|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
19.yüzyılda Batılı sosyal bilimci ve düşünürler İngiltere ile Kara Avrupası insanının davranış farklılıklarının sebeplerini merak etmişlerdi. Gözlemlerde öne çıkan en belirgin özellik İngiltere'dekilerin girişimci, risk alabilen, sorumluluk üstlenen bir kişilik göstermeleri, buna karşılık Kara Avrupası insanının ise daha çok otoriteye bağımlı, risk almaktan çekinen, sorumluluk üstlenmekten korkan ve girişimci bir ruh yapısına sahip olmayan nitelikte oluşu idi. Bu farklılığın sebepleri üzerinde eğilenler pek- çok faktör üzerinde durmuşlardır. Kimisi coğrafi farklılığa, kimisi geleneklerin değişikliğine, kimisi ise yetişme biçimlerine dikkat çekmiştir. İngiltere'nin bir ada devleti olmasından tutun da İngiliz ailelerin çocuklarını dadısız yetiştirmeleri, annelerin çocuklarına ayıracak vakitleri olmadığından kendi kendine yetişmeleri, bundan dolayı erken yaşlarda sorumluluk üstlenmelerinin girişim ruhunun gelişmesinde olumlu etki yaptığı ileri sürülmüştür. Denmiştir ki Fransızlar çocuklarını genellikle dadılar elinde yetiştirdiklerinden ve dadılar da çocukların her şeyini kendileri yerine getirdiklerinden çocuklarda bir özgüven gelişmiyor, girişim ruhu oluşmuyor ve sorumluluk üstlenecek bir kişilik ortaya çıkmıyor. Bu açıklamaların ne kadar doğru olduğu ayrı bir tartışmadır. Ama ortada olan bir husus var ki çocukların yetişme biçimleri ile kişilik yapıları arasında bir ilişkinin bulunduğudur. Erken dönemde kendi kendine iş yapma, sorunları çözmek için sorumluluk üstlenme, risk altına girme gibi alışkanlık kazanmayan çocukların ileriki yaşlarda girişimci bir ruh yapısına sahip olmaları mümkün değil. Bizde Prens Sabahattin "teşebbüs-i şahsi" diye bir tez geliştirmiştir ki tam da bu hususa dikkat çekmekteydi. Bu çerçeveyi bir ülke halkı için de kullanabiliriz. Bir ulus toptan girişimci bir ruhu yapısına sahip olabileceği gibi girişimcilikten uzak, risk almaktan çekinen, devamlı otoritelerin emri ve lütfü ile yaşamaya çalışan, kendi kendine sorunlarını çözmekten korkan özellikte olabilir. Aslında "olabilir" demem muhayyel bir şeyden dolayı değil, basbayağı bu nitelikte uluslar vardır ve onların en önemli sorunu da işte bu girişimcilikten yoksunluktur. Bunu Anadolu'nun değişik yerlerini ziyaret ettiğimizde gördüğümüz gibi özellikle eski Sovyetler Birliği ülkelerindeki toplumların şu anda içinde bulundukları içler acısı durumu yakından gözlemlediğimizde de farkediyorsunuz. Bununla ilgili bir hatırayı, elim bir kaza sonucu vefat eden ve tüm Türkiye'yi ağlatan Recep Yazıcıoğlu'ndan bir sohbette dinlemiştim. Valilik yaptığı illerden birinde köyleri ziyaret ederken köylülere herhangi bir sorunlarının olup olmadığını soran Yazıcıoğlu'na köylünün biri aynen şu cevabı veriyor: "Vali Bey hiçbir sorunumuz yoktur, ancak camimizde tabut noksandır. Bize bir tabut gönderirseniz memnun oluruz!" Bunu bir mizah filan sanmayın, bu olay aynen olmuş ve yaşanmıştır. Merhum Yazıcıoğlu bu olayı pekçok yerde anlatır ve Türk insanının idareden her şeyi beklemesini eleştirirdi. Düşünün bir kere bir köy halkı tabutu dahi devletten beklemekte ve kendi çabası ve inisiyatifiyle bu sorununu çözmeyi düşünememektedir. Önceki gün değindiğimiz Batum ve yöresindeki halk da aynen bu olayda olduğu gibi komünist yönetim döneminde alıştırıldığı gibi her şeyi devletten beklemekte ve en ufak sorununu kendi çözme inisiyatifi gösterememektedir. Köylünün bahçesinde mandalinası var. Önemli bir gelir kaynağı, ama devletin niçin almadığından şikayet ediyor. Kendisinin veya mandalina üreticilerinin ortak girişimi ile değerlendirmeyi düşünemiyor. Aynı refleksi Anadolu köylüsünde de görmek mümkün. Bunun eğitim ve yetişme biçiminden kaynaklandığı söylenebilir. Ancak bu girişimci noksanlığında en büyük payın siyasal otorite ile vatandaş arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinden kaynaklanmakta olduğunu unutmamak gerekir. Vatandaş kendi ürettiği ürünün devamlı hükümetler tarafından alınması gerektiğine inandırılmışsa, her türlü sorunun devlet tarafından halli alışkanlığı kazanmışsa böyle bir kişinin girişimci olması, kendi sorununu kendi çabalarıyla çözmeye çalışması imkanı yoktur. Batı dışı toplumların en önemli sorunu girişimcilikten yoksunluktur.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |