T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
AB'ye kaç adım var?

12 Aralık 2002 tarihinde Kopenhag'ta yapılacak Avrupa Birliği (AB) zirvesinde Türkiye'yi nasıl bir akibet bekliyor? Üyelik müzakeresi için bir 'tarih' veya o anlama gelecek bir 'teyit' alınacak mı, yoksa bazılarının iddia ettiği gibi bekleme odasında rehin mi kalacak Türkiye? Bir ihtimal de, AB'nin Türkiye ile ortaklık arayışını sona erdirmesi..

Bu ihtimallerin herbiri en az diğeri kadar güçlü. İki hafta sonra toplanacak olan zirve AB'nin 'genişleme' sınırlarını fiilen çizecek. Hemen kapı önündeki on ülkeyi "Buyur" ederken, iki ülkeyi sonunda içeriye almak üzere biraz daha oyalayacak. Bunlar biliniyor. Bilinmeyen, 1999'daki Helsinki zirvesinde aday adaylığı yeniden pekiştirilen Türkiye'nin durumu...

AB açısından Türkiye 'sorunlu' bir ülke. Diğerlerinden farklı olarak 'Yahudi-Hıristiyan' değerlerini paylaşmıyor... Zengin değil.. Avrupa'nın uç noktasında ve dünyanın pek itibar etmediği ülkelerle sınırdaş.. Siyasi sistemi özürlu, bireysel hak ve özgürlüklerde akıl almaz kısıtlamalar söz konusu... Nüfusu kalabalık ve had safhada olan ekonomik sıkıntılar yüzünden insanlarının gözü dışarıda... Avrupa'nın, Türkiye söz konusu olduğunda, duraksaması bu yüzden doğal...

Buna karşılık, AB üyesi olduğu takdirde, Türkiye, Avrupa için olağanüstü fırsatları içinde barındırıyor. Dünyanın 'uygarlıklar çatışması' çılgınlığından uzak durma diye bir derdi varsa onu sağlamak açısından, İslam coğrafyasının en uygun ülkesi Türkiye... Sınırları AB'nin güvenliği için önem taşıyabilir, kalabalık nüfusu ise yaşlı Avrupa'nın güvencesi sayılabilir... Yeni hükümet, yapısıyla 'uygarlıklar çatışması' mitine indirilen bir darbe yerine geçebilir, askerin seçim sonrası kendini asker-dışı alanlardan çekmesi ise uzun zamandır ilk kez yaşanan bir fırsat aralığı teşkil ediyor.. Türkiye'nin AB üyesi olma niyetinin ciddiliği ise, en fazla, yasal düzenlemelerle kendisini üyeliği üstlenmeye hazır hale getirme kararlılığından belli..

Artılar ve eksileri yanyana koyduğunda AB'nin Türkiye'yi içinde istemesi pekala mümkün.. Mümkün, ama soru yine ortada. Kopenhag zirvesinde Türkiye nasıl bir cevapla karşılaşacak?

Türkiye'de halkın yüzde 70'inin üzerinde bir çoğunluğu AB üyeliğini arzu ediyor. İşçi sendikalarından insan hakları vakıflarına, hatta mahalle güzelleştirme derneklerine kadar yüzlerce sivil toplum kuruluşu, 'Türkiye Platformu' çatısı altında AB üyeliğini zorlama girişimini yürütüyor. Son yıllarda, AB perspektifi kadar, sağı ve soluyla bütün Türkiye'yi etrafında birleştiren bir 'ortak dava' görülmemişti. Girişim, sadece Türkiye içinde değil, AB başkentlerinde de "Türkiye üye olmalıdır" çalışmalarına bütün hızıyla devam ediyor.

O hızı 24 saatlik Brüksel çıkarması sırasında görerek fark ettik. Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun başkanı olduğu TOBB ile Meral Gezgin Eriş'in İktisadi Kalkınma Vakfı'nın öncülüğünde, iki uçak dolusu sivil toplum temsilcisiyle birlikte, AB'nin başkentine geldik. 200'ün üzerinde dernek ve vakfı temsilen 300 kişiyi çok sayıda gazeteci izliyor. Brüksel'de aranan, Türk sivil toplumunun, AB üyeliği konusunda ne kadar kararlı olduğunu dosta-düşmana göstermek. Düzenlenen toplantıda konuşan, AB'nin biri ekonomik diğeri sosyal komisyonundaki iki yetkili, gördükleri ve işittiklerinden etkilendiklerini gizleyemedi.

Sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin Brüksel çıkarmasıyla, AK Parti Lideri Tayyip Erdoğan'ın AB üyesi ülkelerin başkentlerini ziyareti eşzamanlı çabalar. Türkiye, hükümeti ve toplum örgütleriyle, AB üyeliği için dört koldan bastırıyor. Her şey 12 Aralık'taki Kopenhag zirvesinden yüzgeri edilmemek için...

O gün geldiğinde, herkes "Elimden geleni yaptım" diyebilme telaşında... Tatlı bir telaş bu.


28 Kasım 2002
Perşembe
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED