T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Şahin Uçar'ın 'Mâlihülya'sı

Felsefe profesörü Şahin Uçar "Mâlihülya"da divan şiirinin izlerini sürüyor. İmajlar ve çağrışımlarla zenginleştirilmiş bir şiir...

OSMAN AKKUŞAK
Bu Şahin Uçar, enteresan bir adam.. Tarih felsefesi profesörü.. Arapça, Farsca ve İngilizce bilir.. Ve de şâir.. Nasıl şâir? Arkadaşları ona "dîvan şâiri" diyorlar.. Çünkü dîvan şairlerinin tertipledikleri dîvan tarzında ve o lisan içinde vücud bulan bir eser yayınlamış.. Adı: "Şeydâ Dîvanı".. Bu defa yayınladığı "Malihülya"da ise, baş kısımlarda yine münacaat ve na'atlar yer alıyor.. İslâmî ve tasavvufî terimler ve imajlar bol miktarda kullanılmış.. Fuzulî'den, Mevlâna'dan, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Davud ve Süleyman Peygamberler, Buda, Konfüçyüs, Zerdüşt, Hümüz, Ehriman.. Lao-çe, Tao, Yingü Yang gibi felsefe kaynağı çeşitli isimlerden sözler ve çağrışımlarla örülmüş, zenginleştirilmiş mısralar ve bölükler.. Tam bir düşünce, bir o kadar da yoğun duygu şiiri.. Şahin Uçar'ın şiirinin hâkim vasfı budur, diyebiliriz.

Başta yeralan üç beş şiirden sonraki metinlerin dili daha sadeleşiyor, ve bugüne ait bir dil haline geliyor.. Fakat şiirin mahiyeti, hayatın, kâinatın mânâsını araştıran keyfiyeti değişmiyor.. Bir yerde dünyayı türkü söyleyen bir kervâna benzetmiş.. nefis bir türkü gibi.. (gönül nedir?) sorusuna derin anlamlı lirik mısralarla cevap veriyor.. Hz. İbrahim, Hz. Mûsa, Hz. İsa ve Resulullâh'ın (S.A.) isimleriyle, kâinatın ve insanın sırlarını dile getiriyor.. lirik parçalar halinde..

Şiirlerinden birer örnek veya beyit vermeye çalışayım: "şerhedemem, söylesem ahvâlimi sabredemem, söylemesem halimi" Serhoşam dilim durmaz söylerem sözüm ermez. geçen geçmiştir, istikbal gaibdir; geçer zaman sana yalnız şu ân kaldı, içinde olduğun ân gönül bir özge candır: hem şahin hem güvercin yürek bir kuru yaprak rüzgarın savurduğu.. Her ne dersen ey gönül zülfüyâre dokunur cami avlusuna mendil sermişim, mendilimin ortasına yüreğimi koymuşum yüreğimi çırılçıplak, sere serpe soymuşum yâr yüreğim yar; gör ki neler var Neler var deme Kahır var, keder var bir susuz çöldür gönül aah derdi kaynar kum gibi âşık olanda ey dost artar marifetimiz hergün artar, eksilmez artar muhabbetimiz vardım Maraş'a dedim: (zervan) ey sonsuz zaman uyan ey (Zervan) uyan! diriliş vakti bu ân.. ey gönül! güneşin ikiz kardeşi! tut elinden, tut elinden şafağın! uyan artık! uyan ey şark güneşi! sıyrılıp çık garbın karanlığından! Bütün hatırâları kilitle bir mahzene Yeni gözlerle başla yeni başlayan güne insan âciz bir tırtıl sürünerek yaşıyor yaprak yese de ağzı gönlü ipek yazıyor.. şiiri ararım kırkından sonra gençliği ararım kırkından sonra Tanrı hiçbir şeyi unutmaz.. düşe kalka koşan kalbim nice dağlar aşan kalbim yine yere düşen kalbim daralır mı? daralmaz mı? şâir, geçen zamânı yoğur alınterinle şiir bahçelerinden gül devşir ellerinle.. yalnız yaratmış hilkat yalnız yaratmış Ademi "Mâlihülya" isimli şiir kitabının 184'ncü ve 185'nci sayfalarında (Janus II) başlıklı bir şiiri var ki Şahin Uçar'ın; insanın kaderini, hayâtın mânâ ve encamını, mutluluk ve pişmanlığı bütün detaylarıyle, iniş çıkışlarıyle dile getiren enfes bir parçadır.. Bu dar sayfada göstermeye imkân yok.. Yazımızın sonunda denecek odur ki; profesör, (nev'i şahsına mahsus) bir düşünce ve felsefe şâiridir.. Şiir vâdilerinde, duygu iklimlerinde duraklamadan dolaşmalıdır.. kırkından sonra bile olsa!.. (Malihülya: Ötüken Yayınevi)



28 Ocak 2002
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED