T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yeni "Tütün Yasası": "10 dakikada 4 sigara"

Daha Washington uçağı kalkmadan ABD gezisi için bir düzine elemanını seferber ettiğini "Başbakan'ın gezisi böyle izlenir!" kampanyasıyla duyuran Sabah gazetesi haberciliği iyi götürüyor... Gazete bugün (17 Ocak) Ecevit-Bush görüşmesini şu manşetle duyuruyor: "Yorgun ama etkileyici" (!) Cümlenin "gizli öznesi" tahmin ettiğiniz gibi, Başbakan Ecevit'ten başkası değil. Peki bu değerlendirmeyi yapan kim? Manşetten giren haberin altındaki imzaya (Zafer Mutlu) göre bu kişi "bir Amerikalı yetkili". Bu "yetkili"nin gözleminin tamamı birinci sayfada şöyle aktarılmış:

"Görüşmelerin sağlığı açısından önce tereddüte düştük. Ancak Başbakanınızın konulara hakimiyeti ve çok az yabancı devlet adamında gördüğümüz İngilizcesi bizi etkiledi."

Mutlu, haberin devamında bu "İngilizce meselesi"ne (yine "yetkili"nin ağzından) tekrar temas ediyor: "...ve çok az yabancı devlet adamında gördüğümüz olağanüstü etkili İngilizcesi bizi çok etkiledi." Gördüğünüz gibi, "İngilizce meselesi" iç sayfada biraz daha "etkili" hale gelerek "olağanüstü" bir nitelik de kazanmış bulunuyor. Mutlu, aynı sayfada (yine aynı "yetkili"nin ağzından) İngilizce meselesinin üçüncü bir versiyonunu da veriyor: "...olağanüstü İngilizcesi bizi çok etkiledi."

Offfff! Ne sıkıcı bir konu bu böyle; sanırsınız ki, Başbakanımızı ABD'ye İngilizce sınavından geçmek için gönderdik... Ve bir soru: Siyasetçilerin ve devlet adamlarından elde ettikleri "TOEFL" derecesine göre söz etmek "soğuk savaş" döneminde kalmadı mı? İsterseniz yeri gelmişken bu konudaki fikrimi bir kez daha tekrarlayayım: Bir kez daha karşımıza getirilen bu "olağanüstü yabancı dil" meselesinde bu derece ısrarcı olmak bir toplum için küçük düşürücü bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığın niçin kötü olduğunun açıklaması da şu gerçekte yatar: Dünyada İngilizler İngilizceyi, Almanlar Almancayı, Fransızlar Fransızcayı ve Türkler Türkçeyi genelde "yabancılar"dan daha "etkili" konuşurlar ve bu tamamen tabii manzarada şaşılacak hiçbir şey yoktur! "Yabancı ülkeleri" ziyaret eden devlet adamlarında illâki bir "olağanüstülük" aranacaksa, hiç değilse onların bu ülkelerde düzenlediği "basın toplantıları"na göz atmak gerekir. Eğer böyle bir toplantıda başbakanınıza "Türkiye bir demokrasidir diyorsunuz, ama 800 üniversite öğrencisini Kürtçenin 'seçmeli ders' olarak okutulmasını istedikleri için gözaltına alıyorsunuz; bu ne iştir?" gibi fevkalade meşru bir soru yöneltiliyor ve başbakanınız "olağanüstü İngilizcesi" ile bu soruyu "otoriter demagojik" bir tavırla geçiştirmeye çalışıyorsa, ne yapayım ben bu "etkili İngilizce"yi... Ayrıca unutmayın ki, "Doğu Türkistan"ın Rusya mı yoksa Çin'in sınırları içinde mi bulunduğunu da "etkili İngilizce" ile karar veremezsiniz!

Yine Sabah'ta yer alan haberlerle devam edelim: Başbakan'ın gezisini izleyen gazetecilerinden birisi de Mehmet Çetingüleç. Bu gazetecinin geçtiği haberler Ali Ekeyılmaz'ın fotoğraflarıyla süslenmiş. Ekeyılmaz imzalı bir fotoğrafta, Ecevit ve Bush'u, görüşmelere başlamak üzere yerlerini alırken görüyoruz. Ecevit henüz ayakta, Bush ise oturdu oturacak durumda... Ve işte bu fotoğrafın altında kimin kaleme aldığını bilmediğimiz şu resimaltı: "Bush, Ecevit'i ayakta karşıladı. İkili oturarak el sıkıştı ve gazetecilere gülümseyerek poz verdi." "Ne var bunda?" demiyorsunuzdur herhalde... Ne yani, Bush'un Ecevit'i "oturarak karşılaması" da ihtimal dahilinde miydi?

Çetingüleç'in kaleminden çıkan "Beyaz Saray'dan notlar" çerçevesinde yer alan bir not: "Türk bakanlar görüşmeyi ayakta izledi." Yok canım olur mu öyle şey? Ecevit ve Bush, görüşmeyi "oturarak" sürdürürken, heyette yer alan "Türk bakanlar" görüşmeleri "ayakta" izleyecekler! Ne küçük düşürücü bir manzaradır bu... İki lider ve Amerikan heyetinde yer alanlar oturuyor, "Türk bakanlar" ayakta... Neyse merak etmeyin, fotoğrafları gözümüzle gördük; "Türk bakanlar"a da yer gösterilmiş...

Yine Sabah, yine Çetingüleç: "Bush, Başbakan Ecevit'e doğru eğildi. Ecevit'in rahat tavırlarına karşılık ABD Başkanı biraz heyecanlıydı." (!) Bak işte bu olmadı! Ecevit "rahat tavırlarıyla" dikkat çekerken adam niçin heyecanlansın? Bir ABD başkanı, hem de kendi evinde, Türkiye Başbakanı ile "55 dakika" (Vakit gazetesine göre 37 dakika) karşılaşacak diye heyecanlanacak... Ayrıca bu başkan da, çok çekingen tavırlarıyla dikkat çeken Bush olacak...

Sabah'tan aktaracağımız son haber: "Yasak ülkede bir tiryaki/10 dakikada 4 sigara içti." Sigara tellendirmede neredeyse bir rekora imza atacak olan bu tiryaki de kim? Kim olacak, "rahat tavırlarıyla" dikkat çeken Başbakan Ecevit. İnanılır gibi değil ama haberin (aynı anda 4 değil ama 1 sigara tellendiren Ecevit'in fotoğrafını da görüyoruz) büyük bölümü şöyle: "Başbakan Bülent Ecevit, dün IMF ve Dünya Bankası yetkilileriyle yaptığı temaslardan otele dönüşü sırasında, gazetecilerin sohbet çağrısına dayanamayarak otel lobisinde bir kahve molası verdi. 10 dakika süren bu kısacık mola sırasında 4 sigara içen Başbakan'ı besleyen (!) Dışişleri Bakanı İsmail Cem oldu. Cem'in Bülent Bey'in sigara taleplerine saygıdan dolayı mı 'hayır' diyemediği anlaşılamadı."

Düşünebiliyor musunuz, "10 dakikada 4 sigara"! Başbakan'ın ABD temaslarını izleyen gazeteciler arasında yer alsaydım, hiç tereddüt etmeden bu duman altını şöyle haberleştirirdim: Başbakan'ın IMF ve Dünya Bankası yetkilileriyle yaptığı görüşme Türkiye açısından fevkalade cansıkıcı geçti; görüşmelerden çıkışında 10 dakikada 4 sigara tellendiren Başbakan'ın "Tütün Yasası"nı tekrar gözden geçirmesi bekleniyor!


19 Ocak 2002
Cumartesi
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED