T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

P O L İ T İ K A

Komisyonda 'bir dakika karanlık'

Yer, 159 ve 312. maddeleri de içeren uyum yasa tasarının görüşüldüğü Meclis Adalet Komisyon salonu.

Tartışmalar nedeniyle ortam oldukça gergin.
Söz sırası AK Parti Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak'ta.
Toprak, 159. maddeye ilişkin eleştrilerini bir örnekle anlatıyor:
"Bu madde bu şekilde geçerse, daha önce sürekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemi yapanlar, artık bu tür eylemler yapamayacak."
Buraya kadar herşey normal.

Ta ki Ramazan Toprak sesini yükseltip, "Kimse artık 'lambalar söndürülsün' diyemeyecek" diyene kadar.

Toprak, daha cümlesini bitirmeden, komisyon salonunun ışıkları bir anda söndü. Toprak şaşkındı. Ancak Bakan Türk dahil herkes katıla katıla gülüyordu. Toprak, olanlardan habersiz, "Bakın Sayın Başkan, bu sözlerime lambalar dahi dayanamadı" dedi.

Komisyon Başkanı Emin Karaa kendini toparlayıp hemen müdahale etti: "Sayın Toprak, salon görevlisi sizin konuşmanızdan sadece 'lambalar söndürülsün' kısmını anladığı için, düğmeyi kapatmış" dedi.

Kahkahalar tekrar yükselirken, görevli mahçup bir şekilde lambaları tekrar açtı. Uzun bir süre de salona uğramadı.


Mütekait Başbakan Ecevit; Birinci gün:
Fıkra bu ya, Ecevit Başbakanlığı bıraktıktan sonra Rahşan Hanım ile yuvasında mütevazı bir hayat sürüyor... Bir gün Ecevit ailesinin telefonu çalıyor. Ecevit ile telefondaki ses arasında şu konuşma geçiyor:

- İyi günler, Sayın Başbakan ile görüşebilir miyim?
Ecevit gülüyor:
- Beyefendi ben artık Başbakan değilim.
Bunun üzerine telefon kapanıyor. 5 dakika sonra tekrar telefon çalıyor. Yine aynı ses:
- İyi günler, Sayın Başbakan lütfen?
Ecevit şaşırıyor:
- Bakın, ben artık Başbakan değilim.
Telefon yine kapanıyor. Ancak Ecevit tam yerine oturacakken telefon çalıyor:
- Sayın Başbakan orada mı?
Ecevit artık çok sinirleniyor:
- ARTIK BAŞBAKAN DE-Ğİ-LİİM!
Adam sakin bir sesle:
Biliyorum, biliyorum.. Ama bunu duymak çok hoşuma gidiyor.


Çaylar muhalefetten!
Yer TBMM muhalefet kulisi. Bir tarafta MHP Balıkesir Milletvekili Aydın Gökmen, bir yanda da AK Parti Tokat Milletvekili Ergun Dağcıoğlu. Tartıştıkları konu ise hangi kulisin daha verimli olduğu. Dağcıoğlu, "muhalefet kulisi daha hareketli" derken, Gökmen iktidar kulisinin daha verimli olduğunu savunuyordu. İki milletvekili "ille de benim kulisim" diye ısrar edince, aralarında şu diyalog yaşandı.

Dağcıoğlu: Bir kere gazeteci arkadaşlarımız bu kuliste daha rahat çalışıyorlar.

Gökmen: Muhalefette bilgi mi var. İktidar biziz asıl bilgiyi biz veririz.

Dağcıoğlu: Mum dibini aydınlatmaz. Siz neyin bilgisini vereceksiniz. Milletin canını nasıl acıttığınızı mı anlatıyorsunuz ?

Gökmen: O sizin bakış açınız.

Dağcıoğlu: Yooo bu konuda biz daha bonkörüz. Hem haber, hem de ikram açısından.

Gökmen: Yarım saattir buradayız, ikramınızı göremedik!

Gökmen'in 'ikram göremedik' sözüne alınan Dağcıoğlu, hemen muhalefet kulisinin çaycısı Mehmet Bayrak'a seslendi: "İktidara benden bir çay!"


Hikmet Hoca imzaladıysa sorun yok
TBMM Genel Kurulu çıkışında bekleyen Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı memurları, Genel Kurul'dan çıkan bakanları tek tek yakalayıp kararname imzalatıyordu. O sırada Genel Kurul'dan DSP'li Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz çıktı. Görevliler ellerindeki kararnameleri göstererek imza atmasını istedi. Yılmaz, hemen sordu; "Hikmet Hoca attı mı?" Görevlilerin olumlu yanıtı karşısında Yılmaz, kararnamelerin içeriğine bile bakmadan imzaladı. DSP'li bakanlar, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün kanun ve kararnameleri nokta, virgül ve apostrofuna kadar inceledikten sonra imzaladığını bildikleri için, Türk'ün onayından geçen her kanuna gönül rahatlığı ile imza atıyorlar. DSP'li bakanların bu huyunu keşfeden Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı da, hazırlanan kanun ve kararnameleri ilk önce Adalet Bakanı Türk'e imzalatıyor.
ŞU MUHALEFET DE OLMASA...
Muhalefet partileri, üç partili koalisyon hükümetinin sayısal çoğunluğundan şikayetçi. İktidar da muhalefetin Meclis'te sık sık "yoklama" talebinde bulunmasından. Makamında bir grup gazeteci ile sohbet eden Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in bir gözü de Meclis TV'yi gösteren televizyondaydı. Sohbetin en koyu bölümünde Keçeciler yerinden fırlayınca gazeteciler şaşırdı. Keçeciler, "Kusura bakmayın. Sizin muhalefetiniz yok. Meclis'te karar yeter sayısı çıkmadı. Gitmem lazım. Ah muhalefet olmasa..." dedi.
VERSACE VE ÇETİNKAYA
Krizden vatandaşlar kadar vekiller de etkilendi. Geçen hafta Ankara'nın ilçelerinde teşkilat açılışları yapan AK Parti lideri Tayyip Erdoğan ile Ali Er ve Necati Çetinkaya arasında da "giyim" sohbeti vardı. Erdoğan, kardeşleri Çetinkaya Mağazaları'nın sahibi olan Necati Çetinkaya'nın boynundaki kaşkolu göstererek, "Necati Bey hayırdır, Versace giyiyorsun" diye takıldı. Çetinkaya ise "Efendim o hediye" dedi ve ceketinin iç cebini çevirerek, "Elbise Çetinkaya'dan" diye devam etti. İçel Milletvekili Ali Er ise hemen söze girdi: "Sayın Genel Başkanım ben de bit pazarından giyiniyorum"...
KAR YAĞIŞINA EN ÇOK KUTAN SEVİNDİ
Yoğun kar yağışı nedeniyle bütün yurdumuzu etkiledi. Ancak Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan ise kar yağışlarından memnuniyet duyduğunu açıkladı. İTÜ İnşaat Mühendisliği bölümü mezunu olan Kutan, yıllarca DSİ Bölge Müdürlüğü yaptı. Kutan kar yağışlarına neden sevindiğini ise şöyle anlattı: "Ben su mühendisiyim. Yağmur ve karın yağması beni çok sevindiriyor. Ancak karın yağması daha çok sevindiriyor. Çünkü kar yağmurdan daha fazla barajlarımızı ve su kaynaklarımızı besler."


ERCAN YAVUZ
BİLAL ÇETİN
FARUK MANGIRCI
VELİ TOPRAK
NEVZAT DEMİRKOL
HAKAN GÖKTEPE


28 Ocak 2002
Pazartesi


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED