T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
363'ü kemirmek...

-Öyle, 363 milletvekili aldınız diye, anayasayı keyfinize göre değiştirebileceğinizi zannetmeyin.

-Eyvallah. Zaten biz de öyle düşünmüyoruz. Her yaptığımızı, Meclis içi-Meclis dışı muhalefetle, hatta sivil toplum kuruluşlarıyla uzlaşma içinde yapacağız.

-Öyle, 363 sandalye kazandınız diye laiklikle, cumhuriyetin temel ilkeleri ile oynayabileceğinizi zannetmeyin.

-Eyvallah. Bizim zaten cumhuriyetin temel ilkeleriyle bir sorunumuz yok. Biz laikliği içselleştirmiş insanlarız. Ayrıca bu konuda uyarıya da ihtiyacımız yok.

-Tamam ama, öyle, 363 milletvekili aldınız diye, başörtü gibi tartışmalı konulara girmeyin..

-Eyvallah. O zaten bizim de öncelikli meselemiz değil.

-Tamam ama öyle, 363 milletvekili aldınız diye, Kıbrıs'ta her istediğinizi yapamazsınız.

-Eyvallah. Zaten biz de Kıbrıs'ta asla her istediğimizi yapmak gibi bir politikanın içinde değiliz. Aradığımız sadece Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkü'nün çıkarlarıdır ve bunu ararken, gerekli danışmaları sürdürmekte kararlıyız.

-Tamam ama öyle, 363'ü aldınız diye kendinizi Türkiye'de tek otorite gibi görmeye kalkışmayın. Çoğulcu demokraside seçmen iradesi tek belirleyen değildir.

-Eyvallah. Zaten biz de seçmen iradesinin tek belirleyen olmadığının bilincindeyiz. Çoğulcu demokrasilerde bu böyle işliyor. Ama bunun özellikle Türkiye için böyle olduğunun da bilincindeyiz. Millet Meclisi'nin duvarlarında Atatürk imzası ile, "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" diye yazsa da, seçmenin Türkiye'nin yönetimi için sadece "tek anahtar" verdiğini, diğer anahtarların başka odakların elinde olduğunu ve onlarla da uyumu gerçekleştirmeden Türkiye'yi yönetmenin çok zor olacağını biz söylüyoruz. Ayrıca bu yönetim üslubunu içselleştirdik çünkü Türkiye'ye iyi bir şeyler yapabilmek için böyle barışçı bir ortamın oluşmasını gerekli görüyoruz.

-Tamam. ama öyle, 363'ü aldınız diye...

Bu böyle devam edip gidiyor.

Ve iş sonuçta bir, "363'ü kemirme harekatı"na dönüşüyor.

Diğer ifadeyle "seçim sonuçlarını yok hükmüne dönüştürme" girişimine...

Halktan oy alamıyorsanız halk iradesini sınırlandıracak tedbirleri almalısınız. Türkiye'de işleyen düzen bu. Bunun kurumsal yapılanması da sağlanmış. Ama o bile kafi görülmüyor, fiilen, çıngar çıkararak, halk iradesini Meclis'e iktidar olarak taşıyan ekibin asla ve asla iktidar olamaması için ne mümkünse yapılıyor.

Ak Parti, aldığı oyla, 40 küsur milyonluk seçmen topluluğunun sadece yüzde 25'ini kontrol ediyormuşmuş... Öyleyse...

Kurulan denkleme bakın...

Peki siz kaçını aldınız?

CHP, aldığı oya bakmadan, parlamento dışında kalan seçmen iradesinin de temsiline soyunuyor.

Kim verdi size o oyların temsil hakkını?

O oyları neden hükümeti kuran Ak Parti temsil etmiyor da siz temsil etmiş oluyorsunuz?

Var mı bunun bir mantığı?

Hadi CHP neyse ne? O gene de Meclis'te sayılır.

Bir de, köşelerinde tüm "parlamento dışı" hakkında konuşma yetkisi üstlenenler var... Adam seçime girmiş, binde 5 oy almış, ya da hiç seçime girme cesareti gösterememiş, ama yüzde 75 adına konuşuyor.

Neden ben değil de onlar temsil etmiş oluyor "parlamento dışı"nı?

"Siz yüzde 25'siniz, gerisi bizden!"

Hesaba bakın ve şapka çıkarın! Böyle bir söylemi hangi üç kağıtçı başarabilir?

Yüzde 75 adına konuşmanın keyfine de doyum olmaz hani...

Vur 363'e... Çevir etrafını, kuşat, boğ, nefes alamaz hale gelsinler ve iktidar olduklarına olacaklarına pişman olsunlar...

Yüzde 75 adına konuşursanız, kimbilir kaç milletvekili adına konuşmuş olursunuz!

Kimse hesap bilmez nasıl olsa, herkes yutmaya hazırdır bu dolmayı... Hele 28 Şubat soslu olursa isterlerse yemesinler...

"B" dediniz mi "başörtüsü gerilimi çıkartmış", "Eğitimde engeller kaldırılsın" dediniz mi, "İmam Hatip gerilimi başlatmış" olacaksınız... Daha herhangi bir düzenleme yapmak için hiçbir adım atmamışken, sadece eşinizin başörtülü olmuş olması "işe başörtüsünden başlamış olmanız" anlamına gelecek, Başbakanlığın önündeki yoldan geçen çarşaflı kadın ve kocası, "çarşafın başbakanlığa kadar tırmanmış olması" olacak, iftardan sonra kıldığınız namaz, "namaz gösterisi" olarak sunulacak vs...

Vur 363'e...

Şu satırları okuyun:

"Baykal AKP'yi, "merkez" adına konuşarak tehdit ediyor. Parlamento dışındaki güçleri adres göstererek konuşuyor. Halbuki kendisi de seçimle Meclis'e girmiş bir partinin lideri. Halk iradesini onun daha titizlikle savunması gerekmez mi?

".....Baykal bu siyasetleri izleyerek Türkiye'deki statükocu güçlerin desteğini kazanabilir. Hatta onun bu çıkışlarıyla Türkiye bir gerilim içine sürüklenebilir. Fakat bu siyaset ne Türkiye'nin önünü açar ne de CHP'yi güçlendirir."

Bu satırlar Cumhuriyet yazarı Oral Çalışlar'a ait. (27 Kasım 2002)

Demek ki, CHP liderinin merkezinde yer aldığı çarpıklığı sadece ben veya benim çizgimdeki yazarlar görüyor değil. Aklı selim her yerden aynı şeyi görüyor. Cumhuriyet gibi, "olağanüstü sesler"e duyarlı, onları pazarlarken derin bir haz duyduğunu hissettiğiniz bir gazetenin sayfalarından bile...

Hep yazıyorum, CHP lideri suret-i haktan görünme çabası veren bir görünüm içinde, "pusuya yatmış, rejimin hassas olduğu konuları kaşıyıp gerilim üretmek" gibi bir rolü üstlenmekten vazgeçmeli. Böyle bir rol, herhangi bir seçimden umudu ya da bir dahaki seçime kadar vakti olmayan, dolayısıyla olağanüstü dönemlerden iktidar umudu üretmeye çalışanların yöntemi olabilir. Ama Baykal'ın olmamalı. O Zincirbozan'ları, yani olağanüstü dönemlerin yıkımını yaşadı.

Bırakın 363'ün yakasını...

Zaten olağanüstü uzlaşma titizliği içinde hareket eden ve kendi tabanı ile mesafe oluşturma riskini bile göze alan bir kadroyu da saf dışı bırakıp, Türkiye'yi yeniden gerilimlere sürüklerseniz, gelecek seçimlerde sizi sandıktan hiç kimse kurtaramaz. Hatta mezarından kalkıp gelse İnönü bile...

Ve ey 363, böyle kemirile kemirile geride iktidar diye bir şey kalır mı? Sen de onu düşün!


28 Kasım 2002
Perşembe
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED