|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Aynı keşkek tabağına birlikte kaşık salladığımız hemşehrim Kürşat Bumin'in dünkü yazısını okudunuz. AK Parti'nin tek sermayesinin Tayyip sevgisi olduğu; yenilik, değişim ve açılım gibi söylemlerin AK Parti'ye pek fazla bir katkısının bulunmadığı; farklı fikirlerden insanlara yönetimde yer verilmesinin yanlış olduğu ve Tayyip Bey'i Tayyip Bey yapan asıl unsurun İstanbul'daki il ve belediye başkanlığı dönemindeki kişiliği olduğu düşüncelerime Kürşat Bey itiraz ediyor. Elbette ki itiraz edebilir, hiç kimsenin benim fikirlerimi aynen kabul etmek gibi bir mecburiyeti yoktur/olamaz. Bu itirazdan sonra Kürşat Bey "..Resul Bey'in bu analiz ve dileklerinden hareket ederek bir parti tarifi yapmak mümkün değildir." hüküm cümlesini koyuyor. Buna hiçbir itirazım yok. Doğru, sadece bir şahsa duyulan sevgi üzerine parti bina edilmez/edilmemelidir. Ben AK Parti'nin güç aldığı kaynağı anlatırken, öyle olması gerektiğini savunmadım, sadece gördüğüm Türkiye fotoğrafını okudum ve okuduğumu satırlara döktüm. Doğru okuduğumdan da eminim. Son 9 ay içinde Edirne'den Erzurum'a, Samsun'dan Antalya'ya doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye'yi iki kez (gazete dağıtımı ve abone çalışması yaparken) turladım. Şehir merkezlerindeki muhafazakar vatandaşlardan sahillerde tatil yapanlara ve dağ başlarındaki köylülere kadar her kesim ile haşir neşir oldum ve AK Parti'nin Tayyip Bey sevgisi üzerine kurulu olduğunu aynelyakin tespit ettim. Daha şaşırtıcı olanını söyleyeyim, birçok insanın Tayyip Bey'i niçin sevdiğini bilmediğini de tespit ettim! Evet birçoğu sebebini bilmiyor ama onu seviyor! Tarifi imkansız sevgiden kastım da buydu. Gelelim Kürşat Bey'in, "Ayrıca bu görüşlerin -başta Tayyip Erdoğan olmak üzere- AK Parti'de görev alan hiç kimseyi memnun etmediği de açıktır" ifadesine. Kastettiği kimseler kendisini arayarak bu açıklığı bildirdilerse ona sözüm yok. (Ayrıca beni bir partinin içine düşmekle itham ederken "kimseyi memnun etmediği" ifadesi kendisinin partideki herkesle içi içe olduğunu göstermez mi?!) Ama ben de şunu çok iyi biliyorum ki AK Parti'de sorumluluk pozisyonunda olanlar da bu gerçeği bildikleri için benim bu yazımdan alınmaları mümkün değildir. Kürşat Bey'in devamla "Nasıl memnun eder, Tayyip Bey dışındakilerin zerre kadar ağırlığı yoktur(!) gibi bir görüşe kim katılabilir?" ifadesi de biraz tahrik kokuyor gibi geldi bana. Oysa ben bir tespit yaptım ve yaptığım tespitin doğru olduğunu çok iyi biliyorum. Evet Türk toplumundaki siyasetin yapısında bu var. Böyle olmaması lazım ama böyle. Buradan hareketle, partinin başında içinde ya da arkasında Tayyip Bey olmadığı takdirde diğerlerinin AK Parti'ye baraj aşıracak siyasi siklette olmadığını söyleyerek aynı görüşümü tekrar ediyorum.. AK Parti'de çok sayıda donanımlı ve yetenekli insanlar var, bunu biliyorum. Halk onları takdir ediyor ama onlarla heyecan duymuyor. Oy verecek olan halk Tayyip Bey ile heyecan duyuyor ve onu seviyor, bu yüzden de oyların kaynağı Tayyip Bey oluyor. Kürşat Bey'in hoşuna gitmese de bu bir gerçek. Türkiye gerçeği. Tayyip Bey'in karizmatik kişiliğinin ve çevresinde oluşan sevgi halelerinin oy kaynağı olduğunu tespit etmek, bana göre de yanındakileri kıskandırmaz ve kızdırmaz; bu tespit onlara bir hakaret de değildir. Cevher yüklü katarın lokomotifi olmadığı zaman o cevherler yerine nasıl ulaşacaktır? Siyasette lokomotifin yakıtını halk oluşturuyor. Tayyip Bey bu noktada yakıt sıkıntısı olmayan tek lider durumunda. Kürşat Bey'in benim bir partinin içine bu kadar düştüğümü ifadesi ise şaşırtıcı. Ben AK Parti'yi temsil etmiyorum, içinde de değilim, karşısında da. Bütün partilerde olduğu gibi AK Parti'de de çok sayıda dostum var. Tayyip Bey'i ve bu hareketi 28 senedir tanıyorum. Bununla birlikte, başkanlığı sırasında Tayyip Bey'i, hükümetteyken Refah'ı eleştiren bu kesimin ender yazarlardan biriyim. Dostlarımın zor zamanlarında yanlarında olmayı tercih ederim. Bugün de, onu haksız yere yıpratmak isteyenlere karşı fotoğrafta gördüklerimi yazdım. Objektif bir tespit yaptığım için de gazeteciliğimin bir zarar göreceğini düşünmüyorum. Bir ay önce de haksız yere Erbakan'a saldırıldığında yazdığım bir yazı yüzünden çoğu insan beni Saadetçi olarak değerlendirdi. Orada da çok sayıda dostum ve sevdiğim insan var. Kürşat Bey Erbakan hakkında yazdığım o yazıyı okuduğunda ne düşündü orasını bilemiyorum, ama ben kendimi biliyorum. Hiç fanatik olmadım. Dostumdaki yanlışı gördüğümde yanlış demekten, rakibimdeki doğruyu gördüğümde doğru demekten çekinmedim. 32 yıldır irademi kimseye teslim etmeden, siyaseti içinden ve dışından takip ediyorum. Bu güne kadar tespitlerim ve tahminlerim beni hiç yanıltmadı. Çünkü hiç fanatik olmadım. Düşündüm konuştum, düşündüm yazdım. Özetle, ben tespitlerimin arkasındayım. Kürşat Bey'e saygım var. O ideal olanı istiyor, ben de isterim; fakat reel olanı görmüyor ya da göremiyor kimbilir belki de görmek istemiyor! Pazar günü devam edeceğim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |