri, idam konusunda Anayasa'ya uyum sağlamak üzere getirilen tasarıyı değiştirmek üzere harekete geçtiler. Bir önerge hazırlığı içinde oldukları basına yansıdı. Tasarı, savaş, yakın savaş ve terör hallerinde idamı öngörüyor. Bu tasarı Meclis'te görüşülürken, DSP'li milletvekilleri önerge verip, "terör" kelimesini metinden çıkaracaklar, böylece, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek 6'ncı prokole uygun bir düzenlemeyi gerçekleştireceklerdi.

Gelişmelerden haberdar olması üzerine, MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, idam cezasına ilişkin tasarıda kendi imzalarının bulunduğunu hatırlatarak, böyle bir değişiklik yapılması halinde, tutumlarının "çok feci" olacağını, "onurlarının zedeleneceğini" söyledi: "Bu önergeyle, Abdullah Öcalan ve arkadaşlarının, yani vatan hainlerinin de idamının kaldırılması öngörülmektedir. MHP olarak böyle bir olayı tasvip etmemiz mümkün değildir. Terör suçlarını da içeren bir kanun tasarısında MHP Genel Başkanı'nın imzası olamaz."

*   *   *

Görüldüğü gibi, MHP, kendisinin katılmadığı bir önerge ile dahi değişiklik yapılmasına, Meclis'e sevkedilen tasarıda imzası olduğu gerekçesiyle, karşı çıkıyor: "Böyle bir davranış, MHP'nin onurunu zedeler; siyasi ahlâk olarak, koalisyon adabı olarak üç yıldır, Türkiye'deki uyum ve uzlaşma kültürü adına koyulmuş bir dinamit olur."

Tablo meydanda. MHP, seçimlerde, Apo üzerinden her türlü istismarı yapmaya hazırlanıyor. Aynı zamanda hükûmetteki koltuğunu da muhafaza ediyor. Ecevit, MHP liderine kızacağına, DYP liderine çatıyor.

Çünkü hükûmet bozulur diye çekiniyor.

% 10 baraj

Hükûmetin bozulmasından endişe eden diğer bir parti de Anap. Anap, baraj indirilmeden seçimlere gidilirse, Meclis'e tek bir milletvekili dahi sokamayacağını biliyor.

Anap, Parlamento dışında kalırsa, hesap günü gelir çatar. Endişe büyük. Hükûmet dağılırsa, baraj nasıl düşürülecek? İstikrarsızlıktan ve irili ufaklı çok sayıda parti bulunduğundan yakınırken, bir de baraj düşürülür mü?

Aslında, % 10 barajın yüksek olduğunu biz de kabul ediyoruz. Ama bugün "baraj insin" diyenlerin maksadı demokrasi ve daha iyi temsil değil. Mevcut koalisyonun itibar kaybeden partilerini, özellikle Anap'ı, bir şekilde Parlamento'ya sokmak. Yılmaz ailesini su üzerinde tutmak. MHP'den son olarak beklenen hizmet bu.

Hükûmet birdenbire dağılırsa, baraj inmeden seçim mecburiyeti doğarsa, vay Anap'ın haline.

312 ve samimiyet

Mesut Yılmaz, AB'yi seçim malzemesi yapıyor. Ama daha dün 312'nci madde değişmesin diye çırpınan o değil miydi? Gün geldi, gene o, 312'yi erteleme kapsamından çıkarttı ve sadece basın yoluyla işlenen suçların bu yasadan yararlanması sağlandı.

Tayyip Erdoğan ve Hasan Celâl Güzel'in fiilleri Anayasa Mahkemesi sayesinde, erteleme yasası kapsamına girdi. Çünkü Anayasa Mahkemesi, eşitlik şartının yerine getirilmediğini belirterek, panel ve mitingdeki konuşmaları da ihtiva eden yeni bir kanun çıkarılmasını istemişti.

Mesut Yılmaz ve arkadaşları değil miydi, Mlletvekili Seçimi Kanunu'ndan, "312'nci maddeden mahkûm olanlar, milletvekili seçilemez" hükmünü çıkartmamakta direnen? Ve bu hükmün yaslandığı Anayasa maddesini değiştirmemek için direnenler arasında Anaplılar yok muydu? Demokrasi paketi, milletvekili seçilme yeterliliğini belirleyen 76'ncı maddenin de değişmesini öngörüyordu. Bu maddenin, "ideolojik ve anarşik eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından hüküm giyenlere" koyduğu yasak kalksın isteniyordu. İkinci oylamada, Genel Kurul'da yeterli desteğe ulaşılamadı. (Uyum komisyonundaki ittifak, Tayyip Erdoğan'ın önünü kesme gayretiyle bozulmuştu.)

*   *   *

Milletvekilleri vicdanlarını hele bir yoklasın. Demokrasiyi samimiyetle, gerçekten istiyorlar mı?

Baraj insin! Sebeb?

- Sebeb, farklı görüşler Parlamento'da daha iyi temsil edilsin değil.

- Sebeb, halkın sırt çevirdiği partiler de Meclis'e girme şansını yakalasın.

Şenlikoğlu'nun durumu

Bu arada yazar Emine Şenlikoğlu'nun cezaevine gireceğini basından okudum. Şenlikoğlu, 312'nci maddenin 2'nci fıkrasından mahkûm olup, cezası Yargıtay'ca onanmıştı. Karara göre Şenlikoğlu, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmiş ama, mahkeme, bu fiilin, "kamu düzeni açısından tehlike yaratacağı" kanaatine varmadığı için, ağırlaştırıcı unsur kaale alınmamıştı.

Meclis, 312'nci maddeyi değiştirdi ve ağırlaştırıcı unsuru aslî unsur haline getirdi. Bu durumda, Şenlikoğlu'nun mahkûmiyetinin bozulması gerekiyordu. Ama avukatının beyanlarından anlaşıldığına göre, İzmir DGM, Yargıtay tarafından tasdik edilip kesinleşen hüküm mevcut olmasına rağmen, bu defa da, "kamu düzeni açısından tehlike var" gerekçesiyle, mahkûmiyette ısrar ediyor. İzmir DGM, "Şenlikoğlu'nun sözleri, kanunun yeni şeklini de ihlâl ediyor" diyor.

*   *   *

Oysa Mehmet Kutlular'ı yargılaya DGM, 312'nci maddenin değiştiğini göz önüne alarak, lehte olan hükümden sanığı yararlandırmış ve infazı durdurmuştu. Bu arada konu Yargıtay'a intikal etmişti. Yargıtay, Kutlular hakkındaki kararı usulden bozdu ve dedi ki: "İade-i muhakeme sebebleri arasında kanun değişikliği mevcut değildir. Ankara DGM, Türk Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesini re'sen uygulamalı; bunu uygularken de yeni bir duruşma açmalı."

Ankara DGM gibi, İstanbul DGM de, 312'nci maddenin unsurları değişince, sanıkları bundan yararlandırdı ve infazı durdurdu.

Yargıtay'ın Kutlular hakkında verdiği karar (Yargıtay'ın, Ankara DGM'nin iade-i muhakeme talebini onaylayarak, Kutlular için verdiği beraat kararını bozması) kafaları karıştırdı. Kimine göre, Kutlular gene cezaevine girebilirdi. Çünkü Yargıtay kararı bozmuştu. Oysa Yargıtay, Türk Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesi (lehte olan düzenlemelerin geriye doğru da işlemesini ve sanıkların bundan yararlanmasını öngören madde) Kutlular'a tatbik edilemez demiyor. Sadece iade-i muhakeme yapamazsınız diye şeklî bir noktaya takılıyor; kararı usulden bozuyor

Aslında, Yargıtay, neticesi doğru, usulü yanlış kararları genelde onamıştır. Bu defa da böyle yapabilirdi. Ama yapmadı.

Ya Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay 8. Dairesi'nin kararına itiraz ederek, davayı Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu'na taşıyacak. Veyahut, Başsavcı itiraz etmezse, konu, gene Ankara DGM'nin önüne gelecek. Ankara DGM, suç unsurları değiştiği için, evvelce zaten beraat kararı vermişti. Bu durumda konu, Kutlular'ın lehinde sonuçlanacak.

Kararda istikrarsızlık

Ama Türkiye'de her türlü gelişmeye açık olmak lâzım. Emine Şenlikoğlu'nun başına gelenler bir örnek.

Ağırlaştırıcı unsur suçun aslî unsuru haline geldi. Evvelce, Kutlular, Şenlikoğlu, Tayyip Erdoğan ağırlaştırıcı sebebten mahkûm olmamıştı.

Bu durumda beraat etmiş sayılmaları ve ana cezaya bağlı kısıtlayıcı hükümlerden de kurtulmaları gerekmez mi?

Kutlular için karar olumlu gelişti. Sadece Yargıtay 8'inci Dairesi'nin şeklî yönden bir müdahalesi var.

Şenlikoğlu için karar olumsuz gelişti.

Acaba Tayyip Erdoğan'da ne olacak? Avrupa Birliği'ni daha çok adalet ve kararlarda istikrar için de talep ediyoruz.

Demokles'in Kılıcı'nı insanların başları üzerinde sallandırarak, hukuk devletine doğru yol alamazsınız.


18 Haziran 2002
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED