T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bosna Hersek'in Avrupa Konseyi üyeliği ve Türkiye'nin Balkanlar'a dönüşü

22 Ocak Salı günü, Avrupa Konseyi Genel Kurulu, Bosna-Hersek devletini Avrupa Konseyi üyeliğine kabul etti. Bu karar Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu tarafından tasdik edildikten sonra, yürürlüğe girecektir.

Bosna-Hersek, Avrupa Konseyi'nin 44. üyesi olmaktadır. Bu durumda, Belarus ve Yugoslavya dışında, Avrupa kıtasında bulunan bütün devletler, Avrupa Konseyi üyeliğini kazanmış bulunmaktadır. Ancak, Bosna-Hersek'in Avrupa Konseyi'ne üye olması, Türkiye yönünden büyük önem taşımaktadır.

1990'lı yıllarda, Bosna-Hersek bağımsızlığını yaptığı referandum sonucu ilan ettiği zaman, başta Yugoslavya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin de tepkisini çekmişti. İngiliz Dışişleri Bakanı, biz Avrupa'nın göbeğinde, Müslüman bir devletin kurulmasına tahammül edemeyiz diyerek, açıkça bu bağımsızlığa karşı çıkıyordu. Yugoslavya, yani Sırplar, böyle bir bağımsız devlete müsaade etmek istemiyorlardı.

Kimse açıkça söylemiyordu amma, Osmanlı İmparatorluğu'nun bakiyesi ve halkının çoğunluğu Müslüman olan bir devletin kuruluşu, hemen hemen bütün Avrupa'yı rahatsız ediyordu. Bunun tepkisi olarak, Sırplar Kosova'da Müslüman Boşnaklar'ı öldürmeye, etnik temizlik yapmaya, başladılar ve soykırım uyguladılar.

Avrupa Birliği bu soykırımı sadece seyretti. Ta ki, Amerika ve NATO, müdahale edinceye kadar, bu facia devam etti. Amerika ve Birleşmiş Milletler'in müdahalesi sonunda, Bosna'da ateşkes sağlandı ve Dayton Anlaşması'yla, yeni bir Bosna Hersek devletinin kuruluş statüsü belirlendi.

Bu devlet Boşnak, Sırp ve Hırvat olmak üzere üç ayrı entite'den oluşuyordu. Bunlar tarafından seçilmiş bir Parlamento, yetkileri üç ayrı etnik grup arasında bölüşülmüş bir hükümet modeli öneriliyordu. Bu şekle uygun bir seçim kanunu yapıldı. Bu kanunlara göre, mahalli idare seçimleriyle, parlamento seçimleri yapıldı.

Bu arada, 1994 yılında, Bosna-Hersek Avrupa Konseyi'ne misafir üye kabul edildi ve 1995 yılından beri de üyelik muamelesi yürütülmekteydi. Bu çalışmalar sonunda, Bosna Hersek'te üye olabilmek için gerekli mevzuat kabul edildi, demokratik kurumlar kuruldu.

Asıl önemli olan husus, üyelik müzakereleri sırasında, Avrupa Konseyi'ndeki Türk delegasyonunun oynadığı roldü. Bosna-Hersek temsilcileri, Türkiye'den ve Türk delegasyonundan daima yardım beklediler. Türk delegasyonu da, her zaman Bosna Hersek temsilcilerinin yanında oldu ve bu gün, bu mutlu sonuca ulaşıldı.

Avrupa Konseyi'ne birçok devlet katıldı. Bunların içerisinde, Azerbaycan, Gürcistan, Arnavutluk gibi, bizi çok sevindiren katılımlar vardı. Fakat bunların hiçbirisi, Türkiye yönünden Bosna-Hersek kadar önemli değildi. Zira, Bosna'da olanlar, adeta Osmanlı'ya karşı, bir intikam alma mantığıyla yaklaşıyorlardı... Bu yaklaşıma direnen, Boşnaklar ise, bir misyonu savunmak için canlarını feda ediyorlardı. İşte bu yönüyle, Bosna Hersek'in Avrupa Konseyi'ne üye olması, bizim yönümüzden, çok önem taşıyordu.

Bosna Hersek'te Avrupa Konseyi çalışmaları dolayısıyla, çeşitli defalar bulundum. Orada, yabancılık hissetmiyorsunuz. Sokaklarında, İbrahim Tatlıses'ten Tarkan'a kadar, Türkçe şarkıları dinlemek, Boşnakça çalınan müziğin bile kulağımıza yabancı gelmediğini hissetmek, insana büyük bir zevk veriyor. Bosna'da hâlâ Türkçe adıyla anılan Başçarşı'ya gidip birşey için pazarlık ederken dükkan sahibinin, haydi akşam pazarı diyerek fiyatı indirdiğini görmek bizlere zevk veriyor.

Bu yönüyle bakıldığı zaman, Bosna Hersek'in Avrupa Konseyi'ne kabulü, bir manasıyla Türkler'in tekrar Balkanlar'a dönüşü olayıdır. Zira onlarla ayni organizasyonda üye olmanın verdiği ve vereceği birçok avantaj olacaktır. Birçok konularda dost iki toplum arasında yapılacak işbirliği, çok önem taşıyacaktır.

İstanbul'da ve Anadolu'nun çeşitli illerinde, Bosna'dan göç etmiş vatandaşlarımızın oluşturacakları dostluk köprüsü, Türk dış politikası yönünden, yeni oluşumlara açıktır. Bosna Hersek'in Avrupa Konseyi'ne katılması, Türkler'in Balkanlar'a dönüşünün bir başlangıcı olabilir.

Karşılıklı, turistik ilişkiler, ikili ticari ilişkiler yanında, ikili kültürel ilişkilerin, teşvik edilmesi gerekmektedir. Bu arada yerel yönetimlerimize, Bosna-Hersek'teki şehirlerle kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Bosna Hersek'in Avrupa Konseyi üyeliğine karşı çok kuvvetli bir direnç varken bu aşılmıştır. Bu kararın gerek Bosna'ya, gerek Avrupa Konseyi'ne ve gerekse Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyoruz.


28 Ocak 2002
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED