T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Avrupa Birliği'nin terör listesi ve PKK

Bugünlerde Türkiye'de en çok konuşulan konu, PKK'nın Avrupa Birliği'nin terör listesine alınıp alınmayacağıdır. Hükümetimiz, PKK'yı bu listeye aldırabilirse büyük başarı sağladığını iddia edecektir.

Oysa bizim, PKK'nın AB'nin terör listesine alınması konusundan önce, bu güne kadar PKK'yı bu listeye aldıramamızın nedenlerini tartışmamız gerekmektedir. Şurasını itiraf edelim ki, 30.000 insanın ölümüne sebep olan bir örgüt, hâlâ terör listesinde yerini almamışsa, bunun sorumluları arasında bizim de bulunduğumuzu kabul etmemiz gerekir.

PKK'nın terör örgütü olduğu konusu, sadece AB Parlamentosu'nda tartışılmamaktadır. Bu konu, uluslararası birçok platformda tartışılmıştır. Bu platformların çoğunda, bu örgüt terör listesine alınmıştır. Mesela, 1997 yılında Avrupa Konseyi Hukuk Komitesi'nde, İspanyol parlamenter LOPEZ-HONAREZ tarafından terör raporu hazırlanmıştır. Bu raporun içerisinde, belli başlı terör örgütlerinin listesi vardır. Raporun ilk sunulmasında bu listeye PKK alınmamıştır.

Ancak, raporun tartışılması esnasında, PKK'nın bu listeye alınması tarafımızdan teklif edilmiş ve uzun tartışmalar sonunda, komisyon büyük bir çoğunlukla bu örgütü terör listesine almıştır ve bu karar Avrupa Konseyi Genel Kurulu'nda ittifakla kabul edilmiştir.

PKK Avrupa Konseyi tarafından bir terör örgütü olarak kabul edildiği halde, AB'nin yani Avrupa Parlamentosu'nun bunu kabul etmemesi büyük bir çelişkidir. Zira bu iki organizasyon birbiriyle içiçedir. Avrupa Birliği üye devletleri aynı zamanda Avrupa Konseyi'nin de üyesidir. Bu ülkelerin dışişleri bakanları her iki kuruluşun da Bakanlar Komitesi üyesidir.

Kendimize soralım; "Bu kadar içiçe olan iki kuruluştan birisi PKK'yı terör listesine alıyor da diğeri neden almıyor?" Bu sualin cevabı gayet açık; çünkü biz Avrupa Konseyi'nde varız. Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilmiyoruz. Avrupa Konseyi'nde konu tartışılırken, Türk üyeler durumu anlatmak imkanı buluyorlar. Avrupa Parlamentosu'nda ise, konular gıyabımızda tartışılıyor.

Fizikte bir kaide vardır. Bırakılan boşluk bir başka cisim tarafından doldurulur. Hukukta da buna benzer bir kural vardır. Masada sandalyenizi boş bırakırsanız sizin yerinize bir başkası gelip oturur. Avrupa Birliği'yle olan ilişkiler de aynen bu şekilde olmuştur. Biz, Türkiye olarak ve TBMM olarak Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizi sadece yılda iki defa toplanan Karma Parlamento toplantılarıyla yürütmeye çalışıyoruz. Bunun dışında TBMM ile Avrupa Parlamentosu arasında herhangi bir temas mevcut değildir. Oysa, PKK Avrupa Parlamentosu nezdinde bir sekretarya açmış, toplantılara katılıyor. Parlamento üyelerinin çoğuyla şahsi ilişkiler, şahsi dostluklar kurmuş, onların zihinlerini çeliyor.

Biz, "Avrupa Birliği'ne üye değiliz ki Avrupa Parlamentosu ile daha geniş ilişkiler kuralım", diyenlerimiz olabilir. Ancak bu bir mazeret değildir. Zira PKK da kuruluşun üyesi değildir. Nasıl oluyor da her toplantıda ortada gözüküyor?

Türkiye'de dış ilişkilerin yanlış değerlendirmesi vardır. Çoğumuz ve hatta TBMM üyelerinin birçoğu dış toplantılara katılmayı turistik bir seyahat olarak kabul ederler. Bu konuda "Şu toplantıya katılmasak ne olur? Şu toplantıya bu defa Ahmet gitti, ikincisine Mehmet gitsin veya bu toplantıda gündemde Türkiye konusu yok, tasarruf edelim, kimseyi göndermeyelim" gibi garip ve anlaşılmaz yaklaşımlarımız vardır.

"Avrupa Birliği'yle olan ilişkilerimiz başlangıçtan beri, Avrupa Birliği nezdindeki büyükelçilerimiz tarafından yürütülmüştür. Bu diplomatlarımızın çalışmalarına yardımcı olacak parlamentolar arası ilişkilerin önemini kavrayamamışızdır. Oysa bir büyükelçinin sıfatı ve imkanları parlamenterlerle olan ilişkilerinde yeterli değildir. Hiçbir zaman bir diplomat, bir parlamenterin bu konudaki yerini dolduramaz.

Konuya bazen turistik, bazen ekonomik ve bazen de vizyonsuz yaklaşmışızdır. 12 Eylül sonrasında, "Avrupa Konseyi'ne Türk delegasyonunun gönderilmesi gerekir" diyenlere, Sayın Kenan EVREN'in yaklaşımı ibret vericidir. Sayın Kenan EVREN demiştir ki;

-Orada bizim büyükelçilerimiz var. Onlar niçin orada duruyor. Bu işi onlar yapsınlar?

O zaman bir defa daha görülmüştür ki; ne bir parlamenter bir diplomatın yerini doldurabilir, ne de bir büyükelçi bir parlamenterin yerini. Biz bu konuda Avrupa Parlamentosu'nda ne gibi çalışmalar yaptık ki PKK'nın parlamentonun teröristler listesine dahil edilmemesinden dolayı şikayet ediyor ve bu sebeple Batı ülkelerini suçluyoruz.

TBMM'yi temsilen Avrupa Parlamentosu'nda temaslarda bulunmak üzere giden heyette ben de vardım. Parlamento başkanıyla yapmış olduğumuz konuşmada şu suali sorduk;

-Avrupa Konseyi'nde üyeliğe aday ülkelere oy hakkı dışında gerek Genel Kurul'da gerekse komisyonlarda bulunma ve konuşma hakkı tanınıyor. Neden Avrupa Parlamentosu'nda, aday ülkelere bu imkan tanınmıyor? Başkanın bize verdiği cevap çok enteresandı;

-Sizlerden herhangi bir talep gelmedi ki bu konuyu oturup konuşalım?

O toplantıdan döndüğümüzde bu olayı TBMM Başkanlığı'na yazılı olarak bildirdik, fakat hâlâ böyle bir istekte bulunulduğunu zannetmiyorum. Avrupa Parlamentosu'na gidin; orada PKK'lılar ve yandaş gazeteciler size yaklaşır, mülakat yapmaya kalkar. Parlamento'nun resmi panosunda PKK'nın haberleri ve ilanları yayınlanır. PKK'lılar, herkese açık olan Genel Kurul ve komisyon toplantılarının tümüne katılır. Biz ise devlet olarak bu faaliyetlerin hiçbirinde yer almayız.

Arkasından da şikayet ederiz; "Avrupalılar yanlı davranıyor. Bizi anlamıyor." Biz anlatamazsak onların kendiliğinden bunu anlamalarını beklemek beyhude değil mi? Avrupa Birliği, PKK'yı terör listesine alırsa bunu bizim bir zaferimiz olarak değerlendirip belki de bunu bir iç politika malzemesi olarak kullanacağız. Oysa, soruyu kendimize tekrar soralım. Her iki organ da aynı ülkelerden müteşekkil iken neden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi PKK'yı terör listesine aldı da, Avrupa Parlamentosu bunu hâlâ kabul etmedi? Bu sualin cevabı gayet basittir;

Çünkü biz, Avrupa Konseyi Parlamentosu'nda varız. Avrupa Parlamentosu'nda yokuz. Maalesef orada var olmak için de gerekli çabayı hâlâ göstermiyoruz.


22 Nisan 2002
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED