Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

R A M A Z A N
Kulağımız radyoda değil
minarede olurdu

Çocukluk yılları oruçlarından bugüne çok şeyin değiştiğini söyleyen tiyatro sanatçısı Kenan Işık, "O günü hiç unutmuyorum. O zaman da radyolar vardı. Ama nedense minareden gelen ezan sesini takip ederdik" diyor.

Oruç tuttuğunuz ilk günü hatırlıyor musunuz?

Tabii ki. O günü hiç unutmuyorum. O zaman da radyolar vardı. Ama nedense minareden gelen ezan sesini takip ederdik. Büyüklerim oruç tuttuğum ilk gün beni omuzlarına alıp bahçede tur attırmışlardı. Çok özel yemekler yapılmıştı o akşam. Gol atan oyuncuya yapılan tezahüratı ailem de benim için yapmıştı. Bir nevi kutlamaydı ilk oruç tuttuğum gün.

O eski Ramazanlar'a özlem duyuyor musunuz?

Son yıllarda Ramazan ayının çok özel bir tarafı yok benim için. Şahsi olarak yaşanan bir olay artık. Kendi içinizde taşıdığınız birşey. Oysa geçmiş Ramazanlar'ın verdiği bir tat vardı, hiç bitmeyen. O çocukluk günlerinden kalma. Sahurda ya da iftarda zaman zaman anımsıyorum geçmişi.

Ramazan geleneklerinde dünden bugüne neler değişti?

Çok daha farklıydı tabii. Ramazan ayı bayram gibi özlemle beklenirdi. Ramazan'a 21 gün kaldı, 19 gün kaldı, 7 gün kaldı, yarın kalkacağız sahura diye günler sayılırdı. Tabii küçük kentlerde çok daha yoğun yaşanıyor herşey.

Sanat camiasında Ramazan ayı nasıl geçiyor?

Her kesimde Ramazan ayı farklı yaşanıyor. Kimi büyük otellerde eşine dostuna iftar yemekleri veriyor. Kimi ise Allah ne verdiyse oturup onu çoluk çocuğuyla birlikte paylaşarak iftarını yapıyor. Tabii ki bu noktada çok büyük farklılıklar var. Ramazan'ın bir tarafı da zaten kişiye özel olması. Aslolan buradaki şey, açlıkla alakalı olması değildir. Nefis terbiyesiyle alakasıdır.

İçinde bulunduğunuz çevreden dolayı mı eski Ramazanlar'a özlem duyuyorsunuz?

Hayır. Bununla bir alakası yok. Ben üç ayları da tutuyorum. Burada değişik ve farklı birşey yok. Ayrıca eskiyi çok özleyen biri de değilim. Toplum değişiyor. Elbette ki bu değişim kaçınılmaz birşey.

AĞZIMI ÇALKALAR GİBİ YAPAR BİRKAÇ YUDUM SU İÇERDİM

Yemek hiç aklıma gelmez. Tabii ki iftara yaklaştıkça, insanda "biraz sonra yemek yiyeceğim" duygusuyla, şartlanmış bir refleksle açlık oluşuyor. Yoksa tam acıktığımı hissederken iftar saati iki saat sonra olsaydı yine acıkmayacak, 2 saat sonra o duyguyu yaşayacaktım. Ama çocukluğumdan hatırlıyorum. Top oynardım o zaman. Yaz oruçlarıydı. Ağır geçerdi gerçekten. Top oynadığımda çok terler camiye gider güya ağzımı çalkalar gibi yapardım ama o arada da birkaç yudum su içerdim. Kış orucu için ise böyle birşey söz konusu değil tabiî.

Çocukken babaannemle birlikte iftardan önce elimizde sahanlar komşuları dolaşırdık. Kimi yoksul insanlara yemek dağıtma adeti vardı. O dönemde daha gelenekçi bir Ramazan ayı vardı. Hafızlar gelip her gün evlerde Kur'ân okurdu. Zaman zaman hafızın okuduğunu göz ucuyla takip ederek biz çocuklar da hatim indirirdik. Bunlar çok değerli anılar.

  • SEVDA ALKAN / İSTANBUL


    RAMAZAN ETKİNLİKLERİ
  • Bağcılar Ramazan Çadırı'nda saat 20.00'de düzenlenecek panele R.Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Nurettin Sözen katılacak.

  • Feshane'de saat 22.00-23.30 arasında Eski Dostlar Grubu'nun programı var.

  • Bayrampaşa Bel. Kültür Salonu'nda, Hüseyin Goncagül ve Sezgin Maden stand-up gösterisi yapacaklar.

  • Başakpark'ta saat 20.00'den itibaren Ramazan Yakar'ın 'türkü ziyafeti' var.


    Kaybolan gerdanlık
    Hazreti Aişe Radıyallahüanhâ anlatıyor: Rasûlüllah Aleyhisselâm'ın seferlerinin birinde kendisi ile beraber yola çıktık. Mekke'ye yakın bir yer olan Beydâ, yahut Mekke ile Medine arasında bir yer olan Zât ile Ceyş'de bulunduğumuz sırada gerdanlığım kaybolmuştu. Gerdanlığımı arayıp bulmak için Allah'ın Rasûlü ile beraber diğer insanlar da burada durdular. Bu mahalde su olmadığı gibi, halkın da yanında su bulunmuyordu. Bu durum üzerine insanlardan bir kısmı Ebû Bekir Radıyallahü- anh'e gelerek: "Aişe ne yaptı, görmüyor musun? Peygamber aleyhisselâm ile beraberindeki insanları da, yanlarında su bulunmadığı halde, su olmayan bir yerde durdurttu" dediler. Bunun üzerine Allah'ın Rasûlü'nün başı dizlerimde olarak uyurken Ebû Bekir Radıyallahü- anh geldi ve "Peygamber Aleyhisselâm ile yanlarında su bulunmayan insanları susuz bir yerde hapsettin" dedi ve dilediğini söyleyerek beni azarladı; yumruğunu sıkarak arkama vurmaya başladı. Rasûlüllah Aleyhisselâm'ın dizimde uyuması sebebiyle yumrukları yiyor, fakat yerimden kımıldayamıyordum. Bu vaziyette Allah'ın Rasûlü susuz olarak sabaha kadar uyudu. Bu hadise üzerine Allahü Teâlâ "Su bulamazsanız temiz toprak ile teyemmüm ediniz" meâlindeki âyeti kerimeyi indirdi. Peygamber'in rakiplerinden biri olan Üseyd bin el Hudeyr "Ey Ebû Bekir âilesi! Bu, sizin bereketinizle olanların ilki değildir" dedi.

    Aişe Radıyallahüanhâ devam ederek "Bunun üzerine, üzerinde bulunduğum deveyi kaldırdık ve altında kalmış bulunan gerdanlığı bulduk" dedi. (Buharî, Müslüm, Ebû Davud, Nesei)


    lİFTARA NE HAZIRLAYALIM?

    Nohut Çorbası, Puf Böreği, Mercimekli Bulgur Pilavı, Tahinli Piyaz
    PUF BÖREĞİ
    MALZEMELER: 4 su bardağı un, 2 kaşık tereyağı, 1.5 çay kaşığı tuz, maydanoz, 1 yumurta, 2 kaşık yoğurt, yarım kalıp beyaz peynir, kızartmak için yağ.
    YAPILIŞI: Unun ortası açılıp yoğurt, yumurta, tuz, su ilave ederek yoğrulur. Dinlendirilir. 15 parçaya bölerek her parça tabak büyüklüğünde açılır. Araları yağlanarak 5 kat üst üste konur. Böylece elde edilen üç hamurun her biri 2 milim kalınlığında açılır. Kare şeklinde kesip peynir ve maydanoz koyarak muska şekli verilir. Kızgın yağda kızartılır.

  •  
    Kutsal Emanetler ziyarete açıldı
    Beyazıt'taki Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi'nde muhafaza edilen ve aralarında Peygamber Efendimiz'in Saç ve Sakal-ı Şerifi ile Zıbın-ı Saadeti'nin de yer aldığı Kutsal Emanetler Bölümü, Devlet Bakanı Ali Doğan'ın da katılımıyla ziyarete açıldı. Doğan, açılışta yaptığı açıklamada, "Böyle bir ayda ecdat yadigarlarımızı korumak, kollamak, bunların ziyarete açılışını yapmak insana büyük bir keyif veriyor" dedi. Kutsal emanetler arasında, Peygamberimiz'in Sakal-ı Şerif'i, Saç-ı Şerif'i, Zıbın-ı Saadet'i, kuşağının bir parçası ile kabir toprağı yer alıyor. Altın ve gümüş işlemeli Kâbe Kapısı'nın örtüsü ile Makam-ı İbrahim örtüsünün de bulunduğu Kutsal Emanetler Bölümü'nün duvarlarında ayrıca, Mekke, Medine, Müzdelife ve Hz. Muhammed'in türbelerini tasvir eden minyatürler, Kâbe'yi çevreleyen yazı kuşağı parçaları ile padişahlar III. Ahmet ve II. Mahmut'un hat yazıları da sergileniyor.
    Oruçlu yalan konuşmamalıdır
    Ebu Hüreye (r.a.) anlatıyor: Rasulullah (s.a.s) buyurdular ki: "Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." Sahih-i Buhari: kitabüs-Savm, bab: 8, hadis: 1903 Kitabü'l-edeb, bab: 51, hadis: 6057. Bu hadisi şerif zahirde yalan, gıybet gibi İslam dininde yasaklanmış sözleri bırakmayan kişinin orucu bırakmasını emrediyor gibi anlaşılabilir. Alimler bunu, yalandan vazgeçirmek için ve yasaklama olarak izah etmişlerdir.
    İbnu Battal der ki: "Hadisin manası, öylesi kişilere oruçlarını terketmeyi emretmek değildir. Asıl gayesi, yalandan sakındırmaktır." İbnu Hacer der ki: "O kişinin orucuna Allah'ın ihtiyacı yoktur" cümlesinin manası: Allah onun orucunu istemez, demektedir. İbnu'l-Münir; Bununla o çeşit orucun makbul olmayacağını söyler. Geçen bir hadisi şerifte oruç tutan mü'minin (inanan kimsenin) sinirlenmemesi, başkasıyla lüzumsuz münakaşalara girmemesi, bağırıp çağırmamasının gereğini izah etmiştik. Hatta birisi ona küfredip çirkin söz söylediğinde ona cevap olarak iki defa: "Ben oruçluyum desin" diye Peygamber (s.a.s.) Efendimiz'in emirlerini iletmiştik. Bunun manası: Ben oruçluyum, senin seviyene inmem, senin gibi kötü olmam, sana cevap vermek, demektir. Hoşuma giden ve çok beğendiğim bir ata sözü şöyledir: "İyiliğe iyilik her kişinin kârıdır. Kötülüğe iyilik er kişinin kârıdır." Yani kötü kişi ile kötü olmamak gerekir. Elbette ki bu da kolay değildir ve er kişinin yapabileceği bir iştir. Mü'min'in böyle olması ve dilini kötü sözlerden koruması gerekir iken, sanki oruçlu değilmiş gibi diline hakim olmayan ve yalan söylemekten sakınmayan kişinin durumunu bu hadisi şerif açıkça beyan etmektedir. Yalan her zaman günahtır ve büyük günahlardandır. Oruçlu için yalan daha da tehlikelidir. Çünkü orucun sevabını giderebilir. Allah katında kabul edilmeyip reddedilmesine sebep olabilir. Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in "Allah'ın, bir kimsenin aç kalmasına ihtiyacı yoktur" buyurmaları bunun açık delilidir. Oruçlu, konuşurken sözlerine dikkat etmesi gerekir. Kırıcı, üzücü, incitici, yalan sözlerden kaçınmalıdır. Bazı kimseler orucu hırçınlıklarının sebebi olarak göstermeye çalışıyorlar. Bu çok yanlıştır. Oruçlunun sabırlı, tahammülkâr, güzel ahlâk sahibi; affedici olmasını Peygamber (s.a.s.) Efendimiz emretmektedir.
    Oruçlarınızın kabulünü niyaz ederim...
    12 Kasım 2002
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Reklam Tarifesi
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Ramazan| Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED