Varşova'da düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası, her bakımdan İranlı sporcu Hüseyin Rızazade'nin olağanüstü başarısı ve ülkesinin olumlu tanıtımıyla noktalandı. Rızazade ile Sidney'de tanışmıştım. O'nun yanına yaklaşıp önce Almanca ardından da İngilizce hitabederek kendisiyle konuşmağa çalıştığımda "-İran'ı temsil ediyorum ama özüm Türk'tür, Türkçe danışalım (konuşalım)" demişti. O'nu izlerken aklıma 1952 Helsinki Olimpiyadları Ağır Sıklet Şampiyonu Birleşik Amerikalı Paul Anderason geldi. Bu sporcu 3 harekette toplam 512.5 kilo kaldırdığında bütün dünya gazeteleri "Kuvvet Duvarı Aşıldı!" diye başlık atmıştı. O yıllarda 500 kilo "Kuvvet Duvarı" kabul ediliyordu. Varşova'da Hüseyin Rızazade, 2 harekette (210 + 263 = 473 kilo) omuzladı ki tam 703 kilo demektir. 210 koparan bir halterci en azından 230 kilo muntazama yapar. Demek ki yarışmalar 3 hareket olsaydı Rızazade 703 kilo kaldıracaktı 50 yılda Kuvvet Duvarı tam 190.5 kilo ilerlemiş. Bütün spor dallarında durum böyle, çünki, tekamül var. Buna göre dünün insanından bugünün insanı çok daha iyi ve gelecekte de bugünün insanı o zamanlar "yaya" kalmış olacak.

Varşova'daki şampiyona bizim açımızdan tam bir "facia"dır. Naim Süleymanoğlu'nun Türkiye'ye geldiği yıldan bu yana, 16 sene içinde en kötü netice alındı. Takım halinde onbirincilik, haltere önem veren bir ülke için faciadır. Toplam 17 altın madalya ile Çin, birinci olurken tek altın kazanamamış olmak çok acı. Silkmede 263 kilo ile Dünya Rekoru kıran İranlı Hüseyin Rızazade, Varşova'nın yıldızı ekibimiz ise aldığı derecelerle "gönül kırıcı" oldu.

ALİ GÜMÜŞ

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu