T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Haberin doğrusu ve eğrisi

Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan'ı televizyon programı için yakalamışken, reklâm arası, "Galiba eşinizin memleketinden milletvekili olabileceksiniz" deyiverdim. Siirt'te oy sayımında bâriz hatalar yapılmış, oyların yeniden sayılmasıyla giderilemeyecek hatalar... Yüksek Seçim Kurulu Siirt'teki sonucu geçersiz ilân edip seçimi yenileyecekmiş... Gazetelerin yazdığına göre, Tayyip Erdoğan'ı Meclis'e sokacak formül bu imiş...

İyi ki soruyu canlı yayında sormamışım. Tayyip Bey güldü. "Siirt'te seçimi yenileyecek vahamette bir durum yok. Hem, seçim yenilense bile, 3 Kasım günü kimler aday ise seçime girmek yine onların hakkı..." İtirazları, birkaç yüz oyla kaybettikleri ikinci milletvekili hakkını kazanmaya yönelikmiş...

Oysa, sizler de benim gibi, günlerdir, "Tayyip Erdoğan'a milletvekili olma yolu Siirt'te açıldı" haberini okuyup duruyorsunuz...

Geçenlerde birden fazla gazetede, "Ak Parti Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ten randevu talep edecek" haberi çıktı. Habere göre, Ak Parti, Irak konusunda bilgilenmek istiyormuş; Genelkurmay Başkanı'ndan Tayyip Erdoğan'a randevu talep etmişler... Her bakımdan şaşırtıcı bir haber bu. Asker siyasetin içine neden çekilsin? Hele bunu Ak Parti neden yapsın? Ak Parti'nin politika belirlemede asker görüşüne ihtiyacı varsa, bunu, Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden aldığına benzer bir 'brifing' ile pekâlâ yapabilir.

Kafam karıştığı için, haberi okuduğum gün karşılaştığım parti sözcüsü Abdullah Gül'e "Bu haberin aslı nedir?" diye sordum. Öyle bir düşünceleri hiç olmamış. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ten randevu talep etmemişler. "Genelkurmay'dan uzmanlar gelsin, bizi Irak konusunda aydınlatsın" diye de düşünmemişler... "Bu tür bilgilenmeler için hükümetin kurulmasının daha şık olacağını deneyimlerimizle biliyoruz" dedi Abdullah Gül...

Tayyip Erdoğan'ın seçimin ertelenmesi halinde Siirt'ten milletvekili seçilme niyeti ve Ak Parti'nin Irak konusunda Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'ten randevu talep etme haberlerinin 'doğru olmadığı' anlaşılıyor. Belli ki, birileri, durduk yerde, haber uyduruyor... Şimdilik mâsum, sonuçları itibariyle fazla 'zararlı' olmayan haberler bunlar... Ancak, yakında, aslı astarı olmadığı halde ülkeyi ayağa kaldırabilecek haberlerle de karşılaşabiliriz...

Pazar günü Tayyip Erdoğan'lı 'Başkent Kulisi- Özel' programını izleyenler, daha girişte sorduğum, "Sizin Türk, Türkiye, Türk ordusu, Türk Silâhlı Kuvvetleri gibi sözcüklere bir alerjiniz var mı?" soruma şaşırmışlardır. Ancak, birkaç yazarın sütununda defalarca ileri sürülen bir iddia bu. İddiaya göre, Tayyip Erdoğan ve onun gibiler, bu sözcüklere, kullanmaları gerekse bile kullanmayacak kadar karşıymışlar...

Seçimin ertesi gecesi beraber çıktığımız bir televizyon programı arasında bu iddiayı en fazla tekrarlayan yazara olayın aslını sordum. Bana şu hikâyeyi anlattı: Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ile, Genelkurmay başkanlığı döneminde konuşurlarken, söz, o günlerde İstanbul belediye başkanı olan Tayyip Erdoğan'a gelmiş. Org Kıvrıkoğlu, olayı bana nakleden yazara göre, "Onun gibiler 'Türk' demekten hoşlanmaz, Türk ordusundan söz etmeleri gerekince 'T.S.K.' der geçerler" demiş... Duyduklarına inanmayan yazar, Org. Kıvrıkoğlu ile gömleğine iddiaya girmiş...

Gerisini bana şöyle aktardı: "Bir mülâkat sırasında Tayyip Bey'e bu iddiadan bahsettim; sonra mülâkatı yaptım. Danışmanları yayınlanmadan önce metni görmek istediler. Gönderdim. Tek düzeltmeyi askerlerle ilgili bölümde yapmışlardı; benim iddiayı kazanmak için koyduğum 'Türk ordusu' ibaresini 'T.S.K.' haline sokarak... İlk karşılaşmamızda, Org. Kıvrıkoğlu'na, 'Gömleği hangi renk istersiniz, Paşam?' diye sordum..."

İddia büyük. Tayyip Bey, televizyon programında kendisine yönelttiğim soruyu, "Türk sözcüğüne alerjim olabilir mi hiç? Ordu bizim ordumuz, ne zaman söz etmem gerekse ağzım dolu dolu 'Türk ordusu' derim ben" diye cevapladı. Reklâm arasında, bu iddiayı ilk ortaya atan yazarla aramızda geçen konuşmayı ve ondan dinlediğim Org. Kıvrıkoğlu'nun adının da geçtiği hikâyeyi aktardım. Çok şaşırdı Ak Parti lideri. Şunları söyledi: "O yazarla hayatımda bir kez karşı karşıya geldim. Aramızda söylediğine benzer bir konuşma geçmedi. Öyle bir düzeltme yapılmadı, yapılmasını istemedim. Sayın Kıvrıkoğlu'yla arasında geçtiğini iddia ettiği olayı ilk defa sizden dinliyorum."

Gelin de şaşırmayın bakalım. Konuyu bilen bir danışmanı, "O yazar" dedi bana, "Başlangıçta farklı anlattığı olayı sonraları süsleye püsleye sizin aktardığınız biçime soktu..."

Her yönüyle ilginç bir durum. Birçok gazetede, televizyon yorumunda tekrarlanıp duran bir olay, Tayyip Erdoğan'a göre, hiç olmamış; tamamen hayal mahsulü.

Bütün bunları Kulis'e taşımamın sebebi, şu sıralarda okuduğunuz ve bundan böyle okuyacağınız haberler ve o haberler üzerine oturtulacak yorumlar konusunda sizleri uyarmak. Elbette, olumsuz sonuçlara yol açacak doğru olmayan haberleri hiç vakit kaybetmeden yalanlamak görevi Ak Parti'ye düşüyor. Okurların yapması gereken ise, haberlerini sağlıklı kaynaklardan alma konusunda ısrar etmek...

Üç konuyu sorabildiğim için doğrusunu öğrendim; ya sorabilecek durumda olmasaydım?


12 Kasım 2002
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED