T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
AKP ve iki tuzak

AKP iktidarının Türkiye'nin önünde duran devasa sorunlarına ilişkin kalıcı, makul kısaca kendisini iktidara taşıyan kitlelerin beklentilerini karşılayacak çözümler üretebilmesinin ilk şartı; bu partiye iktidarın yolunu açan iç ve dış faktörleri iyi analiz etmesine bağlı. Bir yanda Türkiye'yi yönetilemez hale getiren yönetim anlayışının boşalttığı bir iktidar alanı, merkez diğer yanda bu boşluğun geniş kitlelerin magduriyeti, her anlamda 'yoksunluk' duygusunun iktidara taşıdığı bir parti. Merkezin boşaltılmış olması sadece devletin işleyişini tıkamakla kalmıyor bizzat derinden derine beslenerek büyüyen ve bastırılamaz boyuta ulaşan bir meşruiyet sorunun ortaya çıkarıyor.

AKP'nin iktidar boşluğunu doldurmakla merkezi doldurmak arasındaki farkı gözetemeyen bir iktidar biçimine yönelme ihtimali başarılı veya başarısız olmasını etkileyecek en önemli faktörlerden biridir.

İktidar olmakla; toplumla zihniyet anlamında meşruiyet sorunu olan partilerin boşalttığı alana talip olmak arasında temel farkı görebilen bir iktidar, tarihin bu döneminde Türkiye'nin geleceğine damgasını vurabilir. Ülkeyi yönetilemez hale getiren zihniyetin boşalttığı alanı doldurmak için, aynı siyasal kültürü, zihniyeti, siyaset etme biçimini, toplum ve yönetimi ilişkisini benimseyerek işlerini/iktidarlarını kolaylaştırmak kısa vadede sonuç alıcı bir görünebilir. Bu tercih, Türkiye'nin 200 yıllık modernleşme macerasının neden başarısız, çok partili demokratik hayatın neden işlemeyen, biçimsel seremonilerden ileriye geçmeyen oyuna döndüğünü sorgulamayan yönetici akıldan yoksun bir tercih olacaktır.

Ve özellikle toplum ve siyaset ilişkisi bağlamında meşruiyet sorunu çeken, siyasal erk ve toplum ilişkisini bunalıma dönüştüren yönet/eme/me üzerine kurulu yönetim kültürünü, gerçek sorunlardan kaçan siyaset anlayışını sürdüren bir iktidar en azından bir neslin hayatını etkileyecek değişimi gerçekleştiremez.

Bu boşluklu alanın ortaya çıkardığı sorunlar yumağını, toplumsal ve siyasal krize dönüşen açmazları verili siyasal kodları izleyerek çözmenin mümkünü olamayacağını yeterince tecrübe ettik.

Merkezde oluşan boşluk AKP için tarihi bir fırsat olabileceği gibi büyük enerjileri yutan karadelik haline de gelebilir. Yönetim boşluğunun, daha doğrusu siyaset boşluğunun doldurulması; merkez olma cazibesine kapılmadan alternatif siyasi anlayışın retoriği aşan bir temellendirmeyle hayata geçirilmesine bağlıdır. Bu konjönktür yeni bir siyaset kültürü, dili oluşturma imkanı verdiği gibi boşluk tuzağına çekilme riskini de içermektedir.

Dış politikanın belirleyici rolü

Türkiye'yi yönetecek kadroların en hassas olması gereken alan, son dönemlerde rastlanmayan biçimde dış politika yani uluslararası konjönktürün nasıl şekilleneceği ile ilgilidir. Türkiye'nin etrafında siyasal haritaların yeniden çizilmesi ve siyasal yapıların çökmesiyle neticelenecek uluslararası gelişmeler AKP iktidarı için en büyük sınav alanı olacaktır. Hatta AKP'nin başarılı bir iktidar olup olmayacağını iç politikadaki gelişmelerden çok uluslararası ilişkilerde yaşanacak krizler belirleyecektir. Bir kez daha uyarmakta yarar var: AKP iktidarını en fazla zorlayacak, hata yapmaya itecek alan da çevremizde beklenen muhtemel sıcak gelişmeler karşısında alacağı tavır olacaktır.

Yönetilemez bir ülke görünümü veren Türkiye'nin istikrarlı, uyumlu, hatta toplumsal karşılığı olan bir iktidar ihtiyacı uluslararası konjönktürü belirleyen güçler açısından çok daha önem arzetmektedir. Açılan bu alan yeni hükümete kendiliğinden verilmiş bir avans gibi görülmesine ragmen, bu fırsat onu uzun vadede ülkenin geleceğine damgasını vuracak, bölgede tarihi rolünü oynayacak iktidarın önün tıkayacak bir sürece de dönüştürebilir. AKP yöneticilerinin olur olmaz yerde "dini hassasiyetlerle" hareket etmediklerini vurgulamaları, realpotik gibi tanımsız bir ifadede meşruiyet aramaları uzun vadede Türkiye'yi de kendilerini de darboğaza sokacak yaklaşımlardır. Dış politika hiçbir zaman tarihi, kültürel hassasiyetlerden soyutlanamaz, meşruiyetini de o toplumun kültürel referanslarından alır çoğu kez. ABD Irak'a petrol için saldırdığını söylüyor mu, siyasal kültürde karşılığı olan insan hakları, demokrasi gibi değerlerle meşrulaştırmaya çalışması bile bir siyaset dersi sayılmalıdır.

Postmodern darbe ile toplumsal meşruiyetini ve desteğini yitirmiş, ekonomik krizle direnme noktaları kalmamış bir Türkiye'nin Ortadoğu'yu yeniden şekillendirecek bir ABD saldırısı karşısında kendi siyasetini yürütebilmesi için toplumsal tabanı desteği olan ve meşruiyetini buradan alan bir politika anlayışı ile ancak kendi alanını açabilir. Çoğunluğu elinde bulunan güçlü bir iktidarın meşruiyet sorunu varsa ABD'nin bölgede yürüteceği ve muhtemelen savaşla neticelenecek harekat için elverişli bir siyasal imkan sunar. ABD stratejisine uygun politikaların yürütülmesi için de uluslararası dayatmalara karşı en azından pazarlık gücünü elinde tutabilmek için de tek başına iktidar olmuş güçlü siyasi aktörlere ihtiyaç var.

AKP işte tam bu bıçak sırtı noktada duruyor. İç politikadaki ve uluslararası konjönktürün açtığı alanı ne yönde ve nasıl kullanacağı bu iktidarın tarih mi yazacağını yoksa güç vehminin karadeliğine mi çekileceğini belirleyecek. İç politikadan çok dış politikada atacağı adımlar AKP'nin geleceğini ve meşruiyetini belirleyecek.


12 Kasım 2002
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED